KÜRT DEVLETİ SENARYOLARI VE SADDAM
2003'teki Irak Savaşı da yine İsrail'in Ortadoğu hesaplarına uygun olarak planlandı ve yine aynı senaryoya uygun şekilde sonuçlandı. Ne Saddam Hüseyin yakalanabildi ne de dumanı tüten tek bir kimyasal silah. Tüm dünya kamuoyunu aylarca meşgul eden Irak-ABD Savaşı tüm dengeleri de alt üst etti.
Ancak İsrailliler ABD'nin savaş planlarına aktif olarak katıldılar. Çöl Fırtınası harekatını planlayan ABD kurmayları, İsraillilerden "Saddam'ı yaralamanın en iyi yolunun ailesini, özel korumalarını ya da yakınlarını vurmak olduğu" yönünde taktikler aldılar.
Ostrovsky'nin yukarıda anlattığı Mossad kaynaklı propaganda ise, Körfez Savaşı için gerekli olan kamuoyunu oluşturdu. Savaşın fitili de yine Mossad'ın "gönüllü ajanları" tarafından ateşlenmişti. Kongre üyelerinin Saddam'a karşı savaşa ikna edilmesi için Yahudi lobisinden Tom Lantos'un yönetimindeki Hill and Knowlton lobi şirketi dramatik bir senaryo yazmıştı. Turan Yavuz, olayı şöyle anlatıyor:
“9 Ekim 1990. Hill and Knowlton lobi şirketi Kongre'de 'Irak'ın Vahşetleri' başlığı altında bir oturum düzenliyor. Lobi şirketi tarafından oturuma getirilen bazı 'görgü tanıkları' Iraklı askerlerin yeni doğmuş çocukları hastane odalarında öldürdüğünü öne sürüyor. Bir 'görgü tanığı' vahşeti tüm detaylarıyla anlatıyor ve Iraklı askerlerin bir hastanede 300 yeni doğmuş çocuğu öldürdüğünü söylüyor. Söz konusu bilgiler, Kongre üyelerini hayli rahatsız ediyor. Bu da Başkan Bush'un işine yarıyor. Ancak sonra anlaşılıyor ki, Hill and Knowlton lobi şirketinin kongre önüne getirdiği 'görgü tanığı' aslında Kuveyt'in Washington'daki Büyükelçisinin kızıdır. Buna rağmen kızın söyledikleri Kongre üyelerinin Saddam Hüseyin'e 'Hitler' lakabı takmasına yol açacaktır.” (Turan Yavuz, ABD'nin Kürt Kartı, s. 307)
İncelediğimiz tüm bu bilgiler, bizi tek bir sonuca götürüyordu: ABD'nin Irak'a karşı savaşa girmesinde İsrail etkisinin önemli bir rolü vardı.
SADDAM NEDEN İKTİDARDA KALDI?
1991 yılındaki Körfez Savaşı, İsrail'in Ortadoğu stratejisine uygun olarak başladı. Yahudi devleti, Irak'ın vurulmasını uzun zamandır istiyordu ve Saddam'ın Kuveyt'i işgal etmesi, ABD'yi buna ikna etmek için bulunmaz bir gerekçe olmuştu. Bu sağlanırsa, İsrail'in Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurma hayali gerçekleşebilirdi.
Ancak bilindiği gibi Körfez Savaşı'nın ardından Irak parçalanmadı. Kuzey'de bir Kürt devleti kurulmadı. ABD, Saddam'ı iktidardan düşürme hedefinden vazgeçti. Savaşın ardından toparlanan Saddam rejimi, ülkenin toprak bütünlüğünü yeniden sağladı.
Peki neden? Eğer Körfez Savaşı İsrail'in Ortadoğu stratejisine uygun olarak gelişmiş olsaydı, neden sonucunda İsrail'in on yıllardır hedeflediği Kürt devleti kurulmamıştı?
Sorunun cevabı, Irak'ın kuzeyiyle değil, güneyiyle ilgiliydi.
ABD'nin Körfez Savaşı'ndan hemen sonra Saddam'a karşı ayaklanan Kürtleri desteklemekte gösterdiği ihtiyat, Kürtler konusundaki bir tereddütten çok, Şiiler hakkındaki kaygılardan kaynaklanmaktaydı.