"(Ey mü`minler) israf etmeksizin ve kibirlenmeksizin yiyiniz, içiniz, giyiniz, sadaka veriniz!" Hz. Muhammed (sav)
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir... (Bakara Suresi, 286)
Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler. (A'raf Suresi, 168)
... Mü'minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. (Enfal Suresi, 17)
Allah insanları dünyada imtihan etmektedir. Ve Allah'ın Kuran'da bildirdiği 'Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım' (Zariyat Suresi, 56) ayetinin bir gereği olarak insanların tek amacı Allah'a ibadet etmektir. Bu yüzden müminler sadece Allah rızasını kazanmak için yaşarlar. Hayatları boyunca nefes aldıkları her an Kuran'a uygun hareket etmeye çalışırlar ve Allah'ı hoşnut edecek salih amellerde bulunurlar. Evde, işyerinde, dışarıda, tek başınayken ya da topluluk içinde nerede olurlarsa olsunlar ibadetleri süreklidir. Bu, iman edenleri, inkar edenlerden ayıran çok önemli bir özelliktir. İman edenlerle inkar edenler dünyada aynı ortamlarda bulunup aynı işi yapıyor gibi görünebilirler fakat inkar edenlerin uğraşları tamamen boş bir amaç üzerine kurulmuştur. Çünkü dünya hayatında elde edilecek nefsani çıkarların Allah Katında hiçbir değeri yoktur.
(islamadavet.org) Dört duvar arasında bir ömür boyu sadece para kazanmak için yaşayan bir insanı düşünelim, yılları o mekanda geçer, aynı insanları görür, aynı işle meşgul olur. Bu kişinin tüm çabası yani amaç edindiği herşey ise ölümle birlikte yok olur. Oysa bu kişi Müslüman ise Allah rızasını kazanmak için çalıştığı için her saniyesi ibadete dönüşecektir. Ve öldüğünde, ahirette Yüce Allah'ın hoşnutluğunu umabilecektir. Allah dünya hayatının geçiciliğini bir ayette şu şekilde bildirmiştir:
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir. (Hadid Suresi, 20)