“Sanıklar hakkında suç işlemek için örgüt kurmak, bu örgütü yönetmek ve örgüt adına faaliyette bulunmak suçlarından kamu davası açılmıştır.
27.03.2008 tarihli celsede zaman aşımı yakın tarihte olan sanıklarla ilgili dosyanın tefrikine, diğer sanıklar yönünden davaya devam edilmesine karar verilmesi şeklindeki talebimin mahkemece reddedilerek bütün sanıklar hakkında esas hakkında mütaala beyanı istenilmiştir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin bozma kararı aleyhe olup, bir kısım sanıkların (4 kişi bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan zaman aşımı tarihi yakın olmayan sanıklar hakkında da karar verilmesi CMUK.nun 326/2.maddesine aykırılık teşkil edecektir.
Ancak iddia makamı olarak mevcut delil durumuna göre bütün sanıklarla ilgili esas hakkında mütaala beyan etmek durumundayız.
Sanıkların poliste müdafii hazır olmadan verdikleri ve mahkemede bu ifadenin işkence altında alındığından bahisle kabul etmedikleri ifadelerinden başka mahkememizce toplanan deliller arasında sanIklar aleyhine delil bulunmamaktadır.
Mahkemece 29.02.2008 tarihli ara kararının 5. bendinde yasak usullerle alınan ifadeler delil olarak değerlendirilemeyeceği, CMUK'nun 148. maddede anlaşıldığından hukuka aykırı olarak alındığı iddia edilen ifade ve delilleri dosyadan çıkartılması şeklindeki talebin reddine" karar verilmiştir.
CMK.nun 148/4.maddesi gereğince poliste alınan müdafiisiz ifadelerin delil olarak değerlendirilemeyeceği, böylece mahkemece de kabul edilmiştir.
Sanıklar hakkında açılan ana davadan tefrik edilen davadan 5 sanık hakkında iddia makamı olarak 4616 sayılı kanun gereği davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi talep edilmiş olup, mahkemece bu 5 sanığın şantaj ve çete yöneticisi üyesi olmak suçlarından bu sanıkların beraatlerine karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Bu durumda sanıklardan Adnan Oktar'ın suç işlemek için örgüt kurmak ve diğer sanıkların örgütün yöneticisi olmak ve örgüt adına faaliyette bulunmak suçlarını işledikleri sabit olmadığından CMK.nun 223/2e maddesi gereğince bütün sanıkların müsnet suçlardan AYRI AYRI BERAATLERİNE karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”
-------------------------------------------
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 148. maddesinin 4. bendine göre: “Müdafi (avukat) hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda ŞÜPHELİ VEYA SANIK TARAFINDAN DOĞRULANMADIKÇA HÜKME ESAS ALINAMAZ.” |
Bilim Araştırma Vakfı Davası'nın 29 Şubat 2008 tarihli duruşmasında, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği 5 no'lu ara kararında şöyle belirtmiştir: “Yasak usullerle alınan ifadelerin delil olarak değerlendirilemeyeceği CMK.nun 148. Maddede anlaşıldığından hukuka aykırı olarak alındığı iddia edilen ifade ve delillerin…” |
Cumhuriyet Savcısı'nın 1 Nisan 2008 tarihli esas hakkındaki Beraat Mütalaasında şöyle belirtilmiştir: “Mahkemece 29.02.2008 tarihli ara kararının 5.bendinde yasak usullerle alınan ifadeler delil olarak değerlendirilemeyeceği, CMUK'nun 148. maddede anlaşıldığından hukuka aykırı olarak alındığı iddia edilen ifade ve delilleri dosyadan çıkartılması şeklindeki talebin reddine" karar verilmiştir. CMK.nun 148/4. maddesi gereğince poliste alınan müdafiisiz (avukatsız) ifadelerin DELİL OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİ, böylece mahkemece de kabul edilmiştir. |
Bütün bunlara rağmen, kim, devletin kanununu, nizamını tanımadan, devletin açık kanunlarına rağmen, “Hayır ben kanunları dinlemiyorum, bu ifadeleri geçerli sayıyorum ve hükme esas alıyorum ” derse, bu kişi kanunsuzdur ve kanun tanımazdır. Dolayısıyla da sözüne itibar edilmez.
Bilim Araştırma Vakfı Başkanı
Sedat Altan