Dua, iman edenlerin Yüce Allah (cc)`a samimiyet ve içtenlikle, büyük bir istek ve şevkle yaptıkları, Rabbimiz`e olan yakınlıklarını ve teslimiyetlerini daha da artıran bir ibadettir. Allah (cc)`a yakınlaşmanın bir yolu olarak sabah akşam Rabbimiz'i zikreden müminler, tüm isteklerini herşeyin tek sahibi olan Allah (cc)`tan talep eder, yalnızca O`na sığınırlar. Dünyada ve ahirette iyilik ve güzellik isteyen müminlerin, Allah (cc)`tan kendilerine nimet olarak ne verilirse ona gönülden razı olmaları da onların ne kadar üstün ahlak sahibi olduklarını gösterir. Çünkü dua yalnızca isteklerin yerine gelmesi için değil aynı zamanda da Allah (cc)`a derin bir yakınlığa, Rabbimiz`in hoşnutluğunu kazanmaya vesile olması için yapılan bir ibadettir. Müminler ölene kadar, Allah (cc)'a olan yakınlaşma talepleri doğrultusunda Allah (cc)`a dua eder, Yüce Rabbimiz`in rızası için sabah akşam yalvarırlar. Hüccet`ül İslam İmam Gazali Hazretleri duanın bazı hikmetlerini İhya`u Ulum`id-Din adlı eserinde şöyle açıklamaktadır:
Allah Teala kullarını saf zikirlerini, kalbi huşularını ve deruni (içten gelen) yakarışlarını ortaya çıkarmak için kendilerini dua ile yükümlü kılmıştır. Böylece dua kalbin cilası, keşfin anahtarı, üstün lütufların kesintiye uğramadan devam etmelerinin sebebi olur. Su dolu testiyi taşımak, susuzluğu gidermek için su içmek, Allah`ın kazasına (Allah`ın ezeli ilmiyle bilip takdir ettiği olayların zamanı geldiğinde gerçekleşmesi) rıza göstermeğe ters düşmediği, susuzluğu gidermek için su içmek sebepleri yaratanın düzenlediği bir sebebe yapışmak olduğu gibi dua da Allah`ın tertip edip kendisine sarılmasını emrettiği bir sebeptir. (İhya`u Ulum`id-Din 4. Cilt, İmam Gazali, s:710)
İman edenler her an, Allah (cc)'ın varlığını ve yakınlığını hissederek dua ederler. Bir mümin tüm sıkıntılarını ve isteklerini Allah (cc)'a açar, O'na yalvarır. Hastalık, sıkıntı ya da darlık zamanlarında Rabbimiz`den yardım istedikleri gibi, bolluk, ferahlık, nimet ve güzelliklerle karşılaştıklarında da aynı ihlas ve yakınlıkla Yüce Allah (cc)'a yakarırlar. Kullarına karşı sonsuz merhamet sahibi, herşeyden haberdar olan Yüce Rabbimiz, dualara icabet ettiğini Kuran`da insanlara şöyle müjdelemektedir:
Ancak şu da unutulmamalıdır ki, Allah (cc)`ın dualara icabet etmesi, dua ile istenilen şeylerin aynen gerçekleşmesi anlamına gelmeyebilir. Çünkü insan, bazen kendisine zarar verebilecek bir şeyi Allah (cc)'tan talep ediyor olabilir. "İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir" (İsra Suresi, 11) ayeti, bu gerçeği insanlara haber vermektedir. Sonsuz hikmet sahibi Allah (cc), kullarının sabrını denemek ve onları olgunlaştırmak için, vereceği nimetleri belli bir zaman sonra da verebilir. Bir çok hikmete binaen, Yüce Rabbimiz talep ettiğimizin daha azını veya daha fazlasını verebilir ya da hiç vermeyebilir. Ancak her durumda da Allah (cc) Kendisi'ne dua edenin duasına icabet eder. Müminler ise, Rabbimiz'e olan samimi güven ve teslimiyetlerinden dolayı ne olursa olsun herşeyde bir hayır olduğunu bilerek Allah (cc)`ın takdirine gönülden teslim olurlar.