İnsanların içine düşebildikleri önemli yanılgılardan biri de, çoğunluğun yaptığı uygulamaları doğru kabul etmeleri, doğru olanı aramak yerine kalabalığın davranışlarına özenmeleridir. Oysa ki bu, söz konusu kişilerin hiç düşünmeksizin kendilerini dünyada ve ahirette yıkıma sürükleyebilecek büyük bir yanılgı içerisine girmelerine neden olur. Yüce Allah (cc) Kuran'da insanların, birbirlerinin doğru yoldan uzaklaşmasına nasıl vesile olabileceklerini hatırlatmış ve kişileri hakka ulaştırabilecek tek yolun Allah (cc)`ın yolu olduğunu bildirmiştir:
"De ki: "Sizin şirk koştuklarınızdan hakka ulaştırabilecek var mı?" De ki: "Hakka ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse, hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?" Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiçbir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir." (Yunus Suresi, 35-36)
Bir başka ayette ise bir topluluğun çoğunluk olmasının, doğru yolda olduklarının alameti olmadığı; söz konusunu kişilerin ancak zan üzerine hareket ederek insanları saptırdıkları haber verilmiştir:
"Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler." (Enam Suresi, 116)
İmanları zayıf ve kalplerinde bu yönde hastalık olan insanlar birbirlerini hemen her konuda olumsuz yönde etkilerler. Her biri, vicdanları sayesinde aslında asıl doğru olanın ne olduğunu çok iyi bilirler. Ancak bilinçli olarak ve isteyerek, nefislerine hoş geldiği, kendilerine daha fazla çıkar sağlayabileceğini düşündükleri için ve bu şekilde daha kolay bir yaşam süreceklerini düşünerek çoğunluğun peşinden gitmeyi tercih ederler. Oysa bu insana yıkımdan başka bir şey getirmeyecek bir tercihtir. Kişinin bu şekilde elde edeceği dünya menfaatleri, son derece kısıtlı bir süre için işine yarayacaktır. Ölüm ile birlikte tüm bunları kaybedeceği gibi, gösterdiği ahlaktan; Allah (cc)'ın rızası yerine, kendi menfaatlerinden yana tercih yapmasından dolayı ahirette sonsuz bir nimet kaybı ve azap ile karşılaşacaktır.
Doğru olan ise çok açıktır. İnsanın bu gerçeği kavrayabilmesi için sadece vicdanının sesini dinlemesi yeterlidir. Herhangi bir kötülüğü, ya da Kuran ahlakına muhalif bir tavrı çok kişinin yapması bu olayı ya da hareketi meşru hale getirmez. Bunu yapan kişilerin sayısı ister binlerle isterse milyonlarla ölçülsün sonuç değişmeyecektir. Kuran'da doğrular, yanlışlar, iyi ve kötü olan davranışlar, Allah (cc)'ın razı olacağı ahlak özellikleri detaylı olarak tarif edilmiştir. Bunun dışında olan herşey, milyonlarca takipçisi de olsa batıldır.
Kuran`ın "Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' Biz'e geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır." (Enam Suresi, 94) ayetiyle Yüce Allah (cc), insanın Allah (cc) Katında, hesap gününde ve ahirette alacağı karşılıkta ‘tek başına` olduğunu bildirmiştir. Dünya hayatında yaptıklarından dolayı sorguya çekilirken kalabalığın ona hiçbir faydası olmayacaktır. Kimse kimseye yardım edemeyecek, kimse bir başkasının alacağı karşılığı hafifletmeye güç yetiremeyecektir.
İnsanın dünya hayatında iken bu gerçeği düşünmesi ve Allah (cc)'ın razı olacağı Müslümanca bir ahlak yaşamaya karar vermesi son derece kolaydır. İnsanı doğruya iletecek, doğruda başarılı kılacak ve ahirette en güzel karşılığı verecek olan ise alemlerin Rabbi olan Yüce Allah (cc)'tır.