Geçtiğimiz hafta içinde Radikal ve Evrensel gazetelerinde gerçekte bilimsel bir delili olmayan, sadece evrim propagandası yapmak için hazırlandıkları açıkça anlaşılan sözde bilimsel yazılar yayınlandı. Bu yazılardaki mantık bozuklukları ve bilim dışı iddialar aşağıda açıklanmaktadır.
EVRENSEL GAZETESİ, HALA LAMARCK"IN DEVRİNDE Mİ YAŞIYOR?
Sözkonusu haberde, Warwick Üniversitesi"nden Dr. Sadie Plant"in bir araştırmasına yer veriliyordu. Dr. Plant"in araştırmasından elde edilen sonuca göre, cep telefonu kullanan ve bilgisayar oyunları ile ilgilenen gençlerin çoğunluğu baş parmaklarını diğer insanlara göre daha fazla kullanıyorlardı. Dr. Plant, bu nedenle bu gençlerin başparmaklarının daha kaslı olduğunu ve bir yeri işaret etmek veya zile basmak gibi insanların genellikle işaret parmaklarını kullandıkları durumlarda bu gençlerin başparmaklarını kullandıklarını belirtmekteydi. Evrensel gazetesi ise bu araştırmadan elde edilen sonuca kendisi bir yorum daha eklemiş ve araştırmanın "Evrim süreci teknolojik değişimlerle birlikte sürecek diyenleri haklı çıkaracak nitelikte" olduğunu ileri sürmüştür.
Haberin verildiği yabancı kaynaklarda yeralmayan, sadece Evrensel gazetesine ait olan bu "evrimsel yorumun" hiçbir bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Dahası bu çok komik bir iddiadır. Evrensel gazetesi, gençlerin bilgisayar oyunları ve cep telefonları nedeniyle başparmaklarını daha çok kullanmalarını, bu yüzden başparmaklarının daha kaslı olmasını ve bu parmaklarını daha çok kullanmalarını evrim olarak nitelendirmiştir. Bu evrimcilerin dahi kabul etmeyecekleri bir iddiadır. Evrim teorisine göre, evrimin gerçekleşebilmesi için bir canlıda meydana gelen değişikliklerin kalıtımsal olması, yani bir sonraki nesle de aktarılması gerekir. Ancak çok fazla kullandığı için başparmağı daha çok kaslanan bir gencin çocuklarının kasları gelişmiş başparmakları olan çocukları olmayacağını, ortaokul seviyesinde bilgisi olan biri dahi bilir. Böyle bir iddia, genetik bilimi ile geçersizliği anlaşılmış olan ve 19. yüzyılın başlarında ortaya atılmış bir hurafe sayılan Lamarckçı görüşün bir uzantısıdır.
Fransız biyolog Lamarck, Zoological Philosophy adlı kitabında canlı türlerinin birbirlerinden evrimleştikleri varsayımını Darwin"den önce ortaya atan kişidir. Lamarck, canlıların yaşamları sırasında kazandıkları değişimleri sonraki nesillere aktardıklarını öne sürmüştü. Ünlü zürafalar örneğinde, bu canlıların eskiden çok daha kısa boyunlu olduklarını, ancak yüksek ağaçlara ulaşmak için çabalarken nesilden nesile boyunlarının uzadığını iddia etmişti.
Lamarck"ın "kazanılmış özelliklerin aktarılması"olarak bilinen bu evrim modeli, kalıtım kanunlarının keşfedilmesi ile birlikte geçerliliğini yitirdi. 20. yüzyılın ortalarında DNA"nın keşfiyle birlikte, canlıların hücrelerinin çekirdeğine kodlanmış çok özel bir genetik bilgiye sahip oldukları ve bu genetik bilginin, "kazanılmış özellikler"tarafından değiştirilemeyeceği ortaya çıktı. Yani bir canlı ağaçlara uzanabilmek için yaşamı boyunca çabalayıp boynunu bir kaç santim uzatsa bile, ürettiği yeni nesiller yine o türe ait standart boyun ölçüleri ile doğacaklardı. Kısacası Lamarck"ın evrim teorisi, bilimsel bulgular tarafından yalanlandı ve yanlış bir varsayım olarak tarihin derinliklerine gömüldü.
Bundan dolayıdır ki, Evrensel gazetesinin iddiası tamamen gerçek dışıdır: Çok kullandığı başparmağı kaslanan bir gencin çocukları da standart bir başparmağa sahip olarak doğacaktır; vücut geliştiren bir sporcunun çocuklarının da standart bir vücut yapısına ve kaslara sahip olarak doğduğu gibi. Dolayısıyla Evrensen gazetesinin evrimsel yorumu, 19. yüzyıl hurafelerine dayanan, bilim dışı ve son derece mantıksız bir iddiadır. Bu gazetenin evrim teorisini savunmak adına bu kadar şaşırtıcı bilgisizlikler sergilemesi, kendilerine ve okuyucularına bir işaret olmalıdır.
Radikal gazetesi köşe yazarı Sayın Mahfi Eğilmez"in "Homo economicus" başlıklı yazısındaki yanıltıcı evrim propagandası
Sayın Mahfi Eğilmez, 24 Mart 2002 tarihli Radikal gazetesinde yeralan "Homo economicus" başlıklı yazısında, Washburn ve Moore isimli iki evrimcinin "Ape into man: A Study of Human Evolution" isimli kitaplarında yeralan bir örneği aktarmakta ve bu örneğin son derece çarpıcı olduğunu belirtmektedir. Örnekte özetle şöyle denmektedir: "757 milyon yıl önce dünyanın uzaydan her yıl bir fotoğrafı çekilse ve bu fotoğraflar dizisi bir film haline getirilse ve izlense, filmin başında yeryüzünde hiçbir canlı yokken, ortaya önce tek hücreliler, sonra çok hücreliler çıkacak. Daha sonra ilk deniz omurgalıları, amfibiler, sürüngenler, dinozorlar, memeliler, insanlar sırasıyla görünmeye başlayacak. Ve filmin sonunda ise insanın aya ayak basışı görülecek."
Sayın Eğilmez ise yazısında, insanın sözde evriminin izlenebileceği bu hayali film üzerine bazı yorumlarda bulunmuştur. Sayın Eğilmez"in yazısında yer verdiği bu örnek, evrim teorisinin nasıl hayal gücüne dayalı açıklamalarla ayakta tutulmaya çalışıldığının açık bir örneğidir. Evrim teorisi, tek bir bilimsel delili olmayan, tamamen materyalist önyargılarla savunulan bir dogmadır. Evrimciler, tüm canlılığın ve insanın kökenini bilimsel deliller ile açıklayamazken, bu konular üzerinde spekülasyonlar yapar, senaryolar üretir ve bolca hayal ürünü hikayeler anlatırlar. Hayali çizim ve maketlerle süsledikleri bu hikayeleri ile, konu hakkında çok fazla bilgisi olmayan insanlara da evrim teorisini bilimsel bir gerçekmiş gibi empoze etmeye çalışırlar. Sayın Eğilmez"in yer verdiği örnek bunun tipik bir örneğidir.
Her ne kadar bu örnekte, canlıların basit bir hücreden insana doğru yavaş yavaş evrimleştiği öne sürülse de, bilimsel deliller gerçeğin böyle olmadığını göstermektedir. Fosil kayıtlarına göre, canlı türleri birbirinden bağımsız olarak, aralarında hiçbir ata-torun ilişkisi olmadan yeryüzünde birden bire ortaya çıkmışlardır. Dolayısıyla eğer böyle bir film çekme imkanı olsaydı, Sayın Eğilmez"in seyredeceği filmdeki görüntüler çok daha farklı olacak, canlı türlerinin nasıl birden bire, hiç bir evrimsel ataya sahip olmadan yeryüzünde belirdiklerine şahit olacaktı. Her ne kadar böyle bir film olmasa da, canlılığın oluşumunu fosil kayıtlarından izlemek mümkündür. Amerikalı paleontolog R. Wesson, 1991"de yayınlanan Beyond Natural Selection adlı kitabında fosil kayıtlarının canlılığın oluşumu hakkında verdiği bilgiyi şöyle aktarır:
"Ne var ki, fosil kayıtlarındaki boşluklar gerçektir. Herhangi bir (evrimsel) soy oluşumunu gösterecek kayıtların yokluğu, son derece olgusaldır. Türler genellikle çok uzun zaman dilimleri boyunca sabit kalırlar. Türler ve özellikle cinsler hiçbir zaman yeni bir türe ya da cinse doğru evrim göstermezler. Bunun yerine, bir tür ya da cinsin bir diğeriyle yer değiştirdiği gözlenir. Değişim ise çoğunlukla anidir." (R. Wesson, Beyond Natural Selection, MIT Press, Cambridge, MA, 1991, s. 45)
Kısacası, tek hücreliden insana doğru uzanan evrim ağacı sadece bir hayaldir ve sadece evrimcilerin hayallerinden, kurguladıkları senaryolarında vardır. Nature dergisinin bilim yazarı Henry Gee, hiçbir kanıt olmamasına rağmen ortada dolaşan evrim iddialarının tamamen "önyargılara" dayalı olduğunu şöyle belirtir:
"Ata-torun ilişkilerine dayalı insan evrimi şeması, tamamen gerçeklerin sonrasında yaratılmış bir insan icadıdır ve insanların önyargılarına göre şekillenmiştir... Bir grup fosili almak ve bunların bir akrabalık zincirini yansıttıklarını söylemek, test edilebilir bir bilimsel hipotez değil, ama geceyarısı masallarıyla aynı değeri taşıyan bir iddiadır—eğlendirici ve hatta belki yönlendiricidir, ama bilimsel değildir." (Henry Gee, In Search of Deep Time, New York, The Free Press, 1999, s. 116-117)
Canlılığın ve insanın kökeni hakkındaki evrim teorileri, bu teorileri üretenlerin önyargılarını ve felsefi inançlarını yansıtmaktan başka bir işlev görmemektedir. Söz konusu örnek ve benzerleri ise bilimsel delilden yoksun evrim teorisini ayakta tutmak için başvurulan propaganda yöntemlerinden biridir.
Yale ve California Berkeley üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora yapmış Amerikalı bir biyolog Jonathan Wells, Icons of Evolution: Science or Myth, Why Much of What We Teach About Evolution is Wrong (Evrimin İkonaları: Bilim mi Efsane mi, Evrim Hakkında Öğrettiğimiz Pek Çok Şey Neden Yanlış) adlı 2000 yılı basımı kitabında evrimcilerin propaganda mekanizmasını şöyle özetler:
"Toplumun geneli, insanın kökeni hakkındaki derin belirsizliğe dair bilimsel uzmanların yaptıkları açıklamalardan çok nadiren haberdar edilir. Bunun yerine, şu veya bu kimsenin en son teorisi ile besleniriz ve bize bizzat paleoantropologların bunun üzerinde anlaşamadıkları gerçeği aktarılmaz. Ve tipik olarak, teori mağara adamlarının veya "bol makyajlı" insan atalarının hayali resimleri ile süslenir... Görünen odur ki, bilimin hiçbir alanında bu kadar az bir malzeme üzerine bu kadar fazla bir kurgu yapılmamıştır." (Jonathan Wells, Icons of Evolution: Science or Myth, Why Much of What We Teach About Evolution is Wrong, Washington, DC, Regnery Publishing, 2000, s. 225)
Sonuç
Hem Evrensel hem de Radikal gazetesinde yer alan yazılar evrim teorisinin yüzeysel bir propagandası niteliğindedir. Konu hakkında fazla bilgisi olmayan kişilerin dahi kolaylıkla mantıksızlıklarını tespit edebileceği bu tür yazılar, artık evrim teorisini ayakta tutmak için yeterli değildir. Çünkü, insanlar artık evrim teorisinin çıkmazlarını, bilimsel delillerden yoksun olduğunu çok iyi bilmektedirler. Radikal ve Evrensel gazeteleri de, "her ne olursa olsun evrim teorisini ayakta tutma" çabasından vazgeçerek, bilimsel delillerin ne dediğine bakmalı, önyargılarından kurtulmalıdırlar.