Vatan Gazetesi’nin 20 Mayıs 2007 tarihinde, Bilim Araştırma Vakfı (www.bilimarastirmavakfi.org) ve Milli Değerleri Koruma Vakfı (www.mdkv.org) Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar ile ilgili olarak yayınlamış olduğu haber, son derece seviyesiz ve gerçek dışıdır.
Bu haberde BAV davasının Emniyet soruşturması safhasında, gözaltındakilere işkence ve fena muameleyle imzalatılan sahte “ifade”lere yer verilmiş, bunlardan hareketle yapılan çirkin ve seviyesiz yorumlarla da Sayın Adnan Oktar’ın itibarına saldırılmaya çalışılmıştır.
Vatan Gazetesi’nin, işkencenin çok yoğun uygulandığı bir atmosferde önceden hazırlanmış ve zor ve baskıyla imzalatılmış olan Emniyet ifadelerini haberinde kullanması son derece art niyetlidir. Bu tutanakların sahte olduğu BAV Davası sırasında kesin olarak ispatlanmıştır. Bu nedenle davaya bakan mahkemelerin hiçbiri bu sahte tutanaklara itibar etmemiştir.
Nitekim bu sahte ifade tutanakları karşılaştırıldığında bunların uzun bölümler halinde imla ve dilbilgisi hatalarına varıncaya kadar birbirinin aynı olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin BAV Operasyonu kapsamında gözaltına alınan A.F. Edes isimli kişiye atfedilen sahte polis ifadesinde tam 103 farklı kişinin isim, soyisim, babaadı, anaadı, doğum yeri, doğum tarihi, nüfus kütük bilgilerinin tüm ayrıntısıyla yer aldığı görülmüştür. Hiç kimsenin (en yakınları bile olsa) 103 farklı kişinin nüfus kayıtlarını ezbere bilemeyeceği tartışmasızdır. O zaman 103 kişinin nüfus kayıt bilgileri A.F. Edes’nin emniyet ifade tutanağına nasıl yansımıştır? Cevap basittir: bunlar bilgisayarda başka yerden kopyalanıp ifadeye sokulmuştur.
Bu hususla ilgili bir başka bariz örnek de gözaltında ifadeleri alınan Didem R. isimli hanım ile Cem Sedat Altan’ın ifade metinlerinde görünmektedir. Didem R., emniyet ifadesinin üçüncü sayfasında kişilerin isimlerini sayarken 18 numarada “Erdem R. (ağabeyim)” ifadesini kullanmıştır. Aynı ifade Cem Sedat Altan’ın emniyet ifadesine doğrudan kopyalandığı için, çok net bir çelişki oluşmuştur. Sedat Altan’ın emniyet ifadesinin üçüncü sayfasında yine 18 numarada “Erdem R. (ağabeyim)” ibaresi vardır. Cem Sedat Altan’ın, Erdem R. hakkında ağabeyim ifadesini kullanması mümkün olmadığına göre, her iki ifadenin birbirinden kopyalandığı açıktır.
BAV Soruşturmasındaki tüm ifade tutanakları da bu yöntemle oluşturulmuştur ve bu durum dava sırasında ispat edilmiştir. Buna ilişkin belgeler dava dosyasında mevcuttur. O nedenle Vatan Gazetesi’nin yayınladığı sahte tutanağın tek bir kelimesi bile Sayın Adnan Oktar’a ait değildir. Bunlar gazete dedikodularından derlenip kes-yapıştır yöntemiyle Sayın Adnan Oktar’ın ifadesine sokulmuştur ve kendisine zor, baskı ve tehditle imzalatılmıştır. Zaten gazeteyi okuyan herkes bu ifadenin ne şartlarda oluşturulduğunu anlar. Bu yayını yapanlar da bunu çok iyi bilmelerine rağmen kendilerince Türk halkını çocuk kandırır gibi kandırmaya çalışıyorlar.
Bu sahte ifadeleri BAV mensuplarına işkenceyle imzalatan memurlar halihazırda işkence suçundan yargılanmaktadırlar. Aralarında dönemin şube müdürü Adil Serdar Saçan’ın ve bu sahte ifade tutanaklarını hazırlayan polislerin de bulunduğu 10 ayrı görevli hakkında 216’şar yıl hapis istemli davalar mevcuttur. (İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/273 E. Sayılı davası) İşkenceyi ispatlayan adli tıp raporları, tanık anlatımları, bilirkişi raporları ve diğer kanıtlar bu dava dosyalarında mevcuttur.
Sayın Adnan Oktar ve diğer BAV Camiası mensuplarının sahte tutanaklarını hazırlayan kişilerin işkenceyi bir yöntem olarak benimsedikleri ve bu nedenle bunların hazırladıkları belgelerin ne yargı camiasında ne de kendi meslektaşları arasında hiçbir güvenilirliklerinin bulunmadığı Devletimizin resmi raporlarıyla sabittir.
Örneğin İstanbul DGM Başsavcılığı’nın İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği 22.02.2000 tarih ve 2000/600 sayılı raporda bu birimin o dönemki yönetiminin:
- Gözaltındaki kişilere işkence yaptığı,
- Müştekileri bile gözaltına aldığı,
- Emniyet tutanaklarını zorla imzalattığı,
- Hukukdışı hareket ettiği,
- Şov amaçlı davrandığı,
- Emniyetin hazırladığı ifade tutanaklarını basına verdiği,
- Amirlerine hakaret ettiği,
- Savcıların emirlerini dinlemediği,
- Ev ve işyerlerinde usulsüz aramalar yaptığı,
- Soruşturmaları ya sanığa kızarak ya da müştekiye şirin görünmek amacıyla Devlet Güvenlik Mahkemesi kapsamına sokmaya çalıştığı,
- Emniyet ile Savcılık arasındaki uyumu bozduğu
ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.
Söz konusu raporda yer alan “…(İstanbul Organize Suçlar Şubesi yönetimi) DGM kapsamına girmeyen suçlarda da kendi kafasına göre suç tavsifine girişmiş, ya sanığa kızarak ya da müştekiye şirin görünmek amacıyla DGM kapsamına sokmaya çalışmış, bu şekilde anlatımlarla gözlem izni almış, soruşturma sonucunda görevsizlik kararları verilmiştir” ifadeleri her şeyi yeterince anlatmaktadır.
Yine İstanbul Valiliği’nin bu birim hakkında İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği 22.12.2001 tarih ve 2001/13592 sayılı raporda da benzeri gözlem ve tesbitler bulunmaktadır.
Söz konusu birimin 1999-2000 tarihlerindeki yönetiminin sahte ifade tutanakları hazırlamakta ne derece sabıkalı olduğunu görmek için Vatan Gazetesi’nin kendi arşivlerine şöyle bir göz atması bile yeterlidir.
Ama haberi hazırlayan Ahmet Vardar’ın amacı, kendi okurlarını aydınlatmak değil, yakın akrabası Cevat Babuna’nın hatırına BAV Camiası’nı suçlamak olduğundan, gerçeğin ne olduğu onu çok ilgilendirmemektedir.
Ahmet Vardar’ın hazırladığı haberin tek bir kelimesi bile doğru değildir ama Ahmet Vardar’ın oğlu Bahadır Vardar hakkında DGM’de (İstanbul Geniş Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi) örgüt kurmak suçundan soruşturma sürdüğü doğrudur. ABD’nin Georgia eyaletinde yaşayan Bahadır Vardar, internetteki pek çok sitede “Gergedan” takma adıyla Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, Türk Hukuk Sistemine ve Türk yargıçlarına ağza alınmayacak hakaretlerle küfretmektedir. Bahadır Vardar’ın internet yoluyla örgütlediği birkaç kişiyle birlikte işlediği suçlar nedeniyle hakkında İstanbul DGM (İstanbul Geniş Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi) Savcılığınca “örgüt kurmak” suçundan 2007/977 Sor sayılı tahkikat yürütülmektedir. Bahadır Vardar hakkında bir başka tahkikat da Üsküdar Savcılığınca “suça tahrik” suçundan 2007/9239 Sor numaralı dosya üzerinden sürmektedir. Ahmet Vardar’ın masum insanları hayali iddialarla töhmet altında bırakma amacı taşıyan yayınlar yapmak yerine kendi oğluyla ilgili gerçekleri takip etmesi daha yerinde bir davranış olacaktır.
Bilinmelidir ki, Türk halkı, Sayın Adnan Oktar ve Bilim Araştırma Vakfı camiası ile ilgili olarak, bu gibi husumetli yayınlara değil, Sayın Adnan Oktar’ın sayıları 250’yi aşan ve 57 dile çevrilen eserlerine, bunlardaki ifadelerine ve kendisinin bu çizgideki yaşamına itibar etmektedir.
Altuğ M. Berker