Rabbimiz'in kullarına çok büyük bir lütfu olan dua, insanın tek dost ve veli olarak Allah (cc)'a teslim olduğunu gösteren önemli bir ibadettir. Duanın en önemli özelliklerinden biri ise Allah (cc)'a ve O'nun dualara icabet edeceğine kesin olarak iman etmektir. Peygamber Efendimiz (sav) hadislerinde müminlere dua hakkındaki bu önemli konuyu şöyle hatırlatmıştır:
"İcabetten emin olarak Allah'a dua edin." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 327)
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Allah'a, kabul edileceğini kesinkes bilerek dua edin." (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî)
Allah (cc) Kuran'da, kullarının dualarına icabet edeceğini şöyle bildirmiştir:
"Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar." (Bakara Suresi, 186)
İnsan, acz içinde, Allah (cc) dilemedikçe hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini bilerek, umarak ve korkup sakınarak, her konuda Allah (cc)'a yönelmeli, herşey için Rabbimiz`e dua etmelidir. Ancak bu konuda unutulmaması gereken önemli bir nokta vardır.
Allah (cc) yeryüzünde meydana gelen tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır. Dünyadaki ve evrendeki herşey Allah'ın koyduğu kanun ve kurallara göre işler. İnsanların sözlü duanın yanında çabalarıyla da dualarının gerçekleşmesini ne kadar arzuladıklarını göstermeleri gerekir. Bu da "fiili dua"dır.
Fiili dua, sözlü dua ile birlikte yapılması gereken bir ibadettir. Kişi, Allah (cc)`a dua ettiği ve gerçekleşmesini umduğu şey için aynı zamanda elinden gelen her türlü samimi çabayı da göstermelidir.
Allah (cc)`ın emir ve yasaklarını insanlara anlatan ve kendisine ‘Silsile-i aliyye` adı verilen büyük alimlerden Seyyid Abdülhakim Arvasi Efendi, sohbet ve vaazlarında Allah (cc)`ın dünya üzerindeki herşeyi yaratırken onu bir sebebe bağladığını ve insanların birşeyin olması için Allah (cc)`a dua ederken aynı zamanda sebeplere de sarılmaları gerektiğini şöyle açıklamıştır:
"Allahü Teala, herşeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunları diyoruz. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lazımdır. Mesela buğday hasıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lazımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü Tealanın bu adeti içinde meydana gelmektedir. Allahü Teala sevdiği insanlara iyilik, ikram olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak için bunlara, adetini bozarak sebepsiz şeyler yaratıyor."