Fotosentez, bilim adamlarının bugün bile tam olarak çözemedikleri eşsiz bir işlemdir. Bu işlemi çıplak gözle asla göremeyiz, çünkü bu mekanizma çalışmak için elektronları, atomları ve molekülleri kullanır.
Biyolojik olarak ihtiyaç duyduğumuz bütün enerjiyi doğrudan veya otçul hayvanlar yoluyla bitkilerden alırız. Güneş ışını saf enerji kaynağıdır; ancak ham olarak o kadar da kullanışlı bir enerji şekli değildir. Bu enerjiyi yemek, vücutta doğrudan kullanmak ya da depolamak mümkün değildir. Bu yüzden güneş enerjisinin farklı bir enerji türüne çevrilmesi gerekir. İşte bu, fotosentez işlemiyle gerçekleşir.
Yapraktaki Fabrika
Yaprak, üstün bir ilim ve sanatla yaratılmış bir tasarım harikasıdır. Birkaç milimetre kalınlığındaki herhangi bir yaprak, bir fabrika kadar büyütülseydi ve biz de onun içinde dolaşabilseydik, gördüklerimize hayran kalırdık.
Mesela küçük bir maydanoz yaprağının içinde, çok gelişmiş ve her tarafı sarmış bir boru ağı, yirmiden fazla kimyasal madde üreten ve bunları depolayan kimya merkezleri, güneş enerjisini hiç durmadan şekere çeviren enerji santralleri, bu işi başlatan güneş kolektörleri, her metrede bir karşımıza çıkan hava kontrol merkezleri, çok güçlü bir güvenlik ve haberleşme sistemi ve daha ne işe yaradığını bilim adamlarının da çözemediği pek çok bölüm içeren bir kimyasal tesisle karşılaşırdık.
Burada çalışanlardan bilgi almak ise mümkün değildir. Yağ, karbon ve hidrojen gibi maddelerden oluşmuş işçilerin ne konuşacakları ağızları, ne bizi görecek gözleri, ne de söylediklerimizi kavrayıp anlayacak beyinleri vardır.
Fotosentez Mekanizması
Fotosentez, bitkilerin, kimi zaman da bazı bakteri ve tek hücreli canlıların, karbondioksidi ve sudan şeker (karbonhidrat) üretmek için güneş ışınıyla gelen enerjiyi kullanmalarıdır.
Bu reaksiyon sonucunda güneş ışınındaki enerji, sentezlenen şeker molekülünün içine depolanmış olur. Kullanılamayan güneş enerjisinin kullanılabilir kimyasal enerjiye dönüşme işleminde ise yeşil bir pigment olan klorofil önemli rol oynar. Pigment, ışığı emebilen maddelere verilen addır.
Klorofilin görevini nasıl yaptığını tam olarak kavramak insanın algı sınırlarının dışındadır. Çünkü insan zamana bağlı bir canlıdır ve algılayabildiği zaman aralığı belirlidir. İnsan bir saniye ile 10 saniye arasındaki farkı algılayabilir. Oysa saniyenin binde biri ile saniyenin iki binde biri arasında insan için bir fark yoktur. Her iki süre de insanın algılayamayacağı ve kavrayamayacağı kadar küçük bir süredir. Saniyenin on milyonda biri kadar bir süre ise insanın hayal gücünü aşacak kadar küçük bir süredir. Klorofil molekülü işte bu kadar kısa bir süre içinde harekete geçmektedir.
Fotonda Meydana Gelen Mucizeler Zinciri
Bilindiği gibi ışık, fotonlardan (ışık parçalarından) oluşmuştur. Yeşil yaprakların içindeki suya çarpan ışık, klorofil molekülüne yüklenir. Bu yükleme klorofilde bulunan atom altı parçacıklarını harekete geçirir ve yörüngelerini değiştirir. Bu işlem saniyenin on milyonda biri kadar kısa bir sürede gerçekleşir ve atom altı parçacıklar o anda su molekülündeki hidrojeni oksijenden ayırırlar.
Bu işlem o kadar hızlı gerçekleşir ki, bilim adamları atom altı parçacıkların hidrojen ve oksijeni birbirlerinden nasıl ayırdığını halen anlayamamışlardır.
Ayrılan hidrojenler, enzim ya da katalist denilen daha büyük, spiral şekilli protein molekülleri tarafından yakalanırlar. Bu enzimler onları tutmak için özel olarak tasarlanmış bir şekle sahiptirler. Bunlar hidrojeni, içeri alınan karbondioksitle öyle bir şekilde biraraya getirirler ki her iki molekül de beraber çok yüksek bir hızda dönerek kimyasal olarak birbirlerine karışırlar. Bu anlaşılması zor işlemi bilim adamları da tam olarak çözememişlerdir. Çünkü bu sistemi izole ederek inceleyebilecek imkanlara henüz sahip değildirler. Onlar sadece ortaya çıkan durumu değerlendirerek işlem sırasında neler olmuş olabileceği hakkında yorum yapmaktadırlar.
Tek bir klorofil molekülünün içinde insanın nasıl çalıştığını dahi çözemediği bir sistem vardır. Üstelik bu sistem saniyenin on milyonda biri kadar kısa bir süre içinde harekete geçmektedir. İnsanoğlu, sahip olduğu bütün teknolojiye rağmen, laboratuvar ortamında klorofil molekülünün başardığı işi başaramamaktadır. Şüphesiz klorofilin sahip olduğu tasarım ve yaptığı iş, Allah`ın örneksiz ve benzersiz yaratmasının delillerinden sadece bir tanesidir. Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirir:
"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12)