KURAN'A GÖRE YAHUDİ VE HRİSTİYANLAR
Yahudiler ve Hıristiyanlar Kitap ehlidir, yani Allah'ın indirmiş olduğu bir kitaba tabi olmuşlardır. Doğru-yanlış, haram-helal kavramlarına sahiptirler. Allah'a hesap vereceklerini bilmekte, O'nun peygamberlerini sevip-saymaktadırlar. Bunlar Müslümanların ehl-i kitap ile kolaylıkla birarada yaşayabileceğini gösterir.
Kuran'da Kitap Ehli
Ehli-Kitap, temeli Allah'ın vahyine dayanan bazı ahlaki kıstalara, haram ve helal kavramlarına sahiptir. Bunun için kitap ehlinden kimselerin pişirdiği bir yemek, Müslümanlar için helal kılınmıştır. Aynı şekilde Müslüman erkeklere kitap ehlinden kadınlarla evlenme izni verilmiştir. Bu konuyla ilgili ayette Allah şöyle buyurur:
"Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır." (Maide Suresi, 5)
Bu hükümler, Müslümanlar ile ehli kitap arasında nikah sonucu akrabalık bağlarının kurulabileceğini, iki tarafın birbirlerinin yemek davetlerine icabet edebileceklerini gösterir ki, bunlar sıcak insani ilişkiler ve huzurlu bir ortak yaşam kurulmasını sağlayacak esaslardır. Kuran'da bu ılımlı ve hoşgörülü bakış tavsiye edilirken, Müslümanların aksi bir fikirde olması düşünülemez.
Manastırlar, Kiliseler ve Havralara bakışımız nasıl olmalı?
Allah'ınbir diğer emri, Müslümanların Yahudi ve Hıristiyanların ibadet yerlerine son derece saygılı olması gerektiği yönündedir. Kuran'da ehl-i kitabın ibadet yerleri olan manastır, kilise ve havralardan da Allah'ın koruduğu ibadet mekanları olarak söz edilir:
"... Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır." (Hac Suresi, 40)
Bu ayet, her Müslümana, ehli kitabın mabedlerine saygılı davranmanın ve bu mabedleri korumanın önemini göstermektedir.
''Gerçekte Allah Kuran'da Müslümanlara hiç bir kavme karşı bir düşmanlık emretmemektedir. Müşrikler için dahi pek çok ayette dostluk emredilmektedir. Öyle ki Müslümanlarla savaş halinde olan müşriklerden dahi söz edilirken "Eğer müşriklerden biri, senden 'eman isterse', ona eman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır" buyrulmaktadır.'' (Tevbe Suresi, 6)
Yahudiler ve Hıristiyanlar ise Kitap ehlidir, yani Allah'ın indirmiş olduğu bir kitaba tabi olmuşlardır. Doğru-yanlış, haram-helal kavramlarına sahiptirler. Allah'a hesap vereceklerini bilmekte, O'nun peygamberlerini sevip-saymaktadırlar. Bunlar, Müslümanların ehl-i kitap ile kolaylıkla birarada yaşayabileceğini gösterir.
Temel kıstas İmandır, Güzel Ahlaktır
Bir Müslümanın dünyaya bakışında temel kıstas imandır, güzel ahlaktır. Müslüman güzel ahlakın gereklerinden biri olan adalete bu nedenle sıkı sıkıya bağlıdır. Her kime karşı olursa olsun adaletten ayrılmamak, duygularla değil akıl ve vicdanla düşünmek, fanatizmden, bağnazlıktan uzak ve temiz bir muhakeme ile karar vermek gerekir.
Farklı milletler ve inançlar hakkında Allah'ın bize Kuran'da öğrettiği kıstaslar ise açıktır:Kuran ahlakı her türlü ırkçılığı kınamakta ve ortadan kaldırmaktadır.
Kuran'da, İslam'a ve Müslümanlara karşı düşmanca bir tavır göstermedikleri sürece, farklı dinlere karşı da adil, hoşgörülü, ılımlı ve dostça bir tutum izlenmesi emredilir.
Her insan gibi bazı Yahudilerin de Kuran'da eleştirilen, uyarılan ve dikkat çekilen pek çok hataları olduğu açık bir gerçektir. Günümüzde siyonistlerin işlediği insanlık suçları tüm dünyanın gözleri önündedir. Ama tüm bunlar, Müslümanların Yahudilere karşı husumet beslemesine kesinlikle neden olmamalıdır. Bir kısım Yahudilerin Siyonist ideoloji nedeniyle işledikleri suçlar, asla Yahudi dinine ve milletine mal edilemez.
Bugün değişen dünya dengelerinin ortaya koyduğu çok önemli bir gerçek vardır: Yeryüzünde barış ve huzur için ortak bir çaba gerekir. Bu noktada hangi dine mensup olursa olsun, herkese önemli bir sorumluluk düşmektedir. Allah Kuran'da, Müslümanlara Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında bir emir verir: bu emir onları, "ortak bir kelimede birleşmeye" çağırmaktır:
"De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." (Ali İmran Suresi, 64)
Temennimiz, tüm ırkçı saplantıların terk edileceği, hangi ırka ve inanca mensup olurlarsa olsunlar insanların birarada barış içinde yaşayabilecekleri, herkesin hakkının gözetilip herkese saygı duyulacağı bir dünyanın kurulmasıdır.