24 Kasım 2015 tarihinde, Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle birlikte tüm gözler bu iki ülkenin üzerine çevrilmiş ve herkes nefesini tutarak liderlerin yorumlarını beklemişti. O zamanlar iki lider de aradaki ilişkileri düzeltmek adına pratikte pek adım atamamışsa da, iki ülkenin tarih boyunca sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan kaynaşmış halkları dost oldukları eski güzel günlere dönebilmek için can atıyordu.
Uçak düştüğü zaman iki liderin de verdiği ilk tepkiyi anlamak aslında zor değil. Her ikisi de kendi ülkelerinin haklarını korumak adına doğru olduğuna inandıkları şekilde hareket ettiler.
Bilindiği gibi bugün Ortadoğu ateş hattında ve devletler de çeşitli sebeplerle çatışmaların içine çekilmiş durumda. Şüphesiz Türkiye ve Rusya özellikle Suriye iç savaşı konusunda ön plandalar ancak farklı taraflardalar. Her zaman açıklıkla söylediğim gibi sorunları silahlarla, bombalarla çözümlemeyi asla mantıklı bulmuyorum. Fakat bölgede bir savaş ortamı var ve elbette ölümcül hataların yapılması ya da ölümle sonuçlanan kararlar alınması da kaçınılmaz olarak olası durumlar arasında görünüyor.
İşte istenmeden yaşanan bu can yakıcı olaydan sonra, neredeyse ilişkileri mükemmel denebilecek boyutta olan Rusya ve Türkiye arasında ister istemez soğuk rüzgarlar esmeye başladı ve iki ülkenin halkı da maddi ve manevi olarak bu durumdan etkilendi. Olayın akabinde Türk siyasetçiler, ‘düşen uçağın Rus uçağı olduğunu bilmediklerini ve bu olaydan dolayı büyük üzüntü duyduklarını’ dile getirdiler. Ayrıca Rus mevkidaşları ile bir araya gelerek uzlaşma yolunu denediler. Her ne kadar iki taraf da yaşanan olayı telafi etmek istese de on yıllık süreçte en iyi dönemini yaşayan iki ülkenin ilişkileri üzücü bir biçimde kopma noktasında geldi.
Zamanla iki ülke arasında uzlaşmaya yönelik bazı adımlar atıldığını gözlemledik. Mart sonunda Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) adına değerlendirmelerde bulunmak üzere Rus askeri heyeti Türkiye’yi ziyaret etti. Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Rusya’nın Svodoba Radyosuna verdiği röportajda iki ülke arasındaki krizin geçici olduğunu ifade etti. Bu iki haber de ilişkilerin yeniden inşa edilmesi açısından oldukça memnuniyet vericiydi.
Bilindiği gibi, Türkiye’de yeni bir Başbakanın göreve gelişi ile birlikte yeni bir dönem başladı. Yaşadığımız bölgede yaşanan çatışmaların durması için yeni politikalara acil ihtiyaç olduğu aşikar. Daha fazla can kaybı yaşanmaması için ülkeler barışçıl politikalara öncelik vermeli. Türkiye’nin dış politikası da bu amaç doğrultusunda gelişmesini sürdürmeli ve bu yeni dönemde ülkemiz herkese kucak açmalıdır. Yaptığı bir konuşmada1; “Dostlarımızın sayısını artıracağız, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız” diyen yeni Başbakan Binali Yıldırım Türkiye’nin bu yeni dönemdeki yaklaşımını gözler önüne sermiş oldu. Umuyorum ki siyasetteki bu değişiklikler uzun soluklu dostumuz ve müttefikimiz Rusya ile ilişkilerimizde ihtiyacımız olan barış rüzgarını estirir.
Başbakan Yıldırım verdiği demeçte Rusya konusuna da şu sözlerle değindi2;
“Son dönemlerde yaşanan gelişmelere karşılık, Rusya ile ilişkilerimizi karşılıklı diyalog kanallarını açık tutarak, ilişkilerimizi normalleştirme ve asgari müştereklerde buluşarak, ortak menfaatler temelinde geliştirme yönündeki irademizi sürdüreceğiz.” (http://t24.com.tr/haber/basbakan-binali-yildirim-rusya-icin-ilk-mesajinda-ne-dedi,342086)
Ben de değerli dostumuz Rusya ile ilişkilerimizin iyileştirilmesi için üzerimde sorumluluk hissediyorum. Bu sebeple de bu köşede ve diğer pek çok uluslararası medya organlarında bu konuya dikkat çeken çeşitli dillerde makalelerim yayınlandı. Rusya ile Türkiye’nin ilişkilerinin bozulması konusundaki hassasiyetim sebebiyle canlı TV yayınlarımda bu konunun üzerinde önemle duruyorum. İki ülkenin arası yeniden düzelene kadar da bu konudaki çalışmalarımdan vazgeçmeyeceğim ve ilişkiler iyileştikten sonra da iki ülke arasındaki işbirliğinin arttırılması için destek vermeye devam edeceğim. Bu acı verici olayın üzerinden yeteri kadar zaman geçti. Artık iki ülkenin de gerekli adımları atarak birbirlerine yönelmeleri gerekiyor. Eminim çok kısa bir süre sonra her şey daha farklı olacak. Dolayısıyla iki ülke halkını da geçici yaşanan bu durumdan dolayı daha fazla mağdur etmenin bir mantığı olmadığını düşünüyorum.
Putin’in, Atina’daki konuşmasında Türkiye’nin ‘ilk adımı’ atması gerektiğini ifade etmesi önemlidir. Her ne kadar farklı düşünenler de olsa Rus liderin artık ilişkileri düzeltmeye istekli olduğu gayet açıktır. Rusya ile yaşanan gerginliği bitirmek Türkiye’nin de menfaatinedir. Siyaset dünyasında bazen ülkeler arası ilişkiler tıkanma noktasına gelebilir. Böyle zamanlarda atılacak en akılcı adım samimi bir yaklaşım ile karşı tarafı ikna etmek olacaktır.
Türkiye ve Rusya güçlü ülkeler olarak ilişkilerinde bir takım inişler ve çıkışlar yaşamışlardır. İki ülke de tarih boyunca kültür, ekonomi ve enerji kaynaklarının kullanımıyla ilgili derin ilişkiler kurmuşlardır. Diğer taraftan 23 Eylül 2015’te Putin, Erdoğan ile birlikte Moskova’daki 10.000 kişi kapasiteli caminin açılışını yaptığında, Rusya’nın Müslüman Dünyasıyla olan ilişkileri önemli bir dönüm noktasına geldi.
Rusya’nın aradığı güvenli müttefik hiç kuşkusuz İslam Dünyasıdır. Yirmi milyon Müslümanın Hıristiyanlar ile iç içe yaşadığı Rusya’da halk İslam dünyasıyla pek çok ortak değeri paylaşıyor. İslam dünyasında Rusya ile Türkiye’nin de dahil olduğu bir birliğin ve beraberliğin oluşturulması gelecekte kopması mümkün olmayacak kuvvetli bir bağa dönüşecektir.
Bu bağlamda, bölgenin durumu göz önüne alındığında Putin’in Tataristan’ın başkenti ve en büyük şehri olan Kazan’da İslam dünyasına hitaben yaptığı konuşma3 kalpleri ferahlatmıştır; "İslam dünyası, Rusya'yı, güncel problemlerin çözümünde ve global tehditlerle mücadelede her zaman yardıma hazır olan güvenilir bir müttefik olarak görmelidir" şeklinde konuşan Putin mesajında "Ayrıca Müslüman ülkelerin uluslararası ilişkilerde adalet ve hukukun üstünlüğü prensibinin güçlenmesini desteklemelerini umuyoruz" (http://www.habersitesi.com/putin-islam-dunyasi-rusyayi-yardima-hazir-bir-muttefik-olarak-gormeli-11503h.htm) sözlerini kullanmıştır.
Türkiye ve Rusya arasındaki kriz söz konusu olduğunda uluslararası medyada kullanılan olumsuz manşetler ve yorumlar da barışın sağlanmasını zorlaştırdı. Oysa şimdi kardeşlik, beraberlik ve işbirliği mesajları vermenin tam zamanı. İki ülke halkı da yeteri kadar mağduriyet yaşadı. Artık yapıcı ve somut adımlar atarak kaldığımız yerden ilişkimizi yeniden canlandırmalı ve eski güzel günlerimize bir an önce kavuşmalıyız.
1- www.sabah.com.tr/gundem/2016/05/24/basbakan-binali-yildirim-kimse-turkiye-ile-bilek-guresine-kalkismasin
2- t24.com.tr/haber/basbakan-binali-yildirim-rusya-icin-ilk-mesajinda-ne-dedi,342086
3- www.habersitesi.com/putin-islam-dunyasi-rusyayi-yardima-hazir-bir-muttefik-olarak-gormeli-11503h.htm
Adnan Oktar'ın Pravda.ru & Jefferson Corner'da yayınlanan makalesi:
http://www.pravdareport.com/opinion/columnists/06-06-2016/134630-russia_turkey-0/
http://www.jeffersoncorner.com/time-to-move-on-for-russia-and-turkey/