Bir gazetede yayınlanan ve 5 gün süren bir yazı dizisinde, evrimci bir hoca, Allah"ın insanı bir evrim süreciyle yarattığını savundu. Yazıda Allah"ın insanı topraktan aşamalarla yarattığı, Hz. Adem"in ilk insan olmadığı, hurma ile hayvan arasında benzerlikler bulunduğu iddia ediliyordu. Buna göre tüm canlılar, en üst mertebesinde insanın bulunduğu bir evrimsel zincire göre değişim gösteriyordu. Bazı Kuran ayetlerini bu görüşler doğrultusunda yorumlayarak evrimci düşüncelere Kuran"dan deliller getirmeye çalışıldığı görülüyordu. Ancak ayetler üzerindeki bu yorumlar gerçekleri yansıtmamaktadır ve bu evrimci görüş herhangi geçerli bir dayanaktan yoksundur.
Aşağıda ilk olarak Kuran ve bilim ışığında geçersiz olan evrim teorisinin, neden Kuran ayetlerine tamamen aykırı bir aldatmaca olduğu anlatılmaktadır. Daha sonra da sözkonusu yazıda yer alan evrimci yanılgılar ortaya konmaktadır. Niyetimiz Allah"ın "İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur." (Enfal Suresi, 73) ayeti gereği, evrim teorisinin geçersizliği ve Kuran ayetlerine aykırı niteliği hakkında Müslümanları bilgilendirmektir. Böylece tarih boyunca insanlığa türlü belalar ve sıkıntılar getirmiş olan Darwinist düşüncenin, evrimi bilimsel bir gerçek zanneden Müslümanlar vesilesiyle destek sağlamasının önüne geçilmiş olacaktır.
Evrim Teorisi Bilimsel Gerçeklere Rağmen ve Materyalizm Uğruna Sürdürülen Bir Aldatmacadır
Evrim teorisi, materyalist felsefeyi benimsemiş çevrelerce savunulması ve yaygınlaştırılması global çaplı bir misyon olarak sürdürülen bir aldatmacadır. Teori, canlıların, rastlantılar ve amaçsız doğa olaylarıyla birbirlerinden türediklerini iddia eder. Canlılar alemindeki türlerin, doğal seleksiyon ve mutasyonla geliştiğini savunur. Canlı yapı ve sistemlerindeki tasarımı açıklamada, hiçbir amacı, bilgisi olmayan şuursuz tesadüflere yaratıcı güç atfetmekle Allah"ın yaratmasını inkar eder.
Evrim teorisinin, Allah inancına ve dine karşı bir düşünce sistemi olduğunun en açık göstergesi, teori lehinde seslerini en fazla yükseltenlerin felsefi görüşleridir. Evrim teorisi lehinde birçok kitap, makale, konferans ile yıllarca propaganda yapmış ünlü bilim adamları, ateist olduklarını itiraf etmiş kişilerdir. Zoolog Ernst Mayr, genetikçi J. B. S Haldane, astronom Carl Sagan, biyokimyager ve bilim yazarı Isaac Asimov, biyolog Sir Julian Huxley, biyolog Jacques Monod, aynı zamanda Marksist olan paleontolog Stephen Jay Gould, zoolog Richard Dawkins, felsefeci Daniel Dennett gibi isimler bunların başta gelenleridir.
"Darwin bize entelektüel yönden tatmin olmuş birer ateist olabilme imkanını verdi" diyen Richard Dawkins"in de belgelediği gibi, evrim teorisi ateizm propagandasının en önemli unsurudur. Teori, ateist felsefeyi sadece besleyen bir damar değil, aynı zamanda materyalizmin dogmaları doğrultusunda, Allah inancını ve dini terk etmiş bir medeniyet meydana getirmek için yürütülen sistemli bir araştırma programının konusudur. Bu araştırma programının yöneticileri konumundaki ateist bilim adamları; bilimi, evreni ve doğayı tümüyle tesadüfi sebep ve süreçlerle açıklamakla görevli ve sınırlı bir araştırma sahası olarak tanımlamakta, -bu tanımın kaçınılmaz bir sonucu olarak- evrim teorisini topluma bilimsel bir gerçek olarak empoze etmektedirler. Bilimsel yayınlarda evrim teorisine verilen destek de bilimsel araştırmalarda elde edilen kanıtlardan doğmamaktadır. Bu destek; materyalist dogmanın kabulünü şart koştuğu, tümüyle bilimsel kanıtlara aykırı bir "düşüncenin" ürünüdür. Bü düşünceyi benimseyenler, evrim teorisini, bilimsel eleştiriden ve teste tabi tutulmaktan korumaya çalışmaktadırlar.
Evrim teorisi savunucularının, teoriyi ayakta tutabilmek için en çok üzerinde durdukları nokta, bu korumanın hangi yöntemle hayata geçirildiğini kolayca gösterir. Bu, "teorinin bilimsel bir teori olduğu, evrimin bilim adamlarının büyük bir çoğunluğu tarafından kabul edildiği ve teoriyi reddetmenin bilimi reddetmekle eşdeğer olduğu" yönündeki dayatmadır. Bu dayatma, planlı ve ısrarlı olarak sürdürüldüğü gibi, duruma göre değişen bazı formlara bürünebilir: Evrimi reddedenlerin sadece dindar kimseler oldukları; bilimin doğa tarihinde doğa-üstü müdahaleleri reddeden gerçekler ortaya koyduğu; (Allah"ı tenzih ederiz) bir Yaratıcı varsa bile sadece evreni yarattığı, diğer aşamalara müdahale etmediği, bundan sonra hayatın tesadüf ve doğa olaylarıyla kendiliğinden evrimleştiği gibi akıl dışı iddialar.
Gerçekte ise tüm bunlar gerçek dışıdır. Evrim teorisi, bizzat Charles Darwin"in öne sürdüğü kıstaslara göre, bilimsel bulgular tarafından kesin olarak geçersiz kılınmış bir teoridir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, "Evrim Aldatmacası" Global Yayıncılık, İstanbul, 1997, Harun Yahya "Hayatın Gerçek Kökeni", Global Yayıncılık, İstanbul, 2000). Yaşamın ve türlerin kökeni alanındaki bilimsel çalışmaları araştırıp izleyen ve evrim teorisinin iddialarını bu araştırmaların sonuçlarına göre objektif olarak değerlendiren herkes bunu görebilir. Bunu yapan birisi, kendisine önceden ‘bilim" olarak sunulan şeyin aslında evrim teorisi yandaşlarının teoriyi ayakta tutmada başvurdukları hayali senaryolar, körü körüne inanç, mantık bozuklukları, çarpıtma, demagoji ve hatta sahtekarlık yöntemleriyle sürdürdükleri bir ‘aldatmaca" olduğunu kolayca anlayacaktır.
Evrim teorisi, ortak atadan kalıtım ve kademeli gelişim iddiaları için test arenası oluşturan fosil kayıtlarında çoktan mağlup olmuştur. Fosil kayıtlarında teorinin yaşadığını varsaydığı ara geçiş formlarından eser yoktur . Bizzat Charles Darwin tarafından itiraf edilmiş bu gerçek, kendisinden sonra ümitvar paleontologlarca sürdürülen sayısız fosil araştırmasının hayal kırıklığı ve hüsranla sonuçlanmasıyla kesin olarak doğrulanmıştır. Paleontoloji biliminin vardığı gerçek, canlıların herhangi bir evrimsel ataları olmaksızın ve kusursuz beden yapılarıyla aniden ortaya çıkmış olduğudur. (Bkz. Harun Yahya, "Evrimcilerin İtirafları", Global Yayıncılık, İstanbul, 1999)
Genetik alanında on yıllar boyu yapılan çalışmalarda elde edilen bulgular da evrim teorisini geçersiz kılmıştır. Genetik bilimi, teorinin dayandığı mutasyonların canlıların genetik bilgisini artırıcı hiçbir nitelikleri olmadığını, aksine mutasyonların, canlıların DNA"sındaki bilgiyi yıkıma uğratarak hasta ya da sakat bireylerin doğmasına neden olduklarını ortaya koymuştur. Bir radyoya yapılan çekiç darbelerinin radyoyu televizyona dönüştürmediği gibi, mutasyonlar da canlıları başka canlılara dönüştürmemektedirler
Biyokimya ise tek bir hücrede en gelişmiş bir şehirdekinden daha fazla seviyede komplekslik olduğunu ve bunun kademeli bir gelişimle açıklanması imkansız olan ‘indirgenemez kompleks" elemanlara dayandığını göstermiştir. (Bkz. "İndirgenemez Komplekslik", Harun Yahya, Hayatın Gerçek Kökeni, Araştırma Yayıncılık) Bunların yanısıra kimya, mikrobiyoloji ve karşılaştırmalı anatomi gibi diğer disiplinlerce ortaya konmuş başka birçok bilimsel bulgu; evrim teorisinin hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir materyalist efsaneden ibaret olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur.
Aldatmacalara Kanmamak, Materyalistlere Karşı Fikri Mücadelede Kararlı Davranmak
Müslümanların, İslam"ı evrimle uzlaştırma arayışlarında, materyalistlerce sürdürülen "Evrim bilime eşittir. Evrimi reddetmek, bilimi temelden yok saymakla eşdeğerdir" gibi dayatma ve blöflerinin etkisinde kaldıkları görülmektedir. Bunun temelinde ise bilimsel konularda araştırma yapmaya karşı kayıtsızlık yatar. Bu kişiler yaşamın kökeniyle ilgili bilimsel konularda kulaktan dolma bilgilerle yetinirler. Evrimcilerin iddialarının niteliğini iyi anlayarak onları bilimsel bulgular karşısında analiz edecek bir bilgi ve düşünce çalışmasına girmezler. Karmaşık görünen Latince terimler, bilimsel prensipler ve hipotezler onların bu konularda gözünü korkutarak derinleşmelerini engellemiş olur. Bundan dolayı bu çalışmaları yapmış olan "bilim adamları"nı gözlerinde büyütmüş olurlar.
Evrimcilerin hangi iddialarına ne şekilde cevap vereceklerini bilemedikleri için muhtemel bir tartışma ortamında sessiz kalırlar ve kolay yolu seçerek Allah"ın evrimle yaratmış olabileceğini belirtip kendilerini bu sıkıntılı durumdan kurtarmaya çalışırlar. Oysa evrim teorisi Allah"ı inkar eden materyalist felsefenin temelidir ve bir Müslümanın bu teorinin geçersizliğini mutlaka bilmesi gerekir. Her Müslümanın araştırarak bilip öğrenmesi gereken şey şudur: Evrim teorisi hiçbir delile sahip değildir ve tesadüf ve doğa olaylarına dayalı açıklamalarıyla insanlara Allah"a eşler koşmasını dayatmaktadır. Bir Müslüman bunun bilincine vardıktan sonra evrimcilerin gerçek dışı iddialarından hiçbir şekilde çekinmez. Kendisine bilim adı altında yapılacak dayatmalar karşısında, Hz. İbrahim"in gösterdiği tavrı ortaya koyar. Hz. İbrahim, Allah"a iman etmeyen ve kendisine O"na eşler koşmayı dayatan inkarcılara şunları söylemiştir:
"Hem siz, Onun haklarında hiç bir delil indirmediği şeyleri Allah"a ortak koşmaktan korkmazken, ben nasıl sizin şirk koştuklarınızdan korkarım? Şu halde "güvenlik içinde olmak bakımından" iki taraftan hangisi daha hak sahibidir? Eğer bilebilirseniz." (Enam Suresi, 81)
Her Müslüman evrim teorisinin iddiaları ve onları geçersiz kılan bilimsel bulgular hakkında bilgisini artırmak için samimi bir çabaya girmelidir. Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirmektedir:
" ... İşte (Allah"a) teslim olanlar, artık onlar "gerçeği ve doğruyu" araştırıp-bulanlardır. (Cin Suresi, 14)"
Bu şekilde düşünüp hareket eden ve yaratılış gerçeğini öğrenmek için bilgilerini artıranlar, zevkli bir öğrenme süreci sonrasında evrimcilerin tutarsızlıklarını birer birer görüp teşhis etmeye başlayacaklardır. Yaratılış gerçeğini savunan bilgi sahibi Müslümanların evrimciler karşısındaki galibiyetleri Allah"ın izniyle ‘kaçınılmazdır". Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirmiştir:
"Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah"a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size." (Enbiya Suresi, 18)
Evrimci Hocanın Yanılgıları
Sözkonusu yazıdaki yanılgılar şu başlıklar altında incelenebilir:
1. İnsanın Topraktan Aşamalarla Yaratıldığı Yanılgısı
Allah, Al-i İmran Suresi 59. ayetinde Hz. Adem"in topraktan yaratıldığını şöyle haber vermektedir:
"Şüphesiz, Allah katında İsa"nın durumu, Adem"in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi ."
Sözkonusu evrimci hoca, ayette geçen "oluverdi" ifadesini "olmaya devam ediyor, oluyor" şeklinde tefsir etmekte ve bu çevirinden yola çıkarak ayette evrime işaret olduğunu söylemektedir. Oysa yukarıda Ali Bulaç"ın mealinden kullandığımız ayette görüldüğü gibi, toprağın insana dönüşmesi bir anda gerçekleşmiştir. Açıktır ki "ol" emri ve akabinde toprağın hemen Hz. Adem"e dönüşmüş olması ani bir olayı gösterir. Sözkonusu yazıda bunu açıklamada "toprağı insan olmaya yöneltme" gibi bir ifade kullanılması bu ani süreci aşamalı göstermek üzere yapılmış, zorlama bir yorumdur. Nitekim İslam alimleri bu ayetin çevirisi konusunda ittifakla aynı görüştedirler. İmam Kurtubi ayette geçen "yekun" ifadesini "oluverdi" şeklinde çevirmekte ve bunun sebebini ise şu şekilde açıklamaktadır:
...Buradaki "yekun" fiili geniş zaman için olmakla birlikte; burada dili geçmiş zaman anlamında "oluverdi" şeklindedir. Gelecek zaman ifade eden "muzari" (geniş ve şimdiki zaman) fiili anlamı bilindiği takdirde mazi (geçmiş zaman) yönünde kullanılır.
Farklı meal ve tefsirlerde ise bu ayet şu şekilde çevrilmektedir:
DİYANET MEALİ:
59. Allah nezdinde İsa"nın durumu, Adem"in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona "Ol!" dedi ve oluverdi .
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK MEALİ:
59. Allah katında İsa"nın durumu, Âdem"in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol!" dedi. Artık o, olur .
ELMALILI MEALİ:
59- Doğrusu Allah katında İsa"nın (yaratılışındaki) durumu, Âdem"in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona "ol!" dedi, o da oluverdi .
SEYYİD KUTUB MEALİ:
59- Allah katında İsa örneği, Allah"ın topraktan yarattıktan sonra " ol" demesi ile oluveren Adem örneği gibidir.
TEFHİMU"L KUR"AN MEALİ:
Şüphesiz, Allah katında İsa"nın durumu, Adem"in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi.
TABERİ MEALİ:
59- Allah katında İsa"nın durumu da Adem"im durumu gibidir. Ademi topraktan yarattı. Sonra ona "Ol" dedi ve o da oluverdi .
İslam alimlerinin yukarıdaki çevirilerinde de görüldüğü gibi ayette Rabbimiz"in "ol" emrinden sonra Hz. Adem"in "hemen oluverdiği" bildirilmektedir. Ayet bu kadar açık iken, bu ayeti evrime bir delil olarak göstermenin ise çok büyük bir aldanış olduğu ortadadır. Aslında sorunun kökeni şudur: Evrimi savunan Müslümanlar, bu teoriyi bilimsel bir gerçek olarak kabul etmekte, dolayısıyla Kuran"a da "evrimi doğrulaması gerekir" mantığıyla yaklaşmaktadırlar. Bu amaçla evrim yorumu getirebilecekleri her kelimeye zoraki anlamlar yüklemektedirler. Kuran"ın bütününe bakıldığında ya da delil alınan Kuran ayeti, öncesinde ve bir sonrasındaki ayetlerle beraber okunduğunda, yapılan açıklamaların hiçbir geçerliliğinin bulunmadığı da görülecektir.
Ayrıca belirtilmesi gereken önemli bir husus daha vardır: Kuran, Allah"ın indirdiği şekli ile, herhangi dine aykırı bir fikir ve felsefenin etkisinde kalınmadan, tamamen samimi bir kalple okunup o şekilde açıklanmalıdır. Üstelik açıklamayı yapan kişinin, Allah korkusu ile hareket etmesi, ayetlerin anlamını değiştirmekten, yanlış yorumlamaktan Allah"a sığınması gerekir. Bu mantık doğrultusunda okunduğunda, Kuran"da "evrimle yaratılış" manasında hiçbir bilgi bulunmadığı, aksine Allah"ın tek bir "ol" emri ile varlıkları ve canlıları yarattığı görülecektir. Eğer gerçekten Hz. Adem"den önce yarı maymun-yarı insan canlılar yaşamış olsalar Allah bunu bize Kuran-ı Kerim"de açık, net ve kolay anlaşılır bir biçimde anlatırdı. Kuran-ı Kerim"in "apaçık" olması ve "kolay anlaşılır" olması, evrimsel yaratılış iddiasının gerçek olmadığını göstermektedir.
2. Hz Adem"in İlk İnsan Olmadığı Yanılgısı
Yazıda, Hz. Adem"in ilk insan olmadığı, ondan önce birçok nesil ve insanların yaşadığı öne sürülmektedir. Bu iddia evrim teorisini savunan bazı Müslümanlar tarafından da dile getirilen çok büyük bir yanılgıdır. Oysa Kuran ayetlerinde Hz. Adem"in ilk insan olduğu ile ilgili birçok ayet vardır. Ayetlerde şu şekilde buyurulmaktadır:
Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık. (Araf Suresi, 27)
Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz. Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. (Bakara Suresi, 35-36)
Ayetlerdeki ifadeler çok açıktır. Allah Hz. Adem"i topraktan yaratmıştır. Hz. Adem özel bir yaratılışa sahiptir ve bu özel yaratılış onun önce cennette bulunmasından, daha sonra da buradan çıkarılmasından anlaşılmaktadır. Ancak evrimci Müslümanlar apaçık olan bu gerçekleri görmezlikten gelmekte ve ayetlerde geçen "cennet" kelimesinin, ahiretteki cenneti değil, dünyadaki güzel mekanları ifade ettiğini ileri sürmektedirler. Oysa Hz. Adem"in yaratıldığı cennetin pek çok özelliği Kuran"da belirtilmektedir. Ayetlerdeki ifadeler bu kadar açıkken, zorlama yorumlarla evrim teorisine delil arama çabasına girmek hatalı bir tavırdır.
Tüm insanların Hz. Adem"den geldiğini, yani Hz. Adem"in ilk insan olduğunu haber veren pek çok ayetten biri de şu şekildedir:
Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet şahid olduk" demişlerdi. (Bu) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. Ya da: "Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?" dememeniz için. (Araf Suresi, 172-173)
Kısacası Hz. Adem ilk insandır ve Allah"ın ilk elçisidir. Bu konudaki ayetler herhangi bir yoruma yer vermeyecek kadar açıktır. Tek yapılması gereken şey insanların samimi bir kalple, vicdanlarının sesini dinleyerek ve ihlasla Kuran ayetlerini okumalarıdır. Allah bu niyetle ayetlerini okuyan kullarına mutlaka doğru olanı gösterecektir.
Yazıyı hazırlayan evrimci hoca ise iddialarını Kuran ayetlerine değil, Alûsî"nin aktarımına göre İmâmiyyeden Câmiu"l-ahbâr adlı eserin sahibine ve İbn Bâbveyh"in "Kitâbu"t-Tevhîd" adlı eserine dayandırmaktadır. Ancak bu kaynaklardan aktardığı ifadeler Kuran ayetlerinin bir izahı değildir. Kuran"da Adem"den önce yaşamış insanlar ve nesiller olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bu tarz iddialar, yaşadıkları dönemde evrimci düşünceden etkilenmiş İslam bilginlerinin kişisel yorumları olarak algılanmalıdır.
3. Hurma ile İlgili Yanılgı
Yazıda hurmanın hayvanla arasında benzerlikler kurulduğu görülmekte ve bunun evrimci bir bakış açısından yorumlandığı görülmektedir. Hurmanın erkeğiyle dişisi olmasıyla toprak içinde hayvan beyni görevi gören bir başa sahip olması evrimsel bir benzerlik olarak ileri sürülmektedir. Tamamen masalsı bir anlatımla aktarılan senaryoda, hayvanların bitkilerden evrimleştiği ve hurmanın bitkiyle hayvan arasında bir ara form oluşturduğu öne sürülmektedir.
Benzerlikleri evrim ürünü gibi sunmak sadece ön yargılarla ilgilidir. Benzerlikler, ortak tasarım ürünlerinin belirgin özelliklerindendir ve evrime kanıt oluşturmazlar. Örneğin bilgisayarlarda ortak birçok parça bulunur, ancak bunlar bilgisayarların birbirlerinden evrimleştiğini göstermez. Aynı şekilde hurma ile hayvan arasında kurulan bu yüzeysel benzerlikler de hayvanların hurmadan evrimleştiğini göstermez.
Bilimsel açıdan, hayvanların hurmadan evrimleştiği iddiasına sözkonusu benzerlikleri dayanak göstermekle, ikisinin başlangıç harflerindeki (h) benzerliği dayanak göstermek arasında bir fark yoktur. Her ikisi de herhangi bilimsel dayanaktan yoksun, temelsiz iddialardır.
4. Naturalist Felsefeden Etkilenmiş Evrimci Müslümanlar
Evrim düşüncesi Darwin"den çok önceki dönemlere, Eski Yunan"a kadar dayanır ve Müslümanları bir felsefe olarak çeşitli dönemlerde etkilediği de bilinmektedir. Sözkonusu yazıda, bunlardan biri olan evrimci Müslüman İbrahim Hakkı"dan (1703-1772) bazı alıntılar yapmaktadır.
Yazıda Hakkı"dan aktarılan satırlar tamamen spekülatiftir ve evrimci hocanın düşüncesinin aksine, bunlar evrim düşüncesi adına bir gelişim ortaya koymamaktadır. Gerçekte Hakkı"nın evrim masalı o dönemde Avrupa"da zaten yaygın olan doğa felsefesiyle tam bir paralellik ortaya koymaktadır. Bir diğer deyişle Avrupa"nın naturalist felsefeyi benimsemiş bilim adamlarından alınmıştır. İngiliz bilim dergisi Nature "ın editörü Henry Gee, bir makalesinde bu felsefenin 18.yy"da özellikle Almanya"da hakim olduğunu belirtmiş ve bu akımı şöyle özetlemiştir:
"Bu felsefede tüm organik formlar, mükemmelliğe doğru ilerleyen ve nihai hedefi insan olan evrensel bir zorlamanın gösterimleridirler". 1
Evrimi savunan hoca ise, İbrahim Hakkı"dan aktardığı satırlarda şöyle yazmaktadır:
"Aracıların varlığının hikmeti şudur ki, her biri kendi mertebesinin aşağısından en yükseğine vasıl olup (ulaşıp), varlıklar mertebesi bir düzenle sıralanıp insan mertebesinde son bulur. Gaye, devr-ü zemânın tetimmesi (zamanın tamamlanması), cihanın özü olan insanın meydana gelmesidir."
Görüldüğü gibi İbrahim Hakkı"nın bu sözleri, Gee"nin özetlediği doğa felsefesiyle tıpatıp aynıdır. Her ikisinde hedef insanın ortaya çıkışıdır ve İbrahim Hakkı"nın ifadesiyle, diğer tüm canlıların varlığının hikmeti bu amaca yönelik ara formlar görevi görmektedir. Bu benzerlik göstermektedir ki, İbrahim Hakkı evrimci düşüncelerinin kaynağını o dönemde etkili olmuş düşünce akımlarından almış olma ihtimali yüksektir.
Devir artık değişmiş olsa da bazı Müslümanların evrimi savunmasının nedenlerinden birisi yine aynıdır: naturalist düşünce akımlarından etkilenmeleri. Naturalist felsefeden etkilenenler, bu felsefenin ‘sürekli değişim" iddiasında olmasını çekici bulabilmekte ve bunu bir tür ilerici düşünce sistemi olarak algılayıp, bunu reddetmeyi bir tür gericilik olarak görebilmektedirler. Buna evrimcilerin, yukarıda anlattığımız "evrimi kabul etmemek bilimi reddetmektir" aldatmacası eklendiğinde yaşamın kökeni alanındaki bilimsel bulgulardan habersiz Müslümanların evrimle uzlaşı arama nedenleri daha iyi anlaşılmaktadır.
Kısacası evrimci Müslümanların bu düşüncelere kapılmalarının nedenleri, dayanak göstermeye çalıştıkları Kuran ayetleri değil, doğaya yaratıcı sıfatı atfeden (Allah"ı tenzih ederiz) materyalist felsefenin, bilimsel bir görünüm altında verilen telkinleridir. Evrimci Müslümanlar evrimi savunan bilim adamlarının sayısal üstünlüğünden etkilenerek bu telkinlere açık hale gelmektedirler. Ancak naturalist akımlardan etkilenerek bu telkinlerin etkisinde hareket etmek Müslümanların kaçınması gereken bir tavırdır. Çünkü İslam"la bağdaşmayan düşünceler ne kadar çok sayıda kişi tarafından desteklenirse desteklensin, Allah bu insanların yoluna uymamayı emreder.
Kuran"da bildirildiğine göre, tarihteki pek çok inkarcı topluluk Allah"ı ve dinini inkar etmek için kendilerinin çoğunlukta olduklarını söyleyerek, insanları hak yoldan döndürmeye çalışmışlardır. Allah, bu çarpık mantığa karşı iman edenleri uyarmakta ve çoğunluğa uymanın insanları büyük aldanışlara sürükleyebileceğini şöyle haber vermektedir:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah"ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak "zan ve tahminle yalan söylerler." (Enam Suresi, 116)
Sonuç
Evrim teorisiyle İslam"ı uzlaştırma arayışındaki Müslümanların Kuran ayetlerinden getirmeye çalıştıkları izahlar tümüyle zorlama yorumlara dayanmaktadır. Bu kişilerin tarihten örnek verdikleri İslam alimleri de aynen kendileri gibi dönemin evrimci düşünürlerinden etkilenmişlerdir. Evrimci görüş, İslam alimleri arasında ancak marjinal denebilecek bir seviyede benimsenmiştir. 20. yüzyılda yaşamış büyük İslam alimi Said Nursi canlıların birbirlerinden evrimleştiği fikrinin "saçma" olduğunu yazarak İslam"a aykırı olan evrimci düşünceye gereken cevabı vermiştir:
"Biyoloji ve botani bilimleriyle kanıtlanmış olduğu gibi, türlerin sayısı iki yüz bini aşmaktadır... Bunlar her halükarda İlahi Kuvvet"le var edilmiş olmalıdır , ara geçiş formları olmaksızın. Çünkü bu türlerin sürekli bir silsile izlemesi ve sonsuzluğa uzanması saçmadır. Bu türlerin başka türlerden ortaya çıkmış olması hayali de saçmadır . " 2
Unutmamak gerekir ki, tüm Müslümanlar için, Allah"ın varlığını inkar eden her fikri, fikri mücadele ile çürütmek, hakkı kullanarak batılı yok etmek önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, "yenilgiyi kabul et, taviz ver, orta bir nokta bul" anlayışı ile yerine getirilemez.
Örneğin komünizmin yayıldığı bir toplumda Müslümanın görevi "komünizmi İslamlaştırmaya çalışmak" değildir. Bu, din lehinde hiç bir sonuç vermeyecek, aksine komünizme fayda sağlayacak çıkmaz bir yoldur. Müslümanın görevi, komünizmi tüm bir felsefe olarak çürütmek, yıkmak ve buna karşı İslam"ın hakikatini ortaya koymaktadır. Aynı şekilde Darwinizm"e karşı da Müslümanın görevi "Darwinizm"i İslamlaştırmaya çalışmak" değil, bu büyük yalanı fikren çürütmek, yıkmak ve buna karşı yaratılış gerçeğini ortaya koymaktır.
Tüm Müslümanlar bu bilinçle hareket etmeli, ateizmin temeli olan ve 150 yıldır dünyayı aldatmış bulunan evrim teorisine karşı yürütülen fikri mücadeleye destek vermelidir.
Evrimci Müslümanların Yanılgıları hakkında daha fazla bilgi için bkz.
Kuran Darwinizm"i Yalanlıyor (Kitap)
Evrim Teorisi Kuran"la Çelişir (Makale)
1. Henry Gee, "Progressive evolution: Aspirational thinking", Nature , 420, 611, 12 Aralık 2002
2. Bediüzzaman Said Nursi, Isârâtü"l-I"caz , sf. 62. http://www.nur.org/treatise/articles/questions_of_science_and_technology.htm