Kuran ahlakına uygun yaşamayan toplumların ortak özelliği, kitlevi bir aldanış içinde olmalarıdır. Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, böyle bir toplumun bireylerinin pek çoğunun aynı yapıda olması, bir tür "sürü" psikolojisi meydana getirir ve zaten var olan yanlışı daha da kuvvetlendirir. Allah'ın ve ahiret hayatının varlığını kavrayamayan bu tür toplumları Allah Kuran'da "cahiliye" toplumu olarak tanımlar. Çünkü toplumun üyeleri her ne kadar fizik, tarih, biyoloji ya da başka bir bilim dalıyla ilgileniyor olsalar da, Allah'ın gücünü ve büyüklüğünü tanıyabilecek akıl ve vicdana sahip değildirler. Dolayısıyla bu anlamda cahildirler.
Böyle bir toplumun bireyleri, Allah'a bağlı olmadıklarından dolayı O'nun yolundan farklı yollara saparlar. Aynı kendileri gibi aciz birer kul olan insanlara tabi olur, o insanları örnek alır, o insanların düşüncelerini mutlak doğru olarak kabul ederler. Gittikçe kendi kendini körleştiren, kendi kendini akıl ve vicdandan koparan bireyler haline gelirler. En belirgin özelliklerinden biri, bu insanların dinsizlik telkinleri doğrultusunda hareket etmeleridir.
Dinsizlik sisteminin hüküm sürdüğü toplumlarda, hak din hakkında sayısız önyargı oluşmuş durumdadır. Fakat din ahlakını anlamaya çalışırken, temel kıstas, insanların din hakkında ne dedikleri değil, insanın kendi vicdanı olmalıdır. "insanların çoğunluğuna" uymanın insanı doğruya götürmeyeceği Kuran'da bu ayetle açık bir şekilde ifade edilmiştir.(Dinsizliğin Kabusu)
"Topluluk" ya da diğer adıyla "sürü psikolojisi"nden kurtulup, kendi vicdanı ile düşünmeye başlayan insan, bu Kuran ayetinde vurgulanan gerçeği bizzat kendisi görür. O artık, "insanların büyük çoğunluğundan" farklı olarak yeni bir dünyaya adım atmıştır. Bu adımı, kendisini eski dünyanın tüm karanlığından, sıkıntısından, darlığından uzaklaştırıp, Allah’ın izniyle din ahlakının taşıdığı sonsuz güzelliklere ve derin hikmetlere götürecektir.(İslama Hizmet)