Evrimciler, tamamen maddeden bağımsız olan bilinç ve ruh gerçeğini, yine maddeye bağlayarak açıklamaya çalışırlar. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da tümüyle açıklamasızdırlar. Vatan gazetesi, bu gerçekten adeta habersizmiş gibi bir tutum sergilemekte ve zeka ve bilincin, evrimsel bir süreç dahilinde geliştiği iddiasını yinelemektedir.
Öncelikle beynin evrimleştiği iddiası büyük bir yanılgıdır. Evrimcilerin iddia ettikleri "ilkel beyinden" mutasyonlar sonucunda nasıl olup da tesadüfen daha kompleks beyinlerin oluşabileceği, rastgele mutasyonların nasıl olup da canlının beynini daha gelişmiş hale getirebileceği sorusu cevapsızdır. Dünya üzerinde böyle bir mutasyon gözlemlenmemiştir ve bu teorik olarak bile gösterilememektedir.
Dahası evrimciler, hayali maymunsuların alet kullarak geliştirdiklerini iddia ettikleri hayali "ara beyin" delillerinden yoksundurlar. İnsanın hayali evrimine delil gösterilen canlıların tamamının, ya tam maymun veya tam insan olduğu kesin olarak belgelenmiştir. Bu konuyu delillendirecek ara fosil yoktur. İnsanın evrimi bir yalan olduğu gibi, insanın yavaş yavaş gelişen beyni ve beyinden tamamen bağımsız olan bilinç ve zekanın evrimleştiği iddiası da büyük bir yalandır.
Vatan gazetesinin en büyük hatası, materyalistlerin "bilincin maddeye indirgenebileceği" iddiasını tekrarlamaktır. Oysa materyalistlerin bilinç ve akıl ile ilgili iddiaları, hiçbir desteği olmayan bir felsefeden ibarettir. Materyalistlere göre, insanın sahip olduğu tüm duygular, sevinçler, üzüntüler, heyecanlar, beynin içindeki nöronlar (sinir hücreleri) ve bunların arasındaki kimyasal reaksiyonlardan ibarettir. Ancak bu, he bilimsel ne de mantıksal olarak savunulabilecek bir iddia değildir.
Bilim yazarı John Horgan, söz konusu materyalist düşünceye (indirgemecilik) bağlı olmasına karşın bu iddianın kabul edilemez olduğunu da şöyle itiraf eder:
"Aklı nöronlarla açıklamak, aklı kuark ve elektronlarla açıklamaktan daha fazla bir kavrayış ve fayda getirmedi. Birçok alternatif indirgemecilik (reductionism) var. "Biz özel gen paketinden başka bir şey değiliz". "Biz doğal seleksiyonla şekillenen adaptasyonlardan başka bir şey değiliz". "Biz farklı konular için ayrılmış bilgisayar makinalarından başka birşey değiliz". (Francis) Crick"in iddiasına benzeyen bu duyuruların hepsi savunulabilir, ancak hepsi yetersizdir."1
Materyalistlerin insan ruhuna ait özelliklere böyle bir açıklama getirmelerini zorunlu kılan, onların maddeci önyargılarıdır.Bu açıklamaların elbette hepsi yetersiz, hatta mantıksızdır. En koyu materyalistler dahi bu gerçeğin çok iyi farkındadırlar aslında. Nitekim, Darwinizmin en ateşli savunucularından Thomas Huxley: "Bilinç gibi bu kadar olağanüstü birşey nasıl olup da sinir dokularının birbiriyle etkileşiminden meydana gelmiştir? Bu Alaaddin"in lambasını oğuşturduğunda içinden Cin"in çıkması kadar açıklanamazdır." diyerek, bilincin nöronlar arası iletişimle açıklanamayacağını ifade etmiştir.2
Amerikalı felsefe ve matematik doktoru William A. Dembski, "Converting Matter into Mind" (Maddeyi Zihne Çevirmek) adlı bir makalesinde, insan beynindeki nöronların biyokimyasal işleyişinin anlaşıldığını ve bunun hangi zihinsel faaliyetlerle ilgili olduğunun tespit edildiğini, ama karar vermek, istemek, akıl yürütmek gibi özelliklerin "maddeye indirgenemediğini" ve bilinci araştıran uzmanların bu indirgemeciliğin hatasını gördüğünü şöyle yazmıştır:
Felsefecilerin genel olarak "planlamalı yaklaşımlar" (propositional attitude) adını verdikleri amaçlar ve istekler boyutuna gelindiğinde, bilinç bilimcilerinin bu olguyu nörolojik düzeyde anlamak ümidinden zaten vazgeçmiş oldukları görülür... Materyalizme olan bağlılık sürse de, insan aklını nöron düzeyinde açıklama ümidi artık ciddi bir düşünce değildir...3
Materyalistlerin de Vatan gazetesinin de fark edemediği gerçek şudur: İnsanın düşünceleri, muhakeme, yargı yetenekleri, karar alma mekanizmaları, sevinçleri, üzüntüleri, heyecanları beyinlerindeki nöronların birbirleriyle etkileşimleri sonucunda meydana gelemez. Tüm bu özelliklerden yoksun bir canlının, sadece alet kullanmayı öğrenerek (önceki yazımızda belirttiğimiz gibi maymunların alet kullanmayı öğrenme iddiaları da spekülasyondur, bir masaldan ibarettir), ruha ait tüm bu özellikleri kazandığını iddia etmek, son derece mantıksız olacaktır. Vatan gazetesi yazarları da, bu konu üzerinde biraz samimi düşündüklerinde, kendilerinin de, diğer tüm insanların da bir nöron yumağından veya atom yığınından çok daha farklı varlıklar olduklarını anlayacaklardır.
Sonuç:
Vatan gazetesi, evrimcilerin kesin olarak açıklayamadıkları zeka, bilinç ve ruh kavramlarıyla ilgili olarak aynı evrimci yanılgıya düşmüştür. Bunun hiçbir şekilde delillendirilemeyen, fosil kayıtlarında delilleri bulunamayan hayali fizyolojik değişikliklerle açıklanabileceğini iddia etmiştir. Vatan gazetesine, düştüğü bu yanılgının bir an önce farkına varıp, söz konusu iddialara son vermesini ve Darwinist propaganda yöntemlerini körü körüne takip etmemesini tavsiye ediyoruz.
1. John Horgan, The Undiscovered Mind: How the Human Brain Defies Replication, Medication, and Explanation (New York:Free Press, 1999), s.258-259
2. John Horgan, The Undiscovered Mind: How the Human Brain Defies Replication, Medication, and Explanation (New York:Free Press, 1999), s.229
3. William A. Dembski, Converting Matter into Mind, 1998, www.arn.org