Monteverde Bulut Ormanı
Rabbimiz bitkilerin su ihtiyacını karşılamak için mükemmel bir sistem yaratmıştır. Bilindiği gibi bitkiler kökleri vasıtasıyla suyu topraktan alır ve ksilem boruları ile suyu gövdelerine ve yapraklarına doğru iletir. Ancak bazı bitkiler, yüksek seviyede yer aldıklarından ve sürekli bulutların içinde kaldıklarından su ihtiyaçlarını sadece kökleriyle karşılamaz yapraklarını da kullanırlar.
Alçak düzlüklerde yer alan yağmur ormanları, su gereksinimini her gün düzenli olarak yağan yağmurdan elde eder. Ancak tropikal iklim bölgelerindeki yüksek dağlarda dev ağaçlardan oluşan bulut ya da sis ormanları su ihtiyacını havadaki nemden, yani bulutlardan karşılar. Şüphesiz bu su ihtiyacını karşılama yöntemi Rabbimiz’in üstün ilminin bir sonucudur.
Bulut ormanlarının dünyadaki en güzel örneklerinden biri, Kosta Rika dağlarında bulunan bulut ormanlarıdır. Bu ormanda hava çoğunlukla puslu ve nemli olmasına karşın toprak oldukça kurudur. Bu nedenle ağaçlar topraktan yeterince su alamazlar. Fakat bulutların içinde sürekli ıslak olan yaprak yüzeyleri su gereksinimini kolaylıkla karşılar. Çünkü Rabbimiz buradaki bitkileri suyun yapraklar tarafından emilmesini, dallara, oradan da gövdeye ulaşmasını sağlayacak şekilde yaratmıştır. Allah’ın yarattığı bu özel sistem, pek çok canlıya önemli bir yaşam alanı sağlar. 600 metre ile 1800 metre arasında değişen bu ormanda 100’den fazla memeli türü, 400 kuş türü, 120 amfibiyum, 2500 bitki ve on binlerce böcek türü yaşar. Hiç kuşkusuz ki alemlerin Rabbi olan Allah yarattığı bu ormanda bize Kendi varlığının ve üstün yaratışının delillerini sergilemektedir. Allah dilediği anda dilediğini benzersiz olarak yaratandır. O’nun yaratmada hiçbir ortağı yoktur. Bu gerçek Kuran’da şöyle aktarılmaktadır:
“İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’ndan başka İlah yoktur. Herşeyin Yaratıcısı’dır, öyleyse O’na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir. Gözler O’nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.” (En’am Suresi, 102-103)
www.bitkilerevrimicurutuyor.com
Yareta Bitkisi
Yareta bitkisi And Dağları’nın; Peru, Bolivya, Arjantin sınırında kalan kesimlerinde ve Şili’deki Atakama Çölü’nde 3500 ve 4000 metre arasındaki yükseklikte yetişir. Çiçekleri böcekler tarafından döllenen bu bitkinin en ilginç özelliği çok uzun yaşamasıdır. Yaklaşık olarak 3000 yaşında olanları vardır. Görünüm açısından yosuna benzeyen aslında birbirine çok sıkışık bir şekildeki saplar üzerinde binlerce çiçek tomurcuğundan oluşan bu bitki, adeta büyük bir yastığa benzer. And yastığı olarak bilinen bütün bir yıl boyunca yeşil olan ve pembe renkten lila rengine kadar çeşitli renklerdeki çiçeklerden oluşan bu bitki değişik iklim şartlarında, mineralce fakir topraklarda çok fazla suya gereksinim duymadan sadece bol güneşte yetişir.
Pembe Meyveli Muz (Pembe Cüce)
Kuzey ve Doğu Hindistan’da yaygın olarak yetişen 120 cm’lik bu muz çeşidi, Allah’ın renk sanatının mükemmel örneklerinden biridir. Pembe ile portakal rengi çiçeklere, yapraklarının altında pembemsi yaprak saplarına ve pembe renkli küçük meyvelere sahiptir. Geçirgen, organik madde bakımından zengin topraklarda bol güneş veya yarı gölgede yetiştirilebilen bu bitkinin sahip olduğu en belirgin özelliği soğuğa karşı oldukça dayanıklı olmasıdır. Gövdesi kışın aşırı soğuklardan kurusa bile kökleri -10 dereceye kadar dayanır. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayan Allah pembe meyveli muz bitkisini bulunduğu ortamda gereken her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yaratmıştır. Allah her şeyin hakimidir. Tüm evrende olan biten her şeyden haberdardır. Allah bir ayetinde bu gerçeği şöyle bildirmektedir:
“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar...” (Secde Suresi, 5)
İnsanların belirli teknik imkanlara sahip olmadan yaşayamayacakları kadar tehlikeli coğrafi koşullarda ayakta kalmayı başaran bazı bitkiler, estetik görünümleri, savunma sistemleri ve zorlu koşullara karşı aldıkları tedbirlerle bilim adamlarını hayrete düşürmektedirler. Yetiştikleri topraklardaki suyun, ısının ve minerallerin yeterli olmamasına rağmen hayatta kalmayı başaran bu mucizevi canlılar, Yüce Allah’ın üstün aklının ve yaratma sanatının eseridirler.
Susuzluğa Dayanıklı Bitkiler
Kurak bölgelerde yaşayan pek çok bitki, su depolama özelliğine sahiptir. Her bitki suyu farklı bölümlerinde depolar. Bu bitkiler, susuzluğa dayanıklı şekilde yaratılmışlardır. Amerikan cüce sedir ağacı peucephyllum ve geceleri az miktarda nem alıp aşırı kurak hallerde dahi yeşil kalabilen capparis spinosa bitkisi, susuzluğa tamamen dayanabilenlerdendir.
Pek çok ağaç ve çalı da kuraklığa dayanıklı özelliklerde yaratılmış yapraklardan oluşurlar. Örneğin bazıları iğne veya buket şeklinde küçük yapraklara sahiptirler. Bu yapıları sayesinde güneşin sıcaklığına maruz kalan yüzeyleri daha azdır. Bazı kısa ömürlü bitkilerin yapraklarının sadece bir kenarında -genellikle üst kenarında- gözenekler bulunur. Bu gözenekler sayesinde rüzgarın yoğun olduğu hava koşullarında buharlaşma ile su kaybı önlenmiş olur. Bazı yaprakların her iki kısmında da bu gözeneklerden bulunur. Özellikle havada sis olduğu zamanlarda bu gözenekler ile havadan nem alınır.
Manzanita bitkisi gibi bazı bitkilerin yaprakları da dik duracak şekilde yaratılmışlardır. Bu özel yaratılış vesilesiyle yüzey kısımları güneşe daha az maruz kaldığı için, daha az su kaybetmeleri sağlanmıştır.
Kaktüs gibi yapraksız bitkilerden olan Paloverde de fotosentez işlemini gövdesi ile yapar. Çöl ortamında çok sayıda yaprağa sahip olmak, daha çok suyun buharlaşması anlamına gelir. Bu nedenle Allah bu bitkileri, çöl ortamına dayanıklı olabilmelerini sağlayan farklı özelliklerle yaratmıştır. Tüm çöl bitkilerinin, çöl sıcağına karşı aldığı benzersiz önlemleri vardır. Bütün bitkilere sahip oldukları bilgiyi veren, bulunduğu ortama uygun bir şekilde ve muhteşem özelliklerle yaratan alemlerin Rabbi olan Allah’tır.
Kanarya Bitkisi
Ekvator bölgesinde binlerce metre yüksekliğindeki Kenya dağı yıllardır, oldukça büyük ve gösterişli bir görünüme sahip olan kanarya bitkilerine (senecio vulgaris) ev sahipliği yapmaktadır. Geceleri toprağın üzerinde ince bir buz tabakasının görüldüğü bölgede, Kenya dağının etekleri bu kanarya bitkileriyle kaplıdır.
Kanarya bitkilerinin yapraklarında, dokuların kırağıdan zarar görmesini engelleyen özel bir madde üretilmektedir. Bu koruyucu madde sayesinde bitkinin üzerindeki ince buz tabakasının güneşin altında eridiği, sonra gövdesinin yeniden eski canlılığına kavuştuğu görülmüştür.
Gün ışığıyla birlikte bitkinin üzerini saran buzlar erimeye başlar. Bu sırada yaprak gözeneklerindeki su da buharlaşır. Fakat kanarya bitkisinin yaşayabilmek için, boşalan gözeneklere suyu geri göndermesi ve kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalan yapraklarını kurtarması gerekmektedir. Yaprakların ihtiyacı olan suyu gönderebilmek için gövdesindeki su kanallarını kullanmak zorunda kalan bu çiçekleri bekleyen hayati bir tehlike daha vardır: Havanın soğumasıyla birlikte su kanallarının da yavaş yavaş donmaya başlar. Buna karşın kanarya bitkisinin yuvarlak gövdesini saran yaprakların en alt halkası, her yıl belirli bir dönemde kurumaya başlar. Ancak yapraklarının bir kısmı kuruyan kanaryalar, diğer bitkilerin aksine bu yaprakların toprağa düşmesine izin vermez ve gövdelerinde tutmaya devam ederler. Böylece gövdesinin en alt kısmında kalın bir zırh oluşturan bu kuru yapraklar, dışarıdaki şiddetli soğuğa karşı bitkiyi korumuş olurlar. Bu akılcı yöntemle gövdesindeki kanalların buz tutmasını engelleyen kuzey kanaryaları, geriye kalan yapraklarının hayatına devam edebilmesi için gerekli olan suyu da onlara rahatça göndermeyi başarırlar.
Toprağa bağlı yaşayan bir bitkinin kendi kendine koruyucu bir madde oluşturması ve bunu bütün türdeşlerinde var edecek şekilde genlerine yerleştirmesi elbette ki mümkün değildir. Allah bu bitkileri üstün bir ilimle yaratmıştır.
Tüm bu örnekler de göstermektedir ki; son derece kusursuz sistemlere ve korunma taktiklerine sahip olan bitkileri bu bilgilerle donatan, onlara şekil veren, tüm olumsuz koşullara rağmen her açıdan mükemmel bitkilerin yetişmesini sağlayan, alemlerin Rabbi, herşeyden haberi olan Yüce Allah’tır. Bu gerçek bir ayette şöyle bildirilmiştir:
“Sizin İlahınız yalnızca Allah’tır ki, O’nun dışında İlah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır.” (Taha Suresi, 98)