Her zaman için en doğru olanın, çoğunluğun uygulamaları olduğu kanısı, asırlardır yaşamış olan tüm toplumlarda insanların kabullendiği en temel düşüncelerden biridir. Bu da çoğu zaman bir kişinin yapacağı bir hareketi, alacağı bir kararı düşünmeden ve yargılamadan, çoğunluğun isteklerine göre ayarlamasıyla sonuçlanır. Oysaki düşünmeksizin çoğunluğa uyum sağlamak tamamiyle şeytanın bir oyunudur. İnsanı, dünyada ve ahirette büyük kayıplara sürükleyebilir. Kuran'da şeytanın insanların büyük çoğunluğu üzerindeki bu etkisi şöyle bildirilmektedir:
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, Kendisi'nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." (Yusuf Suresi, 40)
"Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.'" (Enam Suresi, 116)
Çoğunluğun ne yaptığı, neye inandığı, neyi savunduğu bir insan için hiçbir zaman güvenilir bir kaynak ve ölçü olamaz. Allah (cc), müminlere insanlar arasında Kuran ahlakı ile hükmetmelerini bildirmiş, ve bunun tek kurtuluş yolu olduğunu hatırlatmıştır. Müslümanın göstermesi gereken ahlak, çoğunluğun yanlış davrandığı bir ortamda da Allah (cc)`ın emrettiği gibi yine vicdanlı davranması ve Kuran'a uymasıdır.
Bu nedenle çoğunluğun Kuran ahlakına uygun olmayan bir hayat şeklini seçmiş olması, günlük hayatlarında da bu doğrultuda kararlar alıp, buna göre düşünmeleri, o toplumdaki diğer kişileri etkilememelidir.
Müslümanlar nerede olurlarsa olsunlar, ne yaparlarsa yapsınlar kalplerinde ve konuşmalarında daima Allah (cc)'a olan imanlarını ve bağlılıklarını esas alırlar. Hayatlarının amacı Allah (cc)'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak olduğundan, her an bu amaç doğrultusunda hareket ederler. Her yaptıkları işte, Allah (cc)'ın, Kuran'da bildirdiği teslimiyet içindedirler. Bu ahlakları nedeniyle, bulundukları kalabalık ortamda Kuran ahlakına uygun hareket eden tek kişi de olsalar bu onlarda asla bir gevşeklik meydana getirmez. Tam tersine daha da dikkatli davranır ve Allah (cc)'ın hoşnut olmayacağını düşündükleri hal ve tavırlardan titizlikle sakınırlar. Hiçbir şart ve ortam onları güzel ahlakı yaşamaktan, Allah (cc)'ı ve ahireti düşünmekten alıkoymaz. Rabbimiz Kuran'da müminlerin bu özelliğini şöyle bildirmiştir:
"(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar." (Nur Suresi, 37)