"Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir." (Nur Suresi, 35)
Kuazarlar evrendeki en parlak cisimlerdir ve merkezdeki kara delik ile güçlenen galaksilerin parlak çekirdekleridir. Galaksiye ait yıldızların ve gazların büzüşmesi sonucunda oluşan karadelikler, kuazarın enerji kaynağıdır. Kuazarların parlaklığı, galaksilerin çekirdeklerindeki karadeliğe doğru düşen yıldızlardan yayılır. Ayette geçen "kandil" kuazar olarak düşünülürse, "çerağ" kuazarı besleyen "karadelik" olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Einstein "çekimsel mercek" diye tanımladığı etki sebebiyle, uzaydaki cisimlerin ışığı bükebileceklerini ve bir gözlemcinin tek bir kaynağa ait çok sayıda görüntü gözlemlemesinin mümkün olduğunu öne sürmüştü. Ancak bu etki ilk defa 1979`da "İkiz Kuazar" olarak bilinen bir kuazarda gözlemlenebildi. Kuazarlar ise ilk kez 1963 yılında, Kuran'ın indirilmesinden 14 asır sonra keşfedilmiştir. Kuran'da Nur Suresi`nin 35. ayetinde tarif edilen gök cisimlerinin konumları, nitelikleri şaşırtıcı bir şekilde günümüz bilimsel tepsitleri ile uyumludur. Bu ve diğer çok sayıdaki bilimsel mucizeler, Kuran'ın herşeyin bilgisine sahip, sonsuz ilim sahibi ve herşeyin Yaratıcısı olan Rabbimiz'in vahyi olduğunun açık bir delilidir.