SADDAM’IN İŞKENCE MERKEZİ
Asker olmamasına karşın sürekli üniforma ile gezen Saddam, darbenin hemen ardından Baas yönetimi tarafından terör ve suikastlerden sorumlu özel bir grubun başına getirildi. İlk yaptığı iş ise, darbe muhaliflerini sorgulamak için yeni ve etkili işkence yöntemleri geliştirmek oldu.
Irak, 1958 yılına dek I. Dünya Savaşı sonrasından kalma Batı yanlısı bir monarşi tarafından yönetiliyordu. Bu, İsrail'in Ortadoğu vizyonuna uygun bir rejimdi. Ancak 50'li yıllardaki siyasi hareketlenme en sonunda Irak'ı da etkiledi. Ülkenin hükümdarı Kral Faysal, Albay Abdülkerim Kasım tarafından Temmuz 1958'de askeri bir darbe ile iktidardan düşürüldü ve bazı bakanları ile birlikte idam edildi. Bir Arap milliyetçisi olan Kasım, Soyvetler Birliği ve yerel komünistlerle yakın ilişki içindeydi. Öte yandan, Mısır lideri Nasır'a da yakındı. Tüm bunlar, İsrail açısından yeterince tedirgin ediciydi.
BAAS YÖNETİMİNİN İŞKENCE YÖNTEMLERİ
Albay Kasım |
Ancak Kasım iktidarda fazla kalamadı. 1963 Şubatında bir saray darbesi sonucu iktidardan düşürüldü. Darbeyi düzenleyen ekip, kendilerine "Baas" (Diriliş) Partisi adı veren bir grup subay ve sokak militanından oluşuyordu. Bu militanların arasında, darbe günü Albay Kasım'ı öldürmek için görevli olan altı kişilik timin de üyesi olan genç bir adam dikkat çekiyordu: Saddam Hüseyin el-Tıkriti, yani Tıkritli Saddam Hüseyin. Asker olmamasına karşın sürekli üniforma ile gezen bu genç ve hırslı adam, darbenin hemen ardından Baas yönetimi tarafından terör ve suikastlerden sorumlu özel bir grubun başına getirildi. İlk yaptığı iş ise, darbe muhaliflerini sorgulamak için yeni ve etkili işkence yöntemleri geliştirmek oldu. Baas'ın saray darbesi ile doğan bu iktidarı aynı yılın Kasım ayında sona erince, Saddam Hüseyin'in işkence merkezi ortaya çıkarılmıştı.
Baas'ın on aydan az süren kısa iktidarı, yine bir darbe ile sona ermişti. Darbeyi yapanlar ise, Baas'ın devirmiş olduğu Albay Kasım'ın çizgisini koruyan solculardı. Yönetime Abdül-Salim Arif geçti. Irak Arap Sosyalist Birliği'ni kuran Arif, 1966'da bir uçak kazasında ölünce yerini kardeşi Abdül-Rahman aldı. Ancak Baas yeraltında örgütlenmeye devam ediyordu. Ve 17 Temmuz 1968'de ikinci bir darbe daha gerçekleştirdi. Bu seferki darbe, kalıcıydı.
Bu ikinci Baas darbesinin lideri Ahmed Hasan el-Bekir'di. İkinci lider görünümündeki kişi ise, kısa süre sonra perde arkasındaki gerçek lider haline gelecek olan "işkence uzmanı"ydı: Saddam Hüseyin. Saddam rejimin kilit noktalarına kendi akrabalarını yerleştirerek ve siyasi rakiplerini tasviye ederek zamanda tüm siyasi gücü elinde toplayacaktı.
BAAS İDEOLOJİSİ VE MARKSİZMIrak'ta 1968'de iktidarı ele geçiren Baas Partisi, 1940 yılında Michel Eflak ve Salah Bitar adlı iki öğretmen tarafından Şam'da kurulmuştu. Baas; Marksizm, 19. yüzyıl Alman milliyetçiliği ve geleneksel Arap milliyetçiliğinin karışımı niteliğindeki bir ideolojiye ve hem sosyalist hem faşist bir siyasi metoda sahipti. Nitekim Irak'ta iktidara geldikten sonra da "solcu-faşist" bir program uygulayarak kanlı bir rejim kurdu. Devlet Başkanı el-Bekir ve Başkan Yardımcısı Saddam Hüseyin'in emri ile, Bağdat'taki Tahrir meydanının elektrik direklerine çok sayıda eski bakan, siyasetçi ve "ajan" olduğu iddia edilen rejim muhalifi asıldı. Baas rejimi kanlıydı ve bunun en büyük sorumlularından biri de Saddam Hüseyin'di. (
İsrail’in Gizli Dünya Egemenliği Politikası, Harun Yahya, sf 129)
Baas'ın önemli bir özelliği de, "Nasırist" ya da bir başka deyişle "Nasırcı" olmayışıydı. Oysa 1958'den 68'e kadar -1963'teki kısa Baas dönemi hariç- ülkeyi yönetenler, "Nasırist" tanımına tam tamına uyuyorlardı. Nasırizm, Mısır liderinin Pan-Arabik ideolojisinin benimsenmesini ve İsrail'in de baş düşman olarak belirlenmesini öngörüyordu. Iraklı Baasçılar, Pan-Arabizm'den çok Irak milliyetçiliğine dayalı bir ideolojiye sahiptiler. Nasırizm'in ikinci özelliğini, yani İsrail karşıtlığını ise dillerinden düşürmüyorlardı, oysa gerçekler biraz farklıydı.