Dünya tarihine bakacak olursanız devletlerin büyük sarsıntılar geçirmesine hatta yıkılmasına yol açan 3 temel neden görürsünüz; savaşlar, siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik sorunlar. Çoğu zaman bu üç neden birbirine geçişmiş olarak açıkça fark edilir bir şekilde kendilerini gösterirler. Ne var ki genellikle sessiz gelişen ama devleti içten içe çürüten bir neden daha var: Yolsuzluklar.
Devletleri yıkan üç nedenden biri olan ekonomik sorunları ortaya çıkaran en temel nedenlerden biridir yolsuzluklar. Bu aktör ekonomi dünyasında tek başına değil. Rüşvet ve suiistimal de rol arkadaşları ve üçü bir araya geldiklerinde sonuç kesin olarak devletin ekonomik yönden ölümü oluyor.
Bu üç aktör Yemen’de uzunca bir süredir rol alıyor. Londra Merkezli Chatham House isimli Kraliyet Enstitüsü’nün Yemen’de yolsuzluk ve sermaye kaçışı konusunda 2013 yılında hazırladığı bir rapor bunu açıkça ortaya koyuyor.[1]
Rapora göre Yemenlilerin % 46’sı yeterince iyi beslenemiyor ve bunun başlıca nedeni ülkenin kaynaklarını kullanarak büyük zenginlikler elde eden ve bu birikimlerini yurt dışına kaçıran elit bir kesim.[2] Rapora göre bu paralar gayrimeşru yollardan elde edilmekle kalmıyor, ülke dışına çıkarılarak vergilendirilmesinin de önüne geçiliyor. Yemen yasadışı para kaçırma sıralamasında dünya beşincisi. 1990-2008 yılları arasında ülkeden kaçırılan paranın toplamı 12 milyar Dolar.[3] Raporda kaçırılan bu paraların kaynağının bir kısmının yurt dışından temin krediler olduğu, bu bilindiği için de uluslararası kuruluşların yurt dışından Yemen’e pek kredi açmak istemedikleri belirtilmiş. Bu konuda verilen bir başka bilgi de temin edilen kredilerin suiistimal edilmesini engelleyecek bir mekanizmanın Yemen’de olmadığı.[4] Rapor ilerleyen sayfalarında yolsuzluğun orduda da yaygın olduğu, petrol ve insan kaçakçılığına karışan birçok askerin olduğu ve ülkede bunları denetleyecek sivil bir otoritenin olamadığı da yer söyleniyor.[5]
Raporda eksikler ya da yanlışlar olabilir, ama bunların hiçbiri Yemen’de büyük yolsuzlukları ve suiistimallerin yaşandığı gerçeğini yalanlamak için yeterli değil.
Yemen’de de, diğer pek çok ülkede olduğu gibi, yaşanan yolsuzlukları engellemek amacıyla yeni yasal düzenlemeler yapılabilir, yeni denetleyici kişi ve kurumlar oluşturulabilir. Ancak öncelikle Yemen’in içinde bulunduğu bu durumun nedenlerinin iyice irdelenmesi gerekir. Bu irdeleme yapıldığında görülecektir ki; her kuruma bir denetleyici koymaktansa her görevlinin kalbine Allah korkusunu yerleştirmek daha kesin sonuçlar almayı sağlayacaktır.
Allah'a kavuşacağının bilen ve her tavrının bir karşılığı olduğunun bilincinde olan bir insanla, kimseye hesap vermek zorunda olmadığını zanneden bir insanın davranışları arasında büyük bir farklılık vardır. Allah korkusu olmayan bir insan her türlü kötülüğü işleyebilir, çıkarları için her türlü ahlaksızlığa göz yumabilir. Örneğin çok sıradan bir sebep veya dünyevi bir çıkar için yetimin bile malına göz dikebilen bir insan, bunu Allah'tan korkup sakınmadığı için yapar. Çünkü Allah'a ve ahiret gününe kesin bir bilgiyle iman etse, asla ahirette hesabını veremeyeceği bir şey yapamaz.
Allah korkusu olmayan bir kişi, muhtaç haldeki fakir kardeşinin elindekini gözünü kırpmadan çalabilirken, diğeri kendi ihtiyacı olduğu halde bile elindekini kardeşi ile paylaşabilmektedir. Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. (Bakara Suresi, 267)
İşte bu güzel ahlak anlayışı, o kişinin sahip olduğu Allah korkusunun bir sonucudur. O halde toplumun tüm bireyleri Allah korkusuna sahip olduğunda haksızlık, suistimal, yolsuzluk ve rüşvet gibi Allah'ın hoşnut olmayacağı tüm olaylar son bulacaktır.
İnsanların ahlaksızlıklarının ve zalimliklerinin bir diğer nedeni ise dünyaya olan tutkulu bağlılıklarıdır. Bu yapıdaki insanlar dünyada fakir kalma, geleceğini garanti altına alamama endişesi taşırlar. Bu nedenle pek çok insan rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, yalancı şahitlik, fuhuş gibi suçları alışkanlık haline getirir. Oysa Allah'a iman eden bir insan için Allah'ın razı olması her şeyin üzerindedir. Böyle bir insan Allah'ın hoşnutluğunu kaybedeceğini bildiği bir şeyden şiddetle sakınır. Sadece Allah'tan korkar; ne ölüm, ne açlık, ne de başka bir zorluk onu doğru bildiği yoldan ayıramaz.
Dolayısıyla da Allah korkusu olan bir insan, koşullar ne olursa olsun Kuran ahlakından taviz vermez. Böyle bir insan aynı zamanda son derece güvenilirdir de. Her zaman vicdanlı tavırlar gösterir. Tek başına olduğunda bile, Allah'ın kendisini gördüğünü ve işittiğini bildiği için, hiçbir koşul altında vicdansızca, zalimce davranmaya kalkışmaz.
[1] http://www.chathamhouse.org/sites/default/files/public/Research/Middle%20East/0913r_yemen.pdf
[2] Yemen Yolsuzluk Sermaye Kaçışı ve Çatışmanın Küresel Faktörleri isimli Raporun VII. Sayfasında veriliyor bu bilgiler.
[3] Raporun xi. Sayfası.
[4] Raporun 3. Sayfası.
[5] Raporun 21. Sayfası.
Adnan Oktar'ın National Yemen'de yayınlanan makalesi:
http://nationalyemen.com/2014/06/01/the-corruption-eating-away-at-yemen-from-the-inside/