Evrensel Gazetesi"nin ""Akılllı Robotlar"" Yanılgısı Devam Ediyor
ucgen

Evrensel Gazetesi"nin ""Akılllı Robotlar"" Yanılgısı Devam Ediyor

54994
25 Şubat 2002 tarihli Evrensel gazetesinde, "Başardılar, ama neyi?" başlıklı bir yazı yayınlandı. Bu yazı, 2 Şubat 2002 tarihli The Guardian gazetesinde, Tim Radford imzası ve "Following the Thread" başlığı ile yayınlanan bir makalenin tercümesiydi. Burada, sözkonusu yazıda yer alan önemli bir yanılgıya açıklama getirilecektir.
25 Şubat 2002 tarihli Evrensel gazetesinde, "Başardılar, ama neyi?" başlıklı bir yazı yayınlandı. Bu yazı, 2 Şubat 2002 tarihli The Guardian gazetesinde, Tim Radford imzası ve "Following the Thread" başlığı ile yayınlanan bir makalenin tercümesiydi. Burada, sözkonusu yazıda yer alan önemli bir yanılgıya açıklama getirilecektir. 
Gelecekte, insanları kontrol edebilen akıllı robotlar üretilebileceği yanılgısı

Yazıda, Sir John Sulston isimli bir bilim adamının görüşlerine yer verilmektedir. Sulston, birgün yapay zekalı robotlar üretileceği, bu robotların insanlardan daha akıllı olacakları ve hatta insanları kontrol edebilecekleri kehanetinde bulunmaktadır.

Bilgisayarların veya robotların bir gün insanlar gibi düşünmeye, konuşmaya, bilinçli davranışlar sergilemeye başlayacakları iddiası, özellikle materyalist bilim adamlarının en büyük hayallerinden biridir. Eğer ruhsal özellikleri olan bilinçli bir bilgisayar veya robot yapılabilirse, materyalizmin "bilincin maddenin bir ürünü olduğu" iddiasının kanıtlanacağını ummaktadırlar.

Ancak, bugüne kadar yapılan çalışma ve araştırmalar, hiçbir makinanın, metal veya silikon parçalarının insan bilincine sahip olamayacaklarını çok açık olarak göstermiştir. Bir bilgisayar veya bir robot, çok iyi bir programlama sayesinde çok başarılı işlemler yapabilir, ama hiçbir şekilde "bilinç" sahibi olamaz.

Bunun en belirgin örneklerinden biri, Deep Blue isimli satranç programıdır. Bu satranç programı, geçtiğimiz yıllarda, dünya satranç şampiyonu Gary Kasparov"u yendiğinde, materyalistler sevince kapılarak, düşünen bilgisayar hayallerini daha da ileri götürmüşlerdir. Ancak, bu hayallerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini, bizzat Deep Blue programını meydana getiren uzmanlar ortaya koymuşlardır:
"Gelişmiş robotların mekanizmalarını bilen tasarımcılar ve mühendisler, onların gerçekten bilince sahip olduklarını iddia edecek son kişilerdir. İçine baktığınızda robotlar ne kadar gelişmiş olurlarsa olsunlar, mekanik prensiplere göre hareket eden makineler olacaklardır. Bir bütün olarak değerlendirildikleri dış taraftan bakıldığında, akıllı oldukları etkisi oluşacaktır."[i]
Bilim felsefecisi Karl Popper, Nobel ödüllü Sir John Eccles ile birlikte yazdığı kitabında bu konudaki düşüncelerini şöyle bildirir:
"Çok tartışılan bir konu olan, "bir gün düşünebilen bir makine yapabilir miyiz" sorusu ile ilgili olarak daha bir şey söylemedim. "Bilgisayarlar düşünebilir mi?" başlığı altında bu konu çok konuşuldu... Tereddütsüz olarak, söyleyebilirim ki hayır düşünemezler... bilinçli bilgisayarlar yapamayacağımızı bildiriyorum. Yıllar evvel daha bilgisayar tartışmasının başlarında yazdığım gibi, bir bilgisayar gelişkin bir kalemdir, hepsi o kadar."[ii]

Bu alanda yapılan çalışmaların sonucunda çok gelişmiş robotlar, makinalar ve bilgisayarlar üretileceği açıktır. Böylece, teknolojide çok büyük ve önemli gelişmeler sağlanacak, ev işlerinden fabrikalardaki üretime kadar birçok iş çok daha kısa sürede ve pratik olarak halledilebilecektir. Ancak, bu gelişmelerin sonucunda hiçbir zaman düşünen, akleden, insanları kontrol edebilen, bilinçli makinalar oluşmayacaktır. Bu tür iddialara daha önce, yine Evrensel gazetesinde yayınlanan bir haber nedeniyle detaylı olarak cevap verildiği için, burada daha fazla yer verilmeyecektir. (http://www.netcevap.org/evrensel011112.html)

Evrim Teorisinin çöküşünü gösteren bir itiraf
Evrenselgazetesindeki aynı yazıda, Sulston"ın şu sözlerine yer verilmektedir:
"(Yapay zekalı robotlar) Bizi kontrol edecekler. Belki de biz, onların bencil genleri olacağız. Ama o zamanda bile, bir hücre yapamayabiliriz. Bu iş bu kadar zor."
Bilindiği gibi, materyalist ve darwinist düşünceye sahip bilim adamları, canlılığın, cansız maddelerin tesadüfi birleşimleri ile oluştuğunu öne sürmektedirler. Günümüzden 100 veya 150 yıl kadar önce, hücreyi basit bir leke veya içi jöle dolu bir madde zanneden bilim adamları için, böyle mantıksız bir iddiaya inanmak çok zor olmamıştır. Canlılıktaki kusursuz organizasyon ve olağanüstü komplekslikteki yapı henüz keşfedilmediği için, bir hücrenin bazı atomların tesadüfen bir araya gelmesiyle kendiliğinden oluşabileceğini sanmışlardır. Ancak, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen gelişmeler, hücrenin tesadüfen oluşamayacak kadar kompleks bir yapıya ve organizasyona sahip olduğunu göstermiştir. Evrimci ve materyalist bilim adamlarının kalesi konumundaki National Academy of Sciences başkanı Bruce Alberts, "The Cell as a Collection of Protein Machines" isimli makalesinde hücrenin bu yeni keşfedilen özelliği için şu itirafta bulunmaktadır:
"Biz hücrenin önemini pek tahmin edememiştik...Hücre, bir fabrika olarak kabul edilebilir. Bu fabrikada, her biri büyük protein makinası setlerinden oluşan, birbirine geçmiş ve özenle hazırlanmış montaj hatları ağı bulunmaktadır... Neden hücre fonksiyonunun temelini oluşturan büyük protein birleşimlerini protein makinaları olarak isimlendiriyoruz? Çünkü, aynı insanlar tarafından icat edilen ve makroskopik dünya ile etkin şekilde başa çıkabilen makinalar gibi, bu protein grupları birbiriyle çok iyi bir işbirliği içinde olan hareketli parçalara sahiptirler." [iii]
Bilim adamlarının hücrenin kompleksliği ve en ileri teknoloji ile dahi bir hücre üretilemeyeceği hakkındaki itirafları, evrim teorisinin geçersizliğini gösteren önemli bir göstergedir. Çünkü, teknoloji, insan aklı, bilgisi ve tecrübesi ile inşa edilemeyen hücrenin, şuursuz atomların, rüzgarların, yıldırımların etkisiyle tesadüfen oluştuğunu öne sürmek son derece mantıksızdır, akıl ve bilim dışıdır. 
Bugün, hücrenin laboratuarlarda üretilemeyeceğini gören bilim adamları, artan bir hızla evrim teorisinin ne kadar büyük bir çıkmaz içinde olduğunu ve bilimsel bir geçerliliği bulunmadığını anlamaktadırlar. Evrim teorisi, önümüzdeki 10 yılı muhtemelen çıkaramayacaktır.Ve bilim dünyası, 19. yüzyılın köhne ideolojileri yüzünden yüz çevirdiği yaratılış gerçeğini yeniden keşfedecektir.

 

 

[i] Hans Moravec Robotics Institute Carnegie Mellon University, http://www.frc.ri.cmu.edu/~hpm/
[ii]The Self And Its Brain: An argument for Interactionism, Karl Popper and John C. Eccles, Routledge, reprint 2000, p. 207-208 
[iii] Bruce Alberts, ""The Cell as a Collection of Protein Machines: Preparing the Next Generation of Molecular Biologists," Cell 92 (8 Şubat 1998):291 
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER