Cahiliye toplumu bireylerinin Kuran ahlakından uzak bir hayat sürmeleri, onları hayatlarının her safhasında büyük yanılgılara ve zorluklara sürükler. Bu yanılgılardan en şiddetlisini ise kuşku yok ki kendi üzerlerinde yaşarlar. Çarpık mantık örgüleri ve Kuran'a uymayan değerlendirmeleri nedeniyle bu toplumda gelişen karakterlerin hiçbiri huzura ve mutluluğa ulaşamaz.
Cahiliye insanlarının daha çocukluk yıllarından itibaren kendilerine model olarak seçtikleri birileri mutlaka vardır. Büyüdüklerinde hep onlar gibi olmayı hedefler, onların tavırlarını ve yaşam tarzlarını taklit etmeyi akıllarına koyarlar. Bu, kimi zaman anneleri babaları, büyük ablaları ya da ağabeyleri, kimi zaman da yakın çevrelerinden tanıdıkları bir ahbapları, komşuları ya da televizyon kanalından görüp beğendikleri biri olabilir. Özenilen bu kimlik, kişinin yaşadığı ortama, hayat şartlarına, semte ve kültür düzeyine göre farklılıklar gösterir. Kimi en mükemmel yaşam biçiminin asi ve sorumsuz bir yapı ile elde edileceğine inanırken, kimisi de yine çevresinden aldığı telkinlerle en geçerli kişilik yapısının ancak kibirli ve soğuk bir yapı gösterilerek elde edilebileceğine inanır.
Ama özendikleri bu modele ulaştıklarında olayın hiç de dıştan göründüğü gibi olmadığını anlarlar. Bundan sonra da tüm yaşamlarını gerçek anlamda ruhlarını tatmin eden bir hayatı aramakla geçirirler. Ama bu arayışın sonu gelmez. Yaşları ilerleyip, hayat şartları ve çevreleri değiştikçe, özendikleri kimlikler de değişir. Moda olan her stilden, ortaya atılan her yeni akımdan etkilenir ve aradıkları huzuru bir ihtimal bu karakterlerde bulabileceklerini umarak bunları da bir bir denerler. Cahiliye insanlarının yaşadığı bu kimlik arayışı ölümlerine dek sürer. Ama bir türlü rahat ettikleri ve yaratılışlarına uygun olan karakteri ve yaşam tarzını bulamazlar. Çünkü denedikleri her sistem, yine ancak cahiliye inancının bir ürünüdür.
Kimileri de belli bir yaştan sonra, belirli bir karakteri muhafaza ederler. Ama bu, onların aradıkları modeli bulup mutlu bir hayat yaşamalarından kaynaklanmaz. Aksine sorunun cahiliye sistemi içerisinde çözümsüz olduğunu anlayıp, durumlarını kabul etmelerinden kaynaklanır.
İşte ilerleyen sayfalarda cahiliye toplumlarında hakim olan bu karakterler genel anlamda sınıflandırılarak tanıtılmaya çalışılacak ve bu kimselerin nasıl zor bir hayat yaşadıkları ortaya konulacaktır. Bu önemli gerçek vurgulanırken, bir yandan da açmazda olan cahiliye karakterleri ile mümin karakteri arasındaki büyük fark görülecektir. Böylece cahiliye sistemini yaşayan insanların her ne yolu denerlerse denesinler büyük bir "kayıp" içerisinde oldukları ve bu kayıptan kurtulmalarının tek çözümünün mümin ahlakını yaşamak olduğu bir kez daha hatırlatılacaktır.
Ancak bundan önce önemli bir noktayı hatırlatmakta fayda vardır: Burada ortaya konulan insan karakterleri cahiliye toplumlarının genel ortalamasını temsil etmektedir. Elbette ki toplumda çeşitli sebeplerden dolayı bu genellemelere uygunluk göstermeyen istisna kişiler de vardır. Böyle kişiler belirli şartlar altında olup da, o şartların gerektirdiği karakter yapısının hiçbir özelliğini taşımayabilirler. Bu nedenle cahiliye insanlarının tümünün bu anlatılan karakterleri benimsediğini söyleyemeyiz. Burada asıl dikkat çekilmek istenen de bireyler değil, toplumun geneline hakim olan ve cahiliye sisteminin çarpıklığını ifade eden karakter yapılarıdır.