Yeni Fosil Üzerinde Kurgulanan Yakınsak Evrim Senaryosu Bir Aldatmacadır
12 cm büyüklüğünde olduğu tahmin edilen Pseudotribos Robustus fosili üzerinde yapılan araştırmalar, bu canlının böcek ve bitki parçaları ile beslendiğini ve toprağı kazma ustalığına sahip olduğunu göstermiştir. Canlıda dikkat çeken özellik, günümüz memelilerinin sahip olduğu özelliklerdeki mükemmel kesici ve parçalayıcı dişlerdir. Diğer fosil bulgularında rastlanan bu gibi dişler, şimdiye dek Darwinistlerce günümüzdeki müthiş memeli çeşitliliğine doğru bir tetikleyici unsur olarak kabul edilmiştir. Ne var ki 165 milyon yıllık bu bulgu söz konusu iddiayı ortadan kaldırmıştır. Bu yüzden Darwinistler yakınsak evrim senaryosuna sığınmışlardır. Fakat bu çabaları boşunadır. Günümüz memelilerine ait güçlü bir özellik, 165 milyon yıl önce yaşamış olan farklı özelliklere sahip bir başka memeli türünde görülmektedir.
Darwinistlerin, bu özel dişlerin hem bu canlıda 165 milyon yıl önce, hem de günümüz memelilerinde ayrı ayrı evrimleştiğini iddia etmeleri için, söz konusu hayali evrim süreçlerinin ikisine de bilimsel açıklama getirebilmeleri gerekmektedir. Fakat Darwinizm, henüz tek bir canlının sahip olduğu tek bir özellik için bile bir açıklama getirebilmiş değildir. Darwinistlerin hiç ummadıkları bir canlıda, ummadıkları üstünlükte bir özelliğin ortaya çıkması, yeni isimlerle isimlendirdikleri evrim senaryolarıyla geçiştirilecek bir konu değildir. Evrim teorisi, daha Darwinizm"in temelini teşkil eden, canlıların birbirlerinden hayali dönüşümü gibi konularda tam anlamıyla delilsizdir. Hayatın kökenini açıklamaktan aciz olan evrim teorisi, henüz tek bir iddiasına tek bir bilimsel kanıt sunabilmiş değildir. Evrim teorisi, fosil kayıtlarından iddialarını haklı çıkaracak tek bir ara fosil örneği getirebilmiş değildir. Evrim teorisi, büyük bir kriz ve çöküş içindedir. Darwinistlerin çaresiz kaldığı durumlarda yeni ve uydurma teorilere sığınması da bu gerçeği göstermektedir.
Pseudotribos Robustus fosilinin bulunması ile karşılaştığımız gerçek, bu canlının tıpkı diğer tüm canlılar gibi Yaratılış gerçeğini sergilediği ve evrim teorisini yalanladığıdır. Canlı, 165 milyon yıl önce, Darwinistlerin dile getirmekten çekindikleri son derece kompleks vücut yapılarının yanı sıra günümüz memelilerinin dişlerini taşıyarak evrim teorisine büyük bir darbe vurmaktadır. Evrim teorisi, henüz diş gibi özel yapıların nasıl ortaya çıktığını açıklayamamışken, şimdi bunun hayali ikinci evrimi için de delil bulmak zorundadır. Evrim teorisi, yeni bulunan fosiller üzerine sürekli yeni teoriler üretmekte, evrimcilerin bulmaları gereken deliller her geçen gün çoğalmakta ama paleontoloji bu delillerin tek bir tanesini bile vermemektedir. Durum Darwinistlerin beklentisinin tam aksinedir; bulunan fosil örnekleri Darwinizm"i zora sokarken, Yaratılış gerçeğine sürekli olarak delil sağlamaktadır. Bu şekilde olması kuşkusuz son derece doğaldır. Çünkü yeryüzündeki tüm varlıklar, her birimizi yoktan yaratan Yüce Rabbimiz Allah"ın eserleridir. Her biri O"nun sanatını yansıtmakadırlar. Sahtekarca teoriler, propaganda yöntemleri bu gerçeğin ortaya çıkmasını asla engelleyemeyecektir.
Darwinist kaynaklı yayınlar, ülkemizde de dünyada da sürekli olarak aynı şeyin peşindedirler. Teorilerini bilim ile değil yalan, sahtekarlık ve propaganda ile ayakta tutmaya çalışırlar. Oysa açıktır ki, evrim diye bir şey yoktur. 150 yıldır tek bir delil ile bile delillendirilmemiş bir teoriyi canlı tutmaya çalışmak boşa bir çabadır. Bilim insanlarının yapması gereken, bilimin gösteridiği gerçeklere göre yön değiştirebilmektir. Bunu yaptıklarında delillerin kendilerini Allah"ın benzeri olmayan yaratmasına götüreceğini kendileri de göreceklerdir. Nature ve National Geographic dergisinin de üstlenmesi gereken görev, bilime bu bakış açısıyla bakmak olmalıdır.