Ocak 2011’de seyyar satıcı bir gencin polis güçlerinin baskılarından dolayı kendini yakmasıyla başlayan halk ayaklanmalarının tetiklediği devrimden yeni bir anayasa, demokratik standartlarla uyumlu parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ve çok sesli bir meclis çıkarmayı başaran Tunus katetttiği tüm olumlu gelişmelere rağmen demokratik dönüşümünü henüz tamamlamış değil.
Hatırlanacak olursa Ekim 2014'te Tunus'ta yapılan parlamento seçimlerinde Nida Tunus Partisi birinci, Nahda Hareketi Partisi ikinci, Özgür Milli Birlik Partisi üçüncü sırada yer almış, Aralık 2014'te Cumhurbaşkanı seçilen Baci Kaid es-Sibsi eski İçişleri Bakanı El-Habib es-Sıyd'ı yeni hükümeti kurmakla görevlendirmişti. Es-Sıyd geçtiğimiz günlerde 24 bakanın yer aldığı yeni kabineyi açıkladı, ancak mecliste yapılması beklenen güvenoyu oturumu grup başkanlarının iç tüzük taslağındaki bazı hususları kabul etmemeleri üzerine ertelendi. Gelecek genel kurul tarihi ise henüz belirlenmiş değil. Yani geçici hükümet Cumhurbaşkanı es-Sibsi'ye istifasını sunmuş olsa da görevini bir süre daha sürdüreceğe benziyor.
Her zaman uzlaşı mesajları veren ve demokrasiye olan inancını gerek söylemleri gerekse uygulamalarıyla ortaya koyan Raşid el-Gannuşi'nin Nahda Hareketi olarak yeni hükümete güvenoyu vermeyeceklerini açıklaması ise dikkatleri çeken bir başka gelişme oldu. El-Gannuşi Cumhurbaşkanı'na sunulan yeni hükümetin Tunus halkının taleplerini karşılamadığını, halkın tüm kesimlerini temsil etmediğini ve büyük zorluklarla mücadele edebilecek güçte olmadığını ifade etti. Ancak yapılacak istişarelerin hükümetin bileşenleri ve programı hakkında ulusal uzlaşıya zemin sağlayacağı yönündeki inanç ve umudunu dile getirmesi el-Gannuşi'nin her zamanki barışçıl ve demokrat tavrını bir kez daha ortaya koydu.
Gerçek şu ki cumhuriyetin ilanından bu yana demokratik ve serbest bir seçimin hiçbir şekilde gerçekleştirilemediği Tunus devrimden bu yana istikrar, refah ve güvenlik dolu bir gelecek adına çok önemli adımlar attı. Ancak diktatörlükten demokrasiye sukünet içinde geçerek 2014'ü son derece başarılı bir grafikle tamamlamış olsa da ülkenin önünde halletmesi gereken önemli sorunların olduğu apaçık bir gerçek. Halkın ekonomik refah, demokratik yönetim, adalet ve insan hakları yönündeki beklentisi devam ediyor. Elbette ki ülkenin kurucusu ve ilk devlet başkanı Habib Burgiba'nın 30 yıl süren diktatörlüğünün ardından 23 yıl da Zeynel Abidin Bin Ali'nin demir yumruğu altında yaşamak durumunda kalan Tunusluların eskiye oranla geleceğe daha güvenle baktıkları aşikar. Ancak işsizlik, enflasyon ve kötü yaşam koşullarının giderilmesi yönündeki talepleri sürüyor. Ayrıca diktatörlüğün bir gün geri döneceği ve ülkenin karmaşık bir ortamda varlık sürdürmek zorunda kalacağı korkusunu da henüz tam olarak atlatmış değiller.
Cumhurbaşkanı Es-Sibsi halkın tüm bu endişelerini gidermek adına seçimlerden önce eşitlik ve adaleti sağlayacak hukuk sistemini mutlaka tesis edeceğini vaad etmiş, seçim kampanyasının büyük bölümünü ise ekonomik kalkınma üzerine kurarak güven oluşturmaya çalışmıştı. Bu haklı endişelerin tam olarak giderilmesi için Es-Sibsi ve seçilecek yeni hükümetin eski karanlık günleri hatırlatmayacak şekilde alabildiğine özgürlükçü, ileri bir demokrasi ortamını ülkeye hakim kılmaları, terörizmi yok edecek, ekonomik kalkınmayı sağlayacak ve halkın güvenini kazanacak çalışmalara ağırlık vermeleri şart.
Seçilecek yeni hükümet en başta şeffaf bir yönetim ve faaliyet ajandası izlemeli ve diktatörlük döneminin her an küllerinden doğabileceğine inanan bazı kesimlerin kuşkularını gidererek muhtemel sokak eylemlerinin önünü kesmeli. Öte yandan devrimin özellikle ekonomik sebeplerle başgösterdiğini unutmamalı, doğru ve güvenilir ekonomi politikaları geliştirmeli. Ayrıca güvenlik güçlerinin reforme edilmesini ve polisin eğitilmesini sağlamalı, siyasi denklemin dışında herhangi bir oluşum bırakmamalı, tüm oluşumlara kendilerini yasal olarak ifade etme fırsatı vermeli. Ama gerek yeni hükümetin gerekse tüm Tunus halkının birinci önceliği sosyal bütünlüğü korumak ve birlik ve beraberlik mesajları vermek olmalı. Tüm ülke ayrılıkları bir kenara bırakıp el ele vermeli, dostluk ve kardeşlik ruhuyla hareket edip parçalanmışlığı bir an önce gidermeye çalışmalı. Bilinmeli ki Tunus'un huzura, refaha, barış ve istikrara kavuşması için öncelikle bu kardeşlik ortamının sağlanması şart. Ancak o zaman özgürlük ve demokrasinin, adaletin tam anlamıyla yaşandığı bir ülkenin tesis edilebileceği unutulmamalı. Aydın ve modern bir gelecek için kaliteye, kültüre, sanata ve estetiğe önem veren, fikir özgürlüğünü, insan haklarını ve demokrasiyi savunan ilerici bir dünya görüşünü hayata geçirmek tüm Tunus'un sorumluluğu. En az zararla Arap Baharı'nı geride bırakan Tunus'un demokratik dönüşümünü tamamlaması için bir yandan devrim sürecini ateşleyen ekonomik sorunları, diğer yandan toplumsal uzlaşı ekseninde yaşanan sorunları halletmesi gerek. İnanıyoruz ki içerisinde bulunduğu geçiş sürecinde Tunus'un en büyük destekçisi toplumsal barış ve demokratik istikrar hasreti çeken halk olacaktır.
Adnan Oktar'ın Morocco World News'de yayınlanan makalesi:
http://www.moroccoworldnews.com/2015/02/150757/democracy-test-tunisia-still-continues/