Hz. İsa (as)'a indirilmiş olan İncil, Kuran'da bildirildiği gibi hidayet ve nur olan hak bir kitaptır. Ancak İncil'in bir kısmı zaman içerisinde yok olmuş, bir kısmı da tahrif olmuştur. Ancak İncil'de, hak dine ait birçok doğru izah varlığını korumuştur. Müslümanlar İncil'i, Kuran'a göre değerlendirip, ayetlere ve hadislere uygun olan izahların tahrif olmamış olduğuna hüsn-ü zan ederler. Dolayısıyla, Kuran'a uygun ve hadislerle mutabık İncil izahları Müslümanların istifade edebilecekleri izahlardır.
Kuran asla değiştirilemez
Adnan Oktar’ın 20 Şubat 2010 tarihli Gaziantep Olay TV röportajından
Bazı Hristiyanların, Allah'ın bir nur olarak gönderdiği hak kitap olan İncil'in zaman içinde değiştiği ve yanlış yorumlandığı ihtimalini kabul etmek istememeleri elbette anlaşılabilirdir. Tahrif edilmiş bir hak kitaba uyma fikrinden tedirgin olmaları mevzu bahis olabilir. Fakat samimi Hristiyanların, şu gerçeği göz önünde bulundurmaları gerekmektedir: İncil'in büyük bir bölümü doğrudur. Hz. İsa (as)'a indirilen orijinal İncil, çok derin ve hikmetli anlatımlardan, güzel sözlerden oluşan Allah'ın vahyidir ve Kuran'da övülmektedir. Fakat İncil'e sonradan dahil edilmiş veya yanlış yorumlanmış bölümlerin varlığı, samimi bir gözle bakan her Hristiyan için aşikardır. Bunu anlamak için samimi Hristiyanların, İncil ile ilgili şu gerçekleri göz önünde bulundurmaları ve bu hususları akılcı değerlendirmeleri gerekmektedir:
Yüce Allah, elbette insanlara yol gösterici olarak indirdiği hak kitapları korumaya kadirdir. Hristiyanlar, İncil'in tahrif edilmiş olduğuna dair açıklamaları kabul etmemek için Rabbimiz'in bu üstün vasfını delil olarak öne sürmektedirler. Oysa burada takdir edilmesi gereken gizli bir hikmet bulunmaktadır:
Tekrar belirtmek gerekir ki, Allah elbetteki Kendi kitabını korumaya muktedirdir. Yüce Allah tüm kainatta her şey kusursuz yaratmaya da muktedirdir. Fakat kainattaki her şey kusursuz değildir, Allah'ın eksiklikler yaratmasının özel bir hikmeti vardır.
Delilleri son derece açık olan Kutsal İncil'in tahrif edilmesi de Allah'ın izni ve dilemesiyle gelişen bir olaydır. Bir hikmetle, Allah'ın özel bir imtihanı gereği böyle yaratılmıştır. Allah böyle yaratıyorsa ve bu konudaki delilleri açık şekilde gösteriyorsa, bu konuda sabit fikirli olmak değil, bunun ardındaki hikmetleri görmek ve anlamak gerekmektedir. Belli ki, şu anda Hristiyan alemi bununla denenmektedir. Vicdanlarına uymaya davet edilmektedirler. Belli ki bu durum, Hz. İsa (as)'nın gelişi için gereken özel bir zorunluluktur. Bu imtihan ile belli ki yanlış inançlar dünyayı saracak, insanlar din adına kargaşaya, karmaşaya ve kan dökücülüğe sürüklenecek ve Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişi için Tevrat'da, İncil'de ve Kuran ve hadislerde bildirilen ahir zaman alametleri yerini bulacaktır. Dolayısıyla samimi Hristiyanların üzerine düşen asıl görev, İncil'in gerçek hükümlerinin aranması ve uygulanmasıdır.
Burada şunu da belirtmek gerekir ki, hak kitap İncil, gerçekten de Hristiyanların savundukları şekilde korunmuştur. Fakat korunmuş olan İncil şu anda saklıdır ve henüz bulunmamıştır. Allah'ın izniyle Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne gelişi ile birlikte Tevrat'ın da İncil'in de gerçeği bulunacak ve Musevilere ve Hristiyanlara bu hak kitaplarla hükmedilecektir.
Fakat aynı zamanda Hristiyan kardeşlerimiz Kuran'ın, hak olan İncil'in hükümlerinin tümünü kapsayıp aktardığı gerçeğini de bilmeleri gerekmektedir. Hak İncil hükümleri Kuran'da bulunmaktadır ve bu sebeple Müslümanlar da hak İncil'i uygulamakla yükümlüdürler. Kuran, İncil'i doğrulayıcı, yani yanlışlarını ayırt ederek doğru kısımlarını tasdik eden hak bir kitaptır. Dolayısıyla Müslümanlar, Muhammedi oldukları gibi, hak İncil'i uygulayan birer İsevi ve hak Tevrat'ı uygulayan birer Musevidirler. Dolayısıyla, samimi bir Hristiyan İncil'in gerçeğine uymak ve hak İncil ile hükmetmek istiyorsa, Kuran'da bu hükümlerin tümünü bulacaktır. Hak İncil, Kuran'da Yüce Allah'ın övdüğü kutsal kitabımızdır. Allah, İncil'in, gönderildiği dönemde insanlar için yol gösterici olduğunu Kuran'da şöyle bildirmektedir:
O, sana Kitab’ı hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti. Bundan (Kur’an’dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler... (Al-i İmran Suresi, 3-4)
Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik. (Maide Suresi, 46)
Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. (Hadid Suresi, 27)
Sonuç olarak, Hristiyan kardeşlerimizin Kuran'ı, önyargılara dayanarak reddetmeden önce, bu bakış açısıyla okumaları gerekmektedir. Samimiyetle Allah'tan doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış dileyen her kişi, Allah'ın bu büyük nimetine nail olacaktır.