BÖCEKLER BİLİM DÜNYASINI ŞAŞIRTMAYA DEVAM EDİYOR
ucgen

BÖCEKLER BİLİM DÜNYASINI ŞAŞIRTMAYA DEVAM EDİYOR

35301

BÖCEKLER BİLİM DÜNYASINI ŞAŞIRTMAYA DEVAM EDİYOR

  • Zıplayan örümcek, karıncaların kokusunu kendisi için gizli bir silah gibi nasıl kullanır?
  • Su üzerinde yürüyen cüce kök kurdunun robotlara ilham kaynağı olan bacak yapısı nasıldır?
  • Çekirgelerin güçlü sıçrayışlarının sırrı nedir?
  • Kaplan böcekleri antenleri ile yollarını nasıl bulur?
  • Böcekler bitkileri nasıl ve neye göre seçerler?

Allah böcekleri kendilerini savunabilecekleri, hayatlarını devam ettirebilecekleri farklı yeteneklerle birlikte var etmiştir. Mülk Suresi’nde Allah evrendeki kusursuz uyumu şöyle haber vermiştir: 

“... Rahman’ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)

www.bocekmucizesi.imanisiteler.com

Kendini Korumak İçin Karınca Kokusu Salgılayan Örümcek

Filipinler’de yaşayan zıplayan örümcek (Phintella piatensis), dokumacı karıncaların bölgesine yerleşerek kendini yırtıcı bir örümcek cinsi olan tüküren (spitting spider) örümcekten korumaya çalışır.

Bu bölgede yaşayan tüküren örümcekle diğer bir örümcek türü olan zıplayan örümcek aynı mumsu büyük yaprak üzerinde yaşar. Normalde tüküren örümcek avını belli bir uzaklıktan püskürterek kendi ağını avının üzerine fırlatır ve onu kolayca yakalar. Fakat araştırmacılar kendi yuvasını dokumacı karıncaların yanına yaptığı zaman zıplayan örümceğin yanına tüküren örümceğin yaklaşmadığını fark ettiler. Çünkü karıncaların havaya salgıladığı koku tüküren örümceği geri püskürtür. Ancak bu planın dezavantajı da vardır. Çünkü karıncaların bu kokusunu kullanan örümcek, aynı zamanda onu koruyan karıncalar için bir av olabilir. Fakat bu zor durumdan kurtulmak için örümceğin diğer planı karıncalara karşı dayanıklı yuva inşa etmektir. Zıplayan örümcekler yuvalarının yerini belirlerken etrafta hareketli canlı karıncaların olup olmadığına bakarlar. Kendisini tüküren örümcekten koruyacak kokuyu üreten karıncalara zıplayarak kendilerini belli etmezler. Kendilerini karıncalara karşı korumak için, önce yoğun dokunmuş, böcekler tarafından kolay kolay yırtılmayacak sağlam bir yuva örerler. Yuvanın her köşesinde sarkan ipek kapılar vardır.  Örümcek bu kapıları yuvaya girerken ya da çıkarken çok hızlı bir şekilde açar ve kapatır bu şekilde karıncalar onu takip edemez. Bu noktada insanın durup düşünmesi gereken bazı noktalar vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

• Zıplayan örümcek karıncaların salgıladığı kokunun diğer örümceği etkisiz hale getirdiğini nasıl anlar?

• Evini onlara yakın yerde yapmaları gerektiğini nasıl hesaplar?

• Eve giriş çıkış için kapılar yapması ve karıncalar girmesin diye onları hızlı bir şekilde açıp kapaması gerektiğini nasıl düşünür?

• Tüküren örümcek salgısının avını etkisiz hale getirecek kuvvette olduğunu nasıl bilir? 

• Tüküren örümcek karınca kokusunu algılayıp neden bölgeye yaklaşmaz?

Bütün bu detayları birkaç milimetre ya da santimetre büyüklüğündeki canlıların düşünebilmesi, ortamı ve şartları tespit etmesi, buna karşı tedbir alması, aldığı bu tedbirin donanımını vücudunda oluşturması elbette mümkün değildir. Bu canlılar Yüce Allah’ın kendilerine ilham ettiği akıl ve teknolojiyi kullanırlar. Örümceklerin sahip olduğu özellikler canlıların sonsuz kudret ve akıl sahibi Yüce Allah tarafından yaratıldıklarının delilidir.  Rahman olan Allah pek yücedir.

Su Üzerinde Yürüyen Cüce Kök Kurdunun Robotlara İlham Verecek Bacak Yapısı

Tropikal suların kıyısındaki çamurlu suların içine kazdıkları oyuklarda yaşayan cüce kök kurdunun en belirgin özelliği, su üzerinde yürüyüp zıplamasıdır. Araştırmacılar böceğin, su üzerinde hareket edebilen diğer böcek ve hayvanlardan daha farklı bir yöntem kullandığını keşfetmişlerdir. Yapılan araştırmalar, 5 milimetre boyunda ve 10 miligram ağırlığındaki bu böceğin arka ayaklarındaki özel paletler yardımıyla su üzerinde 100 milimetre yükseğe sıçrayabildiğini ve bir sıçrayışta kendi boylarının 5,4 katı olan 33 milimetrelik bir mesafeyi kat edebildiğini göstermiştir. Bu böcekler karada ise 70 santimetre yükseğe sıçrayabilir ve bir sıçrayışta 1 metre gidebilir. Söz konusu durum çok özel bir yaratılışı gerektirmektedir. Araştırmacılar cüce kök kurdunun sahip olduğu bu yaratılış özelliğini suda giden robotik araçların geliştirilmesinde kullanmayı düşünmektedirler. Henüz bu konuda gelişmiş bir sistem kuramadıkları halde böceklerin ilk yaratıldıkları andan itibaren bu mükemmel sistemi kullanmaları Yüce Allah’ın üstün ilmini ve aklını bir kez daha göstermektedir. Allah hüküm ve hikmet sahibidir.

Çekirgelerin Güçlü Arka Bacakları

Çekirgelerin altı ayağı vardır, arka iki ayağı diğer ayaklarından güçlü ve uzundur. Çekirgeler bu ayakları sayesinde çok uzak mesafelere kadar zıplar ve bazen zıpladıktan sonra kanat çırparak uçmaya başlarlar. Çekirge zıplamasında asıl etken olan arka tarafında bulunan bu iki uzun sıçrayıcı bacaktır. Allah bu canlının bacağının üst kısmını kalın, alt kısmını ise onunla aynı boyda uzun olarak yaratmıştır. Bu bacak tipinde çok kuvvetli kaslarla donatılmış bir iskelet sistemi vardır. Bu nedenle çekirge bir sıçramada vücut boyunun 20 katı mesafe atlar. Bu durum insanın 3 adım atmada 100 metreyi aşması gibidir.

Yüce Allah, çekirgeyi bu muhteşem sistemle birlikte yaratmıştır. Allah her şeyi eksiksiz yaratan, her türlü yaratmadan haberdar olandır. Allah’ın kusursuz yaratmasındaki düzen ve ölçü bir ayette şöyle bildirilmektedir: 

“...O’na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.” (Furkan Suresi, 2)

www.biyomimetik.imanisiteler.com

Antenleri ile Yollarını Bulan Kaplan Böcekleri

Cornell Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, pek çok böceğin etrafta olup biteni anlamak için antenlerini havada tutmasının aksine, kaplan böcekleri antenlerini sıkı bir şekilde önlerinde tutarak mekanik olarak etraflarında ve önlerindeki engelleri tespit etmeye çalışırlar. Gündüz çok iyi bir görüş gücüne sahip olan bu böceklerin etraflarında ne olup bittiğini anlamak için antenlerine ihtiyaçları olmadığı düşünülebilir. Fakat bu böcek çok hızlı hareket ettiği için o kadar kısa sürede yeterli ışığı alıp objeyi algılayacak vakit bulamaz. Bu sebeple bazen saniyenin binde biri gibi kısa bir süre durup avının yerini kontrol edip tekrar koşmaya başlar. Peki, böcek bunu nasıl başarır? Bunun sırrı böceğin antenlerinde gizlidir. Araştırmacılar, o hızda hareket eden bu böceklerin nasıl olup önlerindeki engeli tespit ettiklerini daha iyi anlamak için 3 farklı deneme yapmışlar, bunun için böceğin koştuğu yola engel yerleştirmişlerdir.

İlk aşamada böcek önündeki engeli antenleri ile dokunarak tespit etmiş ve üzerinden geçmiştir.

İkinci aşamada, böceğin gözlerini kapatmalarına rağmen, böcek yine yolu üzerindeki engeli tespit edip üzerinden geçmiş ve yoluna devam etmiştir.

Üçüncü aşamada böceğin antenlerini bağlamışlar, fakat bu kez böcek yolunun üstündeki engele çarpmış ve bu engelli geçememiştir.

Bu deneyin ortaya koyduğu sonuç gözlerin böceklerin etraflarını algılamak için yeterli olmadığıdır. Ancak Yüce Allah’ın bu canlılarda yarattığı antenlerdeki dokunma algısı vesilesiyle etraflarında ve önlerindeki engelleri tespit edip onları aşabilirler. Böceklerin sahip oldukları bilim dünyasına da ilham kaynağı olmuştur. Eğer kaplan böceklerinin bu özelliği kendi kendine hareket eden küçük araştırma araçlarına aktarılabilirse, araca monte edilmiş antenler önceden engelleri tespit edebilirler. Bu şekilde geliştirilen yöntem küçük robotlarda kamera yerine bu tür hassas antenlerin algılayıcılarını kullanmak açısından daha ekonomik olabilir.

Böceklerin Bitkileri Seçme Konusundaki Titizlikleri

Böcekler düşündüğümüzden çok daha fazla titizler. Çünkü bitkinin hangi türe dâhil olduğu ve hatta kalitesi böceklerin seçim yapmasında ve karar vermesinde etkili olur. Peki, böcekler bir diğerine kıyasla bitkileri nasıl, neye göre seçerler?

Bilim adamları cevabını aradıkları bu soru için yıllardır araştırma yapmaktadırlar. Bu araştırmayı yapmalarının sebebi böcekleri kullanarak mahsulü korumak ve hatta bazı zararlı bitkilerin kontrolüne yardımcı olmaktır. Örneğin atlar için zararlı olan Kanarya otu gibi bitkilerin yetiştiği alanlar çiftçilerin tarımsal amaçlı kullanamadıkları alanlardır.

İşte bu zararlı kanarya otu bitkisi ile birlikte etrafında yine onun benzeri uzun bitkiler olsa da böcekler bu otlardan zararlı olanları seçip saldırırlar ve bu şekilde o bitkinin büyümesini ve büyüme alanını sınırlandırılmış olurlar.

Araştırmacı Olga Kostenko bitki kalitesinin böceklerin seçiminde ne ölçüde etkili olduğunu daha iyi anlamak için en az 1750 bitki üzerinde çalışma yapmıştır. Sonuç şaşırtıcıdır. Çünkü böcekler sadece bitki kalitesine değil aynı zamanda lezzetli oluşuna da dikkat ederler. İnsanın bir bitkiyi, öncesinde yapılan bir çalışma ve tecrübe olmadan bu zararlı veya yararlı şeklinde ayırt etmesi mümkün değildir. Ama bazı böceklerin birbirine benzer bitki topluluğu içerisinden zararlı olanını tespit edebilmesi oldukça hayret verici bir durumdur. Bir böceğin kendisi dışındaki bir canlıyı fark etmesi, onun yapısını analiz etmesi ve benzeri yanında duruyorken gidip onu seçmesi ancak Rahman olan Allah’ın ilhamı ile olur. Kendisi ve etrafındaki her şey gibi yaratılmış ve kontrol altındayken bu böceğin bütün bunların dışına çıkıp bireysel bir akıl göstermesi, bilgi sahibi olması mümkün değildir. Bu akıl ancak her şeyin yaratıcı olan ve alnından denetlemediği hiçbir canlının olmadığı Aziz Yüce Allah’ın üstün aklıdır.

“Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. O’nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)” (Hud Suresi, 56)

www.bocekfosilleri.com

Bitkilerin Savunma Taktiklerini Çalan Böcekler

Bazı bitkilerdeki tüycükler, onları zararlı böceklerden korumak içindir. Fakat bazı böcekler buna rağmen bu bitkilerle beslenme konusunda kararlıdırlar. Bu tür böceklerden biri, pek çok ülkede biyolojik çeşitliliğin kaybolmasına sebep olan “Cycad aulacaspis” adındaki bir böcektir. Nitekim Hawaii’nin yaklaşık 3300 mil batısında olan Guam Adası’nda 2003 yıllarında bu böceğin sebep olduğu tahribat neticesinde birçok bitki nerdeyse %90 oranında hastalanmış ve ölmüştür. Her ne kadar adaya bu böcekle beslenen böcek türleri getirdilerse de yine de o dönemde bu zararlı böcekle başa çıkamamışlardır. Çünkü çok küçük oldukları için bitkilerin yaprak altlarında ve aralarında çok iyi saklanabiliyorlardı.

Araştırmacılar bu böceğin diğerleri tarafından bulunup tüketilememesinin ve sayısının gittikçe artıyor olmasının sebebini araştırdıklarında oldukça ilginç bir sonuçla karşılaştılar. Çünkü küçük böcekler bitkilerin tüycükleri arasında sessizce dolaşıyorlardı. Bu tüycükler bitkilerin yapraklarından gövdesine kadar birçok bölgesinde bulunabilen küçücük yapılardır. Daha büyük böcek yiyiciler bu tüycüklerin arasına kadar giremediklerinden Cycad aulacaspic bu tüycüklerin altında ve arasında saklanarak beslenmesine devam edebilmekte, çoğalmakta ve bitkiye zarar verebilmektedir.

Bitkileri yiyen böcekler bitkiler tarafından etkisiz hale getirilmelerini önlemek için çok farklı stratejiler kullanırlar. Bunlardan bir tanesi de bitkilerin onlara karşı geliştirdiği taktik ile uyum içerisinde olmaktır. Örneğin, bitkiler çok fazla bu tür böcekler için kötü tadı hatta zehirli özeliği olacak kimyasallar üretirler. Normalde bu kimyasallar birçok bitki yiyici böcek üzerinde etkili ve caydırıcı özelliktedir. Fakat yapılan çalışmalarda şunu gördüler, bahsi geçen bitki yiyici böcekler, bitkinin bu ürettiği zehirli kimyasalları tüketmekte, bunları vücutlarının bir yerinde ayrıca tutmakta ve daha sonra bu zehirli maddeyi kendi savunmalarında kullanmaktadırlar. Böylece bu bitkiler aslında kendilerine karşı oluşturulan savunma sistemini kendi savunmalarında kullanabilirler. İşte bu sebeple 2003 yılında Guam Adası’ndaki bitkilerin ölümleri 4 yıl devam etti ve bilim adamları buna çözüm bulamadılar.

Aslında burada araştırılması ve sorulması gereken pek çok soru var. Bunlardan en önemlisi de:

  • Bu böcekler bitkinin salgıladığı zehiri nasıl tanıyorlar?
  • Bunu kendilerine zarar vermeyecek şekilde hem nasıl uzaklaştırıp hem de nasıl daha sonra kullanacak şekilde gövdelerinin bir yerinde saklıyorlar?
  • Bu el koydukları cephaneliği kendilerini savunmak için nasıl ve kime karşı kullanıyorlar?

Elbette burada çok üstün bir akıl söz konusudur. Burada taktik geliştiren kendini savunan canlı sadece birkaç santim büyüklüğünde bir böcektir. Bu bitki tüycüklerinden dahi küçük olan bu canlıların böylesi bir akıl gösteremeyeceği çok açıktır. Buradaki akıl ve ilim ancak sonsuz kudret sahibi ve bütün evreni yaratan Yüce Rabbimiz olan Allah’a aittir. Ayette şöyle buyrulur:

Göklerin ve yerin mülkü O’nundur; çocuk edinmemiştir. O’na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)

www.evrimbilimdegildir.com

Doğayı incelemek ve düşünmek, Yüce Allah’ın Kuran’da bildirdiği emirlerdendir. Evrendeki canlı-cansız tüm varlıklar, “yaratılmış” olduklarını gösteren işaretlerle doludur ve kendilerini Yaratan, ilmin tek sahibi Allah’ın güç, bilgi ve sanatını göstermek için vardırlar. İnsan, aklını kullanarak bu işaretleri görmek ve Allah’ı tanımakla sorumludur. Tüm evren gibi böcekler de, Rabbimiz’in ayetlerini taşıyan, bu nedenle dikkat edilmesi, incelenmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken canlılardır. Konuyla ilgili Kuran ayetleri şöyledir:

“Şüphesiz, mü’minler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 3-4)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo