Kamuoyunda Bilim Araştırma Vakfı Davası olarak bilinen dava, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüş, 09.05.2008 tarihinde bazı sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış ve şu an itibariyle temyiz incelemesi amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde bulunmaktadır.
BAV Davası 2000 yılında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde başlamıştır ve 7 ayrı mahkeme değiştirmiştir. Davaya ilk bakan mahkeme olan DGM 2003 yılında görevsizlik kararı vermiştir. Bahse konu görevsizlik kararıyla birlikte İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin o güne kadar gerçekleştirmiş olduğu işlemler hükümsüz hale gelmiş ve görevli mahkemenin bu işlemleri yeniden yapması gereği ortaya çıkmıştır. Çünkü CMK.nun 7. maddesine göre görevli olmayan mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür. Bunların görevli mahkeme tarafından yenilenmesi gerekir.
Ancak dosyamıza bakmakla görevli İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi söz konusu işlemleri yenilememiş, bir önceki görevsiz mahkemenin hükümsüz yargılamasına dayanarak karar vermiştir.
Bu durum Yargıtay içtihatlarına göre bir bozma nedenidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2008/1-90 E., 2008/100 K. ve 06.05.2008 tarih sayılı içtihadının ilgili kısmı şöyledir:
"... CMK.nun 7. Maddesi ... doğrultusunda kural, görevsiz mahkemede yapılan işlemlerin yenilenmesidir. Görevli mahkeme hükümsüz olan işlemlere dayanarak hüküm kuramaz, sağlıklı bir vicdani kanının oluşması için duruşmada edinilen izlenime göre hüküm kurulması gerekir. ... görevsizlik kararı veren mahkemece yapılan sorgu ile yetinilerek hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, USUL VE YASAYA AYKIRIDIR..." |
Yerel Mahkemenin uygulamasına saygılıyız ama BAV Davası’nda böyle bir gelişme olduğunun bilinmesinde kamu yararı bulunmaktadır.
Yasalarımıza göre bir sanığa iddianamede gösterilen kanun maddesinden farklı bir maddeden ceza verebilmek için o sanığa yeni maddenin bildirilmesi ve bu maddeden ek savunma hakkı verilmesi şarttır. Nitekim CMK.nun 226. maddesi “Sanık, suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulmadıkça, iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkum edilemez” hükmünü amirdir. Aynı maddenin 3. fıkrası da “Ek savunma verilmesini gerektiren hallerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir” şeklindedir.
BAV Davası 2005 yılına kadar TCK 313. maddeden görülmüştür. Ama 2007 yılından sonra mahkeme farklı bir maddeyi değerlendirmeye almıştır. Ancak Yerel Mahkeme, sanıkları yeni bir kanun maddesi kapsamında yargılamasına ve hükmünü bu yeni maddeden kurmasına rağmen, sanıklara EK SAVUNMA hakkı vermemiştir.
Bu durum Yargıtay içtihatlarına göre bozma sebebidir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2001/13616 E., 2002/2670 K. ve 11.03.2002 tarih no’lu içtihadı şu şekildedir:
“…haklarında iddianame ile 4422 sayılı yasanın 1/1-2 madde ve fıkraları gereğince cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı halde kendilerine EK SAVUNMA HAKKI TANINMADAN eylemlerinin uyduğu kabul edilen TCK.nun 313. maddesi uyarınca uygulama yapılmak suretiyle CMUK.nun 258. Maddesine aykırılık yapılması, bozmayı gerektirmiş… hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA…” |
Görüldüğü üzere, Yerel Mahkeme’nin BAV Davası yargılananlarına ek savunma hakkı tanımadan hüküm kurması yasalarımıza ve Yargıtay kararlarına göre kesin bir BOZMA SEBEBİDİR.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 21.05.2007 tarihinde Yerel Mahkeme’nin BAV Davası sanıkları hakkında verdiği zamanaşımı kararını bozmuştur. Bu bozma ilamının ardından, BAV Davası sanıklarının yargılandıkları kanun maddesi değişmiştir. Buna rağmen, Yerel Mahkeme yargılamayı hangi maddeden yaptığını yargılananlara bildirmemiştir. Sanıklar ve avukatları davanın hangi maddeden sürdüğünü defalarca mahkemeye sormuşlardır. Mahkeme bu taleplerin hepsini reddetmiştir. Sanıklar hangi maddeden yargılandıklarını ancak hükümle birlikte öğrenmişlerdir. Bu durum mahkeme tutanaklarıyla sabittir.
Ancak iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı 6. Maddesi ve usül yasamız sanığa kendisine yüklenen suçun ve bunun tekabül ettiği kanun maddesinin bildirilmesini emreden hükümlerle doludur.
Yargıtay da içtihadlarında, bir sanığa sadece yargılandığı kanun maddesini değil, o maddenin hangi fıkrasına dayanıldığını bildirmemeyi dahi bozma nedeni olarak kabul etmiştir.
Yerel Mahkemenin BAV sanıklarının hangi kanun maddesine göre yargılandıkları konusunda bilgi vermemesi CMUK 308/8. maddesine göre mutlak BOZMA NEDENİDİR. Ancak elbette takdir Yüce Mahkemenindir ve BAV Camiası mensupları Sayın Mahkemenin verdiği her karara saygılıdır.
KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR.
C. Sedat Altan – Bilim Araştırma Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı