Dedi ki: "Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım." "Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna." (Hicr Suresi, 39-40)
İnsanı şeytanın kışkırtmalarından koruyan, onun saptırıcı vesveselerinden uzaklaştıran, Allah (c.c)`a karşı samimiyetidir. Bir mümin, Allah (c.c)`tan gücünün yettiği kadar korktuğu, O`na tüm kalbi ile yöneldiği ve Allah (c.c)`ı hoşnut etmek için yaşadığı sürece, gerçek samimiyete ulaşmış olur. Gerçek samimiyet karşısında bir insanın yaptığı hatalar, düştüğü yanılgılar önemsizdir. Çünkü o, her ne yaparsa yapsın, yine tüm samimiyeti ile Yüce Allah (c.c)`a yönelecek, O`nu razı etmek için çabalamaya devam edecek ve yaptığı hatadan dolayı pişmanlık duyup bunu telafi etmeye uğraşacaktır. Bir mümin için önemli olan hatasız olması değil, hatadan samimiyetle ders alması ve daima Allah (c.c)`a yönelmesidir.
Samimiyet aynı zamanda bir insanı, Allah (c.c) için yaşama amacında kararlı kılan, onu güçlü ve istikrarlı hale getiren en önemli özelliklerdendir. Hiçbir şey samimi bir mümini gerçek amacından saptıramaz, din günü hesabını veremeyeceği bir şeye onu yanaştıramaz. Samimi bir mümin, daima vicdanına göre hareket eder, daima Kuran`a göre doğru olanı yapmaya çalışır.
Samimiyeti zedeleyecek olan şey, insanın, Allah (c.c)`ın sürekli kendisini izlediğini ve ahiret günü mutlaka hesaba çekileceğini bilerek, bu önemli gerçeği unutması ve yalnızca insanların düşünce ve isteklerine göre hareket etmesidir. Tüm nimetleri Allah (cc)`ın kendisine sunmakta olduğu gerçeğinden gaflete düşmesi ve çevresindeki insanlardan medet ummasıdır. Müminin üzerine düşen, böyle bir gaflet anında mutlaka Allah (c.c)`a sığınması, her şeyi yaratanın Yüce Allah (c.c) olduğunu hatırlaması ve mutlaka Kuran`a göre hareket etmesidir.
İnsan, samimi olduktan sonra yaptığı bir hatadan dolayı hiçbir zaman küçük düşmez, adaletsizliğe uğramaz. O, Allah (c.c)`ın koruması altındadır. İnsanlar arasındaki küçük düşme, adaletsizliğe uğrama, zarar görme gibi kavramlar, şeytanın insanlar arasında yaydığı kuruntulardır. Mümin için en önemli olan Allah (c.c)`ın razı olması ve O`nun affetmesidir. Dünyada da, ahirette de ceza ve mükafat yalnızca Allah (c.c)`tandır. Hatanın ardından Allah (c.c)`a tevbe etmek, bunu telafi edip Allah (c.c)`ı razı etmeye çalışmak, kişinin Allah (c.c)`a karşı olan samimiyetinin bir göstergesidir. Allah (c.c) bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
Rabbiniz sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şüphesiz O da, (Kendisi'ne) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır. (İsra Suresi, 25)
Bir insan cahil ya da bilgisiz olabilir, deneyimsiz veya saf olabilir. Ancak önemli olan bu kişinin Allah (c.c)`a samimiyetle bağlı olmasıdır. Allah (c.c), samimi olarak Kendisi`ne yönelmek isteyen kullarına mutlaka doğru yolu gösterecek, onları hidayete ulaştıracaktır.
Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık gerçekten o kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a varır. (Lokman Suresi, 22)