Nöronlar (sinir hücreleri) arasındaki bağlantı hem elektrik sinyalleri hem de kimyasal iletişim aracılığı ile sağlanır. Her iki iletişim şekli de önemli harikalar içerir. Bu bölümde kimyasal iletişimin bazı mucizevi özellikleri üzerinde duracağız.
Kimyasal iletişimin belkemiğini "nörotransmitter" olarak adlandırılan haberci moleküller oluşturur. Bunlar, sinir hücresinin gövdesinde üretilir, akson (nöronların uzun kolları)boyunca taşınır ve akson terminallerinde minik kabarcıklar içinde depolanırlar. Her kabarcık içinde yaklaşık olarak 5 bin haberci molekül bulunur. Son zamanlardaki araştırmalar her nöronun değişik kimyasal haberciler ürettiğini göstermektedir. Diğer bir deyişle her nöron, iletişimde kullanacağı habercileri üreten bir kimya tesisi gibidir. Sinyali ileten nöron "verici", alan nöron ise "alıcı" nöron olarak tanımlanabilir. Verici ile alıcı nöron, sinaps noktalarında karşı karşıya gelir. Aralarındaki mesafe ortalama olarak 0.00003 milimetredir. Elektrik sinyali, sinir hücresinin aksonlarının sonunda yer alan habercileri harekete geçirir. Kimyasal habercilerle dolu kabarcıklar hücre zarı ile kaynaşır ve içindeki molekülleri sinir hücreleri arasındaki sinaps denen boşluğa bırakır. Haberciler taşıdıkları mesajı, alıcı nöronun zarının üzerinde yer alan reseptörlere iletirler. Her bir haberci molekülünün bağlantı kurduğu özel bir reseptör vardır. Kimyasal haberci moleküllerin taşıdığı mesaj, böylece alıcı nöron tarafından algılanmış olur.
Şunu da belirtmek gerekir ki burada en kısa şekilde anlatılan iletişimin her aşaması tam olarak çözülemeyen işlemlerle doludur. Nitekim bilim adamları da söz konusu iletişime ilişkin bilgilerinin bulanık olduğunu dile getirmektedirler.
Örneğin, kabarcıkların hücre zarıyla kaynaşmasını ele alalım. Kaynaşma kelimesiyle ifade edilen olay gerçekte son derece özel bir birleşmeyi tarif etmektedir. Bu, çok gelişmiş bir bilgisayara ek bir ünite bağlamaya benzer. Bu noktada aklımıza şunlar gelir: Bir bilgisayara bir parçanın eklenmesi karmaşık mühendislik hesaplarına dayanır. Aksi takdirde parçanın bilgisayara uyum sağlayamaması, hatta bilgisayarı bozması kaçınılmazdır. Elbette bir bilgisayardan daha kompleks olan hücre zarına uyum sağlayacak bir kaynaşma da gelişigüzel değildir. Hiç şüphesiz tüm bu karmaşık işlemler her an, onları yaratan ve düzenleyen Yüce Allah'ın kontrolü altında gerçekleşmektedir.