Bilimi doğru yorumlamak, doğru tespitleri yapmakla mümkündür. Bunun için bilimde önyargıya yer olmamalıdır. Kişi, eğer doğru bilginin ışığında gerçeklerle karşılaşmaya hazırsa, o zaman değişmeye de hazır olmalıdır. O güne dek inandığı ideolojiler ya da felsefeler yanlış çıkmış ve geçmişe baktığında onu rahatsız eder durumda olabilir, ama önemli olan doğruya bir an önce sarılmak ve yanlışta ısrar etmemektir.
Ancak ülkemizde tüm açıklığına rağmen bilimsel gelişmeler yanlıştan vaz geçmemekte ısrar eden bazı kesimlerce, kasıtlı olarak yanlış yorumlanmaktadır. Bilim Ütopya dergisinin Mart 2001 sayısında bu yaklaşım bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Bilim Ütopya’nın sözkonusu sayısında, derginin editörü olan Ender Helvacıoğlu bilim alanında yıkılmış bir teori olan Evrim teorisini kendince ayakta tutmaya çalışmaktadır. Yazısında evrimin "kanıtlanmış kesin bir gerçek" olduğunu ileri sürerek, taraftarlarına moral vermeye çabalamakta, ancak sözünü ettiği kanıtların ne olduğundan hiç bahsedememektedir. Sebep açıktır: Ortada evrimi destekleyen bilimsel bir kanıt yoktur. Eğer Helvacıoğlu sözünü ettiği hayali kanıtlara sahip olsaydı, doğal olarak bunlardan bir veya iki örnek vermesi beklenirdi.
Derginin sayfalarını karıştırıp "acaba Helvacıoğlu’nun sözünü ettiği kanıtlar ne olabilir" diye baktığımızda, gerçek daha açık olarak ortaya çıkmaktadır. Bilim ve Ütopya, evrim teorisi adına, Darwin’in 150 yıl önce yayınlanmış Türlerin Kökeni kitabının giriş bölümünü alıntı yapmaktan ve Darwinizm’e karşı olan, kalıtımın kanunlarını bulan yaratılışçı bilim adamı Gregor Mendel’i Darwinist gibi göstermeye çalışmaktan başka bir şey yapamamıştır.
TÜRLERİN KÖKENİ’NDEN BÖLÜMLER YAYINLAMAK, EVRİMİ AYAKTA TUTMAYA YARAMAZ
Bilim ve Ütopya’nın sözkonusu iki yazısından ilki, Darwin’in Türlerin Kökeni kitabının giriş bölümünden yapılmış uzunca bir alıntıdır. Anlaşılan Bilim ve Ütopyacılar, aynen durup durup Lenin’den ve Stalin’den alıntılar yapan ve bu şekilde büyük iş başardıklarını zanneden komünistler gibi, Darwin’den alıntı yapınca büyük bir zafer kazandıklarını sanmaktadırlar.
Oysa sözkonusu alıntı incelendiğinde, bu metnin içinde bile evrim teorisinin tutarsızlıklarına dair kanıtlar olduğu görülmektedir. Darwin metin içinde teorisinin mantıksızlığını kabul eden çeşitli itiraflarda bulunmuştur. Örneğin ağaçkakanların vücudundaki özel tasarımın doğal etkenlerle (yani kendi teorisine göre) açıklanamayacağını şöyle itiraf etmiştir:
"Ama örneğin ağaç kabuklarının altındaki böcekleri çekip çıkarmak için, öylesine güzel uyarlanmış ayakları, kuyruğu ve diliyle bir ağaçkakanın yapısını yalnız dış koşullara yormak, akla aykırıdır."
Bu ifadeleriyle Charles Darwin’in kendi teorisi hakkındaki çelişkisi net olarak ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de bir çok özelliğiyle kompleks bir uyum sergileyen Ağaçkakan’ın doğal koşulların etkisiyle kademe kademe evrimleşemeyeceği, tüm özellikleriyle eksiksiz olarak ortaya çıktığı, yani yaratıldığı apaçık bir gerçektir. Darwin de bunu itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Ağaçkakanla ilgili itirafının ardından Darwin bir başka konuyu, öksekotu bitkisini ele almakta, ancak burada da yine aynı itirafı yapmaktadır:
"Besinini belirli ağaçlardan emerek sağlayan, belirli kuşlarla taşınmaları gereken tohumları ayrı eşeyli ve çiçektozunun birinden öbürüne konması için ille belirli böceklerin aracılığını gerektiren çiçekleri olan asalak ökseotunun yapısını, farklı organik varlıklarla olan ilişkileriyle birlikte, dış koşulların etkileriyle, ya da alışkanlıkla, ya da bitkinin kendi isteğiyle açıklamak da, aynı ölçüde akla aykırıdır."
Görüdüğü gibi Darwin, daha kitabının giriş bölümünde, canlıların hayranlık uyandıran yapıları ve diğer canlılarla olan hayati kompleks ilişkilerini nasıl edindiklerini açıklayamadıkça teorisinin "akla aykırı" olarak değerlendirilmesi gerektiğini, mecburi bir kabul olarak belirtmiştir. Kitap boyunca, çevrenin bir türü değiştirdiğini iddia etmesine rağmen, daha bu giriş bölümünde ağaçkakan kuşunun kusursuz yapısından bahsetmek zorunda kalmış, ayakları, kuyruğu, gagası ve diliyle ağaçkakanın bu yapısını evrimle açıklamanın akla aykırı olduğunu kabul etmiştir. Darwin’in teorinin içine düştüğü çıkmaz hakkında verdiği örnekte geçen yapılar, gerçekten de yalnızca yaratılışın delilidir.
İşin ilginç yanı, Bilim ve Ütopya dergisinin tüm bunları "evrime büyük delil" sanarak yayınlaması ve derginin editörü Ender Helvacıoğlu’nun da bu yolla Darwinizm’e büyük hizmet ettiğini zannedip sevinmesidir. Bu durum, evrimcilerin sadece teorilerinin değil, propaganda yöntemlerinin de "akla aykırı" olduğunu göstermektedir.
Gregor Mendel’i "evrimci" olarak göstermek, çok basit bir çarpıtmadır
Bilim ve Ütopya Dergisi’nin ve editör Ender Helvacıoğlu’nun bir ikinci büyük yanılgısı ise, dergide yer alan "Gregor Mendel’in Kalıtım Kuramı" başlıklı makalede ortaya çıkmaktadır. Makalenin altbaşlığında şöyle yazılıdır:
"Gregor Mendel’in kalıtım kuramı, evrim kuramına yeni bir boyut kazandırmakla kalmamış, günümüzde olumlu olumsuz çokça sözü edilen genetik mühendisliği denen çalışmaya da yol açmıştır."
Dikkat edilirse Bilim ve Ütopya, Mendel’i "evrim kuramına yeni bir boyut kazandıran" bilim adamı olarak tarif etmekte, yani Mendel’in bulgularını Darwinizm lehine bir delil gibi sunmaya çalışmaktadır.
Oysa bu, çok büyük bir çarpıtmadır. Mendel’in bulguları evrim lehinde değil aleyhinde bir delil olmuştur ve zaten Mendel de Darwinizme karşı çıkmıştır. "Journal of Heredity"(Kalıtım Mecmuası) ’de yayınlanan "Mendel"s Opposition to Evolution and to Darwin"(Mendel"in Evrime ve Darwin"e Muhalefeti) başlıklı makalede şöyle yazılıdır:
"Mendel, Türlerin Kökeni"ne aşinaydı ve Darwin"in teorisine karşı çıkıyordu. Darwin, doğal seleksiyonla ortak atadan evrimleşme teorisini öne sürerken, Mendel özel yaratılışa inanıyordu." (B.E. Bishop, "Mendel"s Opposition to Evolution and to Darwin," Journal of Heredity 87 (1996): s. 205-213; ayrıca bkz. L.A. Callender, "Gregor Mendel: An Opponent of Descent with Modification," History of Science 26 (1988): s. 41-75.)
Evrim teorisi, ortaya atılışından itibaren hep genetik bilimi ile çelişmiştir. Darwin, canlıların çevre şartlarının etkisiyle değişip diğer canlılara dönüşebilecekleri teorisini ortaya atarken, diğer yandan Mendel, canlıların çevre etkisiyle değişmeyeceklerini deneysel olarak ispatlamış, kalıtımın varlığını göstermiştir. Darwin"in fikirleri deneylere değil tamamen spekülasyona dayanan bir teori olarak kalırken, Mendel, uzun ve sabırlı bir çalışmayla kalıtım kanunlarını deney ve gözlemleriyle bilim tarihine sunmuştur.
Birbirlerinin çağdaşı olmalarına rağmen, Mendel"in genetik çalışmalarının bilim dünyasında kabul görmesi ise Darwin’den 35 yıl sonra mümkün olmuştur. Çünkü Mendelin temellerini attığı genetik bilimi, Darwinizm"in varsayımlarını çürütmüş ve evrimciler bunu kabullenmemek için uzun süre direnmişlerdir. Ancak sonunda Mendel"in bulgularını kabul etmeyi ve kendi teorilerinde buna göre göstermelik değişiklikler yapmayı tek çıkar yol olarak görmüşlerdir.
Sonuç
Bilim ve Ütopya dergisinin, giriş yazısında "evrim kesin olarak ispatlanmış bir gerçek" dedikten sonra, bu konuda "delil" olarak sadece Darwin’in çelişki ve itiraf dolu bir yazısını aktarabilmesi ve yaratılışçı bilim adamı Mendel’i çarpıtarak evrimci gibi göstermeye çalışması, evrim teorisinin aslında ne kadar büyük bir aldatmaca olduğunu da göstermektedir. Bilim ve Ütopya ve onunla aynı mantıktaki tüm diğer evrimciler, kendi kendilerini ve taraftarlarını tatmin etmeye yönelik içi boş sloganlar atacakları yerde, önyargısız ve samimi olarak düşünseler, bu gerçeği kolaylıkla göreceklerdir. Anlayacaklardır ki, bu dünyaya evrimleşerek değil, Allah’ın yaratmasıyla gelmişlerdir ve varlıklarını sadece Allah’a borçludurlar.