Bilim ve Teknik dergisinin Aralık 2006 sayısında "Denizkestanesi Genomu, Akrabalığımızı Doğruluyor!" başlıklı bir haber yayınlandı. Amerikan Bilim Kurumu basın bildirisinden derlenen yazıda, denizkestanesi üzerinde yapılan ve sonuçları Science dergisinde yayımlanan bir genom analiz çalışması haber veriliyordu. Söz konusu yazı, elde edilen sonuçların evrim teorisinin varsayımları doğrultusunda yorumlanarak hayali spekülasyonların bilimsel gerçekler gibi sunulması sebebiyle yanıltıcıdır. Aşağıda, denizkestanesi genomu çalışmasının sonuçlarının, -iddia edilenin aksine- evrim teorisini desteklemediği, bu iddiaların sadece önyargılı bir bakış açısından yola çıkılarak yapılmış dogmatik yorumlar olduğu izah edilmektedir.
Genetik Benzerlik Evrim Kanıtı Değildir
Genetik benzerlik gerçekte evrime kanıt oluşturmamaktadır. Canlılardaki benzer yapılar işlevsel, kompleks tasarımlar ortaya koyarlar.
Genler son derece kompleks bilgi saklama üniteleridir. İnsan DNA"sında 1.000.000 ansiklopedi sayfasını dolduracak kadar bilginin yer aldığı hesaplanmıştır. Bu yüksek depolama kapasitesine karşın, DNA son derece küçüktür. Gözle görülmesi mümkün olmayan bir hücrenin çok daha küçük olan çekirdeğinde yer alır. DNA öyle özel bir tasarıma sahiptir ki, tek bir insan hücresinde 3 metre boyunda DNA sarmalı katlanmış olarak bulunur. DNA"daki bilginin, bilgiyi saklayan baz diziliminin ve katlanabilir sarmalın tesadüflerle ortaya çıkmış olması imkansızdır. Dahası DNA"da kendi kendini onarabilen bir sistem de bulunur. Bu sistem hücre bölünmesi sırasında meydana gelebilecek kopyalama hatalarını izler ve onarır.
Evrimin dayandığı rastgele mutasyon ve doğal seleksiyon mekanizmaları bunları açıklayamamaktadır. Bu durumda canlılığın ve canlılardaki ortak yapıların kökeninin yaratılış olduğu ortaya çıkar. Canlılar evrimle var olmamışlardır. Onları, tasarlamaya hiçbir ihtiyaç duymayan, herşeyi "OL" emriyle bir anda var eden Yüce Allah yaratmıştır.
Bu önemli açıklamadan sonra Bilim ve Teknik yazısı içinde göze çarpan yanılgıları birer birer ele alabiliriz.
1. Derisidikenliler ve Omurgalıların ortak atadan türediği yanılgısı
Yazıda "denizkestanelerinin üyesi olduğu derisidikenliler şubesiyle bizim üyesi bulunduğumuz omurgalılar şubesinin, 540 milyon yıl önce yaşamış bir ortak ataya sahip olduğu" iddia edilmektedir.
Bilim ve Teknik dergisinin böyle bir iddiada bulunması, derginin bilimsel objektifliğinin, evrimci dogmatizmden önemli ölçüde zedelenmiş olduğunu göstermektedir. Çünkü bu iddia, evrim teorisi aleyhinde en güçlü kanıtlardan birini oluşturan Kambriyen Dönemi"yle ilgili gerçeklerin okurlardan gizlendiği, teoriye sahte kanıt sağlamak amacıyla çarpıtıldığı bir iddiadır.
Kambriyen dönemi, günümüzden yaklaşık 540 milyon yıl önce, yeryüzünde tek hücreli canlılar ve yumuşak dokulu birkaç çok hücrelinin dışında hiçbir canlının bulunmadığı bir ortamda, yeryüzünde karmaşık beden yapısına sahip organizmaların aniden ortaya çıktığı dönemdir. Hayvanların en temel kategorileri "filum"lardır. Ve çok ilginç bir biçimde, yeryüzünde yaşamış filumlarının tamamı, hatta sonradan nesli tükenen çok daha fazlası Kambriyen devirde ortaya çıkmıştır. Bu devir öncesinde tesbit edilmiş sadece bir kaç filum varken, fosil kayıtlarında bu dönemde ortaya çıkan filum sayısının 50 kadar olduğu hesaplanmaktadır. Bu dönemde canlı çeşitliliğinde yaşanan sıçrama o denli fazla olmuştur ki bilim literatüründe bu olaya "Kambriyen Patlaması" ismi verilmiştir.
Bilim ve Teknik dergisinde adı geçen derisidikenliler ve omurgalılar grupları da bu dönemde aniden ortaya çıkmışlardır ve evrimcilerce önerilebilen hiçbir ataları bulunmamaktadır. Bu gerçek tanınmış Darwinist zoolog Richard Dawkins tarafından şu sözlerle kabul edilmektedir:
"...Kambriyen katmanları, başlıca omurgasız gruplarını bulduğumuz en eski katmanlardır... Sanki hiçbir evrim tarihine sahip olmadan, o halde, orada meydana gelmiş gibiler." (Richard Dawkins, The Blind Watchmaker, London: W. W. Norton 1986, s. 229)
Kısacası Bilim ve Teknik dergisinde yer verilen ve omurgalılarla derisidikenlilerin 540 milyon yıl önce yaşamış bir ortak ataya sahip olduğu iddiası bilimin gerçeklerine değil, evrim teorisinin dayatmalarına dayanan, hayali bir iddiadır.
2. İnsan ve böcek ataları yanılgısı
Yazıda genom çalışmalarının, "insan ve böcek atalarının ayrılmasından sonra evrim sahnesinde olup bitenler hakkında da önemli bir genetik veri kaynağı" olduğu şeklinde bir ifadeye yer verilmektedir. Burada da, yukarıdaki durum söz konusudur ve "insan ve böcek atalarının ayrılmasından sonra evrim sahnesinde olup bitenler" ifadesi tümüyle evrim teorisinin körükörüne benimsenmiş olmasından kaynaklanan, bilimsel kanıtı olmayan bir masaldan ibarettir.
İnsan ve böcek ataları kavramının geçersizliği hakkında daha fazla bilgi için, insanın ve böceğin fosil kaydı hakkındaki bulguları inceleyebilirsiniz.
Sonuç:
Bilim ve Teknik editörlerine, Darwinizm"in, bilimin bulguları ışığında geçersiz bir iddia olduğunu kabullenmelerini ve evrim teorisinin hayali varsayımlarını bilimsel gerçekler olarak lanse etmeye son vermelerini tavsiye ediyoruz.
NOT:
Bu haber aynı zamanda BBC"nin internet sitesinde yayınlanan 10 Kasım 2006 tarihli ve "Spiny creature"s genome insight" başlıklı yazıya da cevabımızdır.