Tarih Boyunca Her Dönemde, Tüm Elçilere ve Salih Müminlere Karşı Amansız Bir Mücadele Yürütülmüştür
Tarih boyunca yaşamış olan tüm inkarcılar ve müşrikler, elçilerin tebliğ ettikleri hak dinin kendi menfaatlerine zarar vereceğini düşünerek, onları kendilerine düşman edinmişlerdir. Bu, inkar edenlerin aynı amaçla yüzyıllardır uyguladıkları bir yöntemdir.
Kuran’da, tarih boyunca hak dini tebliğ eden tüm elçilerin, ‘menfaatperestlik, delilik, kendini beğenmişlik, büyücülük’ gibi türlü iftiralarla itham edildikleri haber verilmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) de hadislerinde, kendisinden sonra gelecek tüm elçilerin, Allah’ın gönderdiği dini tebliğ etmeleri nedeniyle, çeşitli zorluk ve iftiralara maruz kalacaklarını haber vermiştir. Allah Kuran’da bu durumun, Rabbimiz'in bir adetullahı olduğunu belirtmiş; tüm Müslümanların benzeri zorluklarla, iftiralarla ve baskılarla denenebileceklerini haber vermiştir.
Ancak yine Allah'ın adetullahı gereği, müminlerin aleyhine kurulan her tuzak en başından bozulmuş, atılan her iftira da boşa çıkmış olarak yaratılmıştır. Allah Kuran’da, inkar edenlerin bu girişimlerinin daima müminlerin lehinde sonuçlanacağını haber vermiştir.
Tarih boyunca süregelen bu durum, elbetteki Hz. Mehdi (a.s.) ve cemaati için de geçerli olacaktır. Ancak zarar vermek amacıyla atılan her adım, Mehdi cemaatinin hayrına dönüşecek, Hz. Mehdi (a.s.) aleyhinde yürütülecek olan tüm faaliyetler, onun dünya çapında daha iyi tanınmasına, üstün özelliklerinin daha da ortaya çıkmasına ve daha da başarılı olmasına vesile olacaktır.
Hz. Mehdi (a.s.)'ın Karşısındaki Negatif Güçler, Dönemin Ahir Zaman Olması Sebebiyle, Hz. Mehdi (a.s.)'a Karşı Tarihin En Çetin Mücadelesini Vereceklerdir
Allah her dönemde müminlerle birlikte inkarcıları da yaratmış ve inkar edenler her zaman müminlere karşı amansız bir mücadele vermişlerdir. Allah'ın adetullahı gereği mümin toplulukları her zaman sayıca az olmuş, inkar edenler ise imtihanın gereği olarak çoğunluğu temsil etmişlerdir.
İşte Ahir Zaman’da da yine Allah'ın bu adetullahı gereği Hz. Mehdi (a.s.) cemaatinin sayısı 300 kişi civarında olacak ve bu kadar az bir sayıyla, tüm dünyaya İslam ahlakını hakim kılmanın mücadelesini vereceklerdir.
İçerisinde bulunduğumuz Ahir Zaman'da, teknolojinin, görsel ve yazılı basının etkisinin, ve internet, uydu gibi iletişim imkanlarının en yüksek güce ulaştığı düşünüldüğünde, dinsizliğin Hz. Mehdi (a.s.) karşısında vereceği mücadelenin ne kadar etkin olacağı da daha iyi anlaşılmaktadır.
Sayın Adnan Oktar Mehdiyet’in karşısında yer alan negatif güçlerin etkisini bir röportajında şöyle bir örnekle açıklamıştır:
“Mehdiyet, dünyada görülmemiş derecede şiddetli olaylarla karşılaşacaktır. Yani dünya tarihinde hiç görülmemiş olaylarla karşılaşacaktır. Çünkü mesela eskiden Peygamberlerin zamanında, bir bölgede mesela yüz binlik bir şehirde fitne çıkarıyorlar, 50 bin kişilik yahut bir milyon topluluk içinde fitne çıkarıyorlar; şu an 7 milyar insanın içinde fitne çıkarılıyor. Mehdiyet’in karşısında milyarlarca sapkın insan var.” (Adnan Oktar'ın Gaziantep Olay TV'deki canlı röportajı) (6 Nisan 2010)
İşte Hz. Mehdi (a.s.), böyle bir ortamda çalışmalarına başlayacak ve bu şartlar içerisinde mücadelesini yürütecektir. İnkar edenler, Hz. Mehdi (a.s.) cemaatinden ayrılan münafıklar, Müslümanların arasından çıkan ve Hz. Mehdi (a.s.)'ı hedef alan müşrikler, dinsizliği temsil eden masonlar, ateistler ve materyalistler Mehdiyet karşısında işbirliği yapacak, tüm teknoloji ve iletişim imkanlarını da, bu yönde aleyhte faaliyet yapmak için kulanacaklardır.
Dolayısıyla, Hz. Mehdi (a.s.) döneminde, tarih boyunca gelmiş geçmiş toplumlardaki inkancıların sahip olduğu imkanlarla kılaslanamayacak kadar çetin ve şiddetli bir mücadele ortamı olacaktır. Ancak Allah'ın, bundan yaklaşık 1430 sene önce vadettiği gibi Hz. Mehdi (a.s.), çok az sayıdaki talebeleriyle birlikte tüm bu inkarcı topluluklarına karşı galip gelecektir.
Ahir Zaman'daki Dinsizliğin Şiddeti Nedeniyle, Hz. Mehdi (a.s.) İlk Başlarda Fikri Mücadelesini Gizlice Sürdürecektir
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi (a.s.)'ın henüz halk tarafından tanınmadığı ilk dönemlerinde, faaliyetlerini gizli olarak gerçekleştireceği bildirilmiştir. Bunun en önemli sebeplerinden biri ise, Hz. Mehdi (a.s.)'ın ortaya çıktığı dönemin, dinsizliğin etkisinin ve ahlaki dejenerasyonun çok ciddi boyutlara ulaştığı bir dönem olmasıdır. İnkar edenlerin, din ahlakına ve inananlara karşı çok şiddetli bir düşmanlık besledikleri, bu yönde gizli ve açık yoğun bir faaliyet içinde oldukları çok çetin bir dönemde, Hz. Mehdi (a.s.) ortaya çıkmayacak ve insanlar tarafından tanınmayacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)'ın ilk dönemlerde faaliyetlerini insanlardan gizlenerek yürüteceği hadislerde şöyle haber verilmiştir:
“(HZ. MEHDİ (A.S.)) Geceleri ibadetle meşgul olup, GÜNDÜZLERİ GİZLİ OLACAK...” (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")
Nechül Belağa'dan: İnananların Efendisi (sav) dedi ki: “O (HZ. MEHDİ (A.S.)) İNSANLARDAN SAKLANIRKEN, iz sürücüler arasalar bile onun ayak izlerini görmezler...” (Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, cilt 51], Ansariyan Yayıncılık, Derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, s. 186)
Bu dönemde Hz. Mehdi (a.s.) toplum içerisine çok çıkmayacak; çok az sayıda kişiyle görüşecektir:
“BU EMRİN SAHİBİ (HZ. MEHDİ (A.S.)) MUTLAKA GAYBETE ÇEKİLECEK ve GAYBETİNDE DE MUTLAKA (HALKTAN) UZAKLAŞACAKTIR...” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 216)
Hz. Hüseyin b. Ali (a.s.) şöyle buyurur:
"... HZ. MEHDİ (A.S.) BİR MÜDDET GÖZLERDEN KAYBOLACAKTIR." (Bihar-ul Envar, c. 51, s. 133; Isbat-ül Hüdat, c. 2, s. 333 ve 399)
Böyle bir dönemde Hz. Mehdi (a.s.)'ın insanlardan gizli kalması ve tanınmaması, O’nun Allah’ın izniyle inkar edenlerin saldırılarından korunmasına ve çalışmalarını çok daha kolay bir şekilde yapabilmesine vesile olacaktır.
“AMA ALLAH HALKIN NEFİSLERİNE KARŞI ZULMÜ, CEFASI VE İSRAFI YÜZÜNDEN, ONU (HZ. MEHDİ (A.S.)’I) HALKTAN GİZLEYECEKTİR.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 162)
Yanında Çok Az Kişi Olup, Büyük Çoğunluğun Ona Karşı Olması, Hz. Mehdi (a.s.)'ın Mücadelesini Çok Daha Değerli Kılacaktır
“Aralarında kadınların da bulunduğu 314 KİŞİLİK BİR GRUP OLUŞTURURLAR. Onlar her zalime galip gelirler. Onların kalpleri demir gibidir ve onlar gündüz arslan, gece de abiddirler. Ne evvelkiler, ne de sonrakiler fedakarlıkta onlara yetişemez.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57-68)
Muhammed b. Hanefi (r.a)’dan rivayet edildi ki:
“SAYILARI BEDİR ASHABI (313) KADARDIR. Evvelkiler onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler. Onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
Ahir Zaman'da Hz. Mehdi (a.s.)'ı destekleyenlerin ve yardımcılarının sayısının çok az olacak olması Allah’ın Kuran’da bildirdiği adetullahının bir gereğidir. Bu durum, tarih boyunca yaşamış olan tüm mümin topluluklarında hep aynı olmuştur. Kuran’da peygamberlerin de çevrelerindeki samimi olarak iman eden kişilerin hep çok az olduğuna dair bilgiler verilmiştir. Örneğin Hz. Musa (a.s.)’ya yalnızca yaşadığı toplumun gençlerinden oluşan çok az sayıda kimse iman etmiştir:
“Sonunda Musa’ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı...” (Yunus Suresi, 83)
Bir ayette Hz. Musa (a.s.)'a inananların çok az sayıda olduklarını, dönemin Firavunu’nun şöyle dile getirdiği haber verilmiştir:
“Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur” (Şuara Suresi, 54)
Bir başka ayette ise Hz. Nuh (a.s.)’a uyan kimselerin sayısının da çok az olduğu şöyle bildirilmiştir:
“... Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.” (Hud Suresi, 40)
Kuran’da Hz. Lut (a.s.)’a da çok az kişinin iman ettiği bildirilmektedir. Lut kavmine büyük bir felaket isabet ettiğinde, Allah oradan sadece –iman etmeyen hanımı dışında- Hz. Lut (a.s.)’ın iman eden aile mensuplarını kurtarmıştır. Hz. İsa (a.s.)'a da az sayıdaki havarilerin iman ettikleri ve bunun dışında halktan ona inanan kimsenin olmadığı haber verilmiştir. Aynı şekilde Kuran’da, Ashab-ı Kehf adlı topluluğun da sayılarının çok az olduğu bildirilmiştir.
İnsanlar tarih boyunca, asılsız iftiralar ve karalamalarla karşı karşıya kalan salih müminlerden uzak durmayı tercih etmişlerdir.
Elbette bu durum, söz konusu insanların önemli bir yanılgısıdır. Ancak aynı yanılgı nedeniyle pek çok insan karşılaşabilecekleri baskı ve zorluklardan endişe duyarak Hz. Mehdi (a.s.)'a da tabi olmaktan kaçınacak ve Mehdi cemaatinden uzak duracaklardır.
İnsanları Allah’a iman etmeye davet eden, dine çok büyük hizmetler veren böyle değerli bir insana inananların sayısının bu kadar az olması çok şaşırtıcıdır. Zira Hz. Mehdi (a.s.), Allah’a olan bağlılığı, ihlası ve üstün ahlakıyla dikkat çeken; dinin ve Müslümanların hayrına yönelik çok fazla hizmet eden bir kimse olacaktır. Ahlakı Peygamberimiz (sav)’e benzetilen, yalnızca Allah’ın rızasına uyan, tüm insanların dünyada ve ahiretteki kurtuluşu için samimi çaba harcayan böyle hayırlı bir insanın etrafında, normalde çok sayıda insan toplanmış olması gerekir. Ahlakını ve yaptığı hayırlı faaliyetleri gören her Müslümanın bu kimsenin yanında olmayı istemeleri ve onu desteklemeleri umulur.
Ancak buna rağmen, Müslümanlar arasında da Hz. Mehdi (a.s.)'ı destekleyen insanların sayılarının son derece az olacak olması çok düşündürücüdür. Demek ki Hz. Mehdi (a.s.)'ın yaşadığı toplumdaki insanlar, onun sahip olduğu üstün özellikleri, yürüttüğü hayırlı faaliyetleri açıkça gördükleri halde, yine de dinsizliğin baskısı ve çeşitli dünyevi menfaat hesapları nedeniyle Hz. Mehdi (a.s.)’dan uzak duracaklardır.
Allah'ın adetullahı gereği gerçekleşecek olan bu durum, Hz. Mehdi (a.s.)'ın mücadelesini çok daha kıymetli kılacaktır. Allah Hz. Mehdi (a.s.) ve cemaati vesilesiyle, çok az sayıda bir topluluğu, çok sayıda bir topluluğa galip getirecektir. Mücadelesini çok zor şartlar altında ve çok az sayıda insan ile sürdürecek ve buna rağmen İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacak olması, Hz. Mehdi (a.s.)'ın dünyadaki ve ahiretteki üstünlüğüne vesile olacaktır.