Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad olurlar. (Bakara Suresi, 186)
``Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek`` anlamlarına gelen dua, Kuran`a göre ``kulun bütün benliğiyle Allah (cc)`a yönelmesi`` ya da ``gücü sınırlı ve sonlu bir varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan Rabbimiz'in karşısında aczini hissederek yardım dilemesi``dir. Allah (cc), Kuran`ın pek çok ayetiyle kullarını Kendisi`ne sığınıp yardım dilemeye çağırmış ve ``... Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?`` (Furkan Suresi, 77) ayetiyle bu ibadetin önemini hatırlatmıştır.
İnsan acz içerisinde yaratılmıştır. Yaşamak için her an Allah (cc)`ın kendisine ihsanda bulunmasına ve nimet vermesine muhtaçtır. Allah (cc) ise, insana şah damarından daha yakın olan, herşeyi bilen, işiten ve sonsuz güç sahibi olandır. Kullarına karşı sonsuz şefkat sahibi ve merhametli; Rahman ve Rahim olandır. İnsanı içerisine düştüğü her sıkıntı ve yokluktan kurtaran, iman eden kullarının kalplerine huzur ve güven duygusu veren, müminler için her an hayır ve güzellik yaratandır.
İnsanın Rabbimiz'i bu sonsuz güzellikteki isimleriyle tanıyıp gereği gibi takdir edebilmesi, yaşadığı her an Allah (cc)`a ne kadar muhtaç olduğunu ve Allah (cc)`ın kudreti karşısındaki acizliğini en iyi şekilde kavramasını sağlar. Bu ahlakı yaşayan bir insan her anını, kalbinde Allah (cc)`a yönelerek yaşar. Verdiği her nimet için yalnızca Rabbimiz'e şükredip, karşılaştığı her sıkıntı ve zorluktan kurtulabilmek için de yine yalnızca sonsuz güç sahibi olan Allah (cc)`a sığınır. İnsanın içinden geçirdiği tek bir düşünce bile Allah (cc)`tan gizli kalmaz. Dolayısıyla samimi olarak Allah (cc)`tan bir istekte bulunmak için insanın sadece düşünmesi bile yeterlidir.
Ayrıca ``... Allah`ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin...`` (Nisa Suresi, 103) ayetiyle, Allah (cc) insanın her durumda ve her şartta Rabbimiz'i anıp O`na dua edebileceğini haber vermiştir. Dolayısıyla Allah (cc)`a sığınıp dua eden ve O`ndan yardım dileyen bir kimse için önemli olan, Allah (cc)`a karşı olan samimiyeti ve teslimiyetidir. Bir ayette Allah (cc), samimiyetle Rabbimiz'e sığınan bir kimseye yardım edeceğini şöyle bildirmektedir:
Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisine dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir ilah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz. (Neml Suresi, 62)
Müminler hem dünya hayatları için, hem de ahiretleri için dua ederler. Dua beraberinde tevekkülü de getirir. Dua eden insan, karşısına çıkabilecek zor ya da kolay her türlü durumu, tüm olayları, kainatın Yaratıcısı ve Hakimi olan Allah (cc)`ın takdirine bırakmış demektir. Bir problemi çözmenin ya da önlemenin bütün yollarının evrendeki tüm kudretin sahibi olan Allah (cc)`a dayandığını bilmek, tüm işlerin sonucunu Allah`tan beklemek ve sadece O`na dua etmek, mümin için bir ferahlık ve güven kaynağıdır.
Kimi insanlar ise yalnızca sıkıntı, zorluk ya da ihtiyaç içerisinde olduklarında Allah (cc)`a sığınıp O`nun yardımını ister; ancak bu zorluklar ortadan kalktığında Allah (cc)`a karşı şükredici olmak yerine yüz çevirirler. Kuran`da bu insanların gösterdiği samimiyetsiz tavır şöyle bildirilmektedir:
İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara Bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir. (Yunus Suresi, 12)
Oysa ki asıl makbul olan davranış, rahatlıkta da zorlukta da müminin sürekli olarak aczinin ve Rabbimiz'e ne kadar muhtaç olduğunun şuurunda olarak her işinde Allah (cc)`a sığınmasıdır. Allah (cc)`a karşı böyle bir yakınlık içerisinde olan mümin, Allah (cc)`ın rahmetinden yana sürekli ümitvar bir tutum içinde olur. Dünyada da ahirette de Allah (cc)`tan herşeyin en güzelini ve en hayırlısını umut eder.
Bunun dışında bir davranış tarzı Allah (cc)`a karşı büyüklenmektir ki, Kuran`da bunun cezasının sonsuz cehennem olduğu bildirilir. Gerçek imanı yaşayanlar, Allah (cc)'a iman edip teslim olmuştur ve Allah (cc) mümin kullarına sonsuz rahmetinden vaat etmiştir. Allah (cc)`ın, mümin kulları üzerindeki rahmeti Kuran`da şöyle bildirilmektedir:
İman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz şüphesiz onların kötülüklerini örteceğiz ve şüphesiz yaptıklarının en güzeliyle karşılık vereceğiz. (Ankebut Suresi, 7)