Vücudumuzda farkına varmadığımız, çoğu zaman da varlığından bile haberdar olmadığımız olaylar, büyük bir düzen içerisinde meydana gelir. Hayatımız için vazgeçilmez olan organlarımızın çalışması kendi irademizle başlattığımız ve devam ettirdiğimiz bir hareket değildir. Organlarımız Rabbimiz’in mucize olarak yarattığı kusursuz sistemlerden biridir. Bu organların her biri, insan henüz anne karnında küçük bir hücre topluluğu iken aktivitelerine başlar ve hayatı sona erene kadar kusursuzca görevlerini yerine getirirler.
Araştırmalar, kalp, beyin karaciğer gibi hayati özelliklere sahip organlarımızda herhangi bir aksaklık olduğunda bazı proteinlerin veya hücrelerin devreye girerek bu organları onardığını ortaya koymuştur. Ancak elbette tıp bilgileri olmayan proteinlerin zararı tespit edecek, buna karşı tedbir geliştirecek ve bu tedbir ile hayat kurtaracak bir bilinçleri yoktur. Fakat, yeryüzündeki tüm insanlarda, aynı görevi yerine getirmek için hazır bulunmaktadırlar. Bu üstün özelliklere sahip protein ne bir insan aklının ne de hayali evrim sürecinin bir eseri değildir. Bu, yarattığı herşeye bir düzen, intizam ve kusursuzluk veren Allah’ın yaratmasıdır. Allah, varlığı yaratılan her varlığın bütün ihtiyaçlarına yeten (Kafi), kuşatan (Muhit) ve istediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten (Kadir)’dir. Ancak Kendisi’ne şükredilen, bütün varlığın diliyle yegane övülen (Hamid)’dir. O, örneksiz olarak yaratan (Bedi)’dir. Kuran’da bu gerçek şu şekilde bildirilir:
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen olur. (Bakara Suresi, 117)
Beynin Kendini Onarması
Araştırmacılar ChAT+ nöron hücreleri adı verilen hücre topluluğunun, kök hücreleriyle açık bir şekilde iletişim kurabildiklerini ve yeni sinir hücrelerinin üretilmesini sağladıklarını keşfettiler.
Duke Üniversitesi Beyin Bilimleri Enstitüsü’nden Dr. Kuo: “Yetişkin beyninde sinir hücresi üretiminin nasıl sağlandığını belirlemek için çalışıyoruz. Bu gizli yolun ortaya çıkmış olması hiç beklenmedik ve heyecan verici bir gelişme. Sinir sisteminin çalışma prensibi bildiğimiz elektrik akımının yine elektrik kablosu görevi gören sinir hücreleri tarafından iletilmesine dayanır. Yani günümüzde kullanılan elektronik devreler ile aynı prensipte çalışmaktadır. Sinir hücrelerinin bu akımlardan anlam çıkartarak yukarıdaki gibi kendi aralarında iletişim kurabilmeleri muhteşem bir konudur.
Kalbin Kendini Onarması
Kalp krizi esnasında kalbe kan akışının aniden durmasıyla kalp hücreleri ölür ve kalpte onarılması mümkün olmayan zararlar meydana gelir. Kalpte ortaya çıkan bu tahribatla, hasta bundan sonraki hayatına yaşam kalitesi düşmüş olarak devam eder.
Kısa bir süre öncesine kadar, diğer organların aksine kalbin kendisini yenileme yeteneğine sahip olmadığı zannediliyordu. Ancak, bu zararın aslında vücut tarafından telafi edilebileceği anlaşıldı. Çocuklarda kalbin gelişiminde anahtar rol oynayan timosin beta 4 (TB4) adlı protein, yetişkinlerin kalbinde ‘’uykudaki’’ kök hücreleri uyandırır. Birçok canlının dokularında bulunan α 1 ve β 4 olmak üzere iki tipi bulunan timosin adlı bu küçük proteinler, vücuttaki hücreleri yeniden programlama özelliğine sahiptirler. Günümüzde ilaç olarak verilen bu protein, kök hücrelere kalbin onarılmasıyla ilgili bir kod yollar. Böylece başka tedaviye gerek kalmadan kalp kendi kendini tedavi eder. İlaç şeklinde verilen bu protein, kök hücrelerinin kalp ve damar hücrelerine dönüşmesini sağlayarak kalbin performansını %25’e varan oranda arttırır, zarar görmüş kalp hücrelerini onarır ve kalbi besleyen damarların artmasını, kasların da kendi kendilerini onarmasını sağlar.
Karaciğerin Kendini Yenileme Özelliği
Karaciğerin %70 kadarı alınsa bile bir-iki hafta içinde tekrar işlevlerini yerine getirecek büyüklüğüne ulaşır.
Karaciğerin rejenerasyon (kendini yenileme) faaliyetini hangi mekanizmaların gerçekleştirdiği hala araştırılmaktadır.
Bu sistemde hayranlık uyandıran noktalardan biri, karaciğer hücrelerinin inanılmaz bir hızda bölünmesi ve bu sırada normal görevlerini de aksatmadan yerine getirmeleridir. Görev yerine getirildikten sonra, hücre bölünmesinin ne zaman duracağına ortak bir kararla aniden son verilmesi ise daha da şaşırtıcıdır. Bu noktada akla şu sorular gelmektedir:
Hücreler çoğalma sırasında ne kadar daha devam etmeleri gerektiğini veya nerede duracaklarını nasıl bilmektedirler? Onlara hareket etme emri ya da dur emri nereden gelmektedir?
Eğer bir yerden “dur” emri almıyorlarsa, diğer organları rahatsız edecek derecede büyümemeleri gerektiğine kendileri mi karar vermektedirler?
Kuşkusuz şuuru olmayan hücrelerin bunlardan birini dahi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Bu mucizevi işleyişi başlangıcından sonuna kadar yaratan ve düzene koyan, gerekli emirleri veren Allah’tır.
Derinin Kendini Yenilemesi
Derinin dış dünyada karşılaşacağı ilk tehlikelerden biri yaralanma ve yırtılmalardır. Deride bir yaralanma yahut yırtılma meydana geldiğinde savunma hücreleri derhal harekete geçerek, öncelikle oradan içeri sızabilecek düşmanlara karşı direnişe geçerler. Sisteme sızmaya kalkışan mikrop ve yabancı hücrelere karşı müthiş bir savunma yaparken bir yandan da savunma surlarını yani“fibrin” denilen lifli bir protein üreterek deriyi tamir etmeye çalışırlar. Nitekim derinin esas koruyucu fonksiyonu, dış bölümü oluşturan ölü hücre katmanları sayesinde oluşur. Hücre bölünmesiyle oluşmuş her yeni hücre, derinin iç bölümünden yüzeye doğru hareket eder. Bunu yaparken, hücre içi sıvısı yani stoplazması dayanıklı bir protein olan keratine dönüşür. Bu işlem esnasında hücre ölür. Oluşan keratin maddesi, oldukça sağlamdır ve sindirim enzimleriyle parçalanması zordur. Bu, dayanıklılık demektir. Vücudu istila etmek isteyen bakteri ve mantarlar, cildin dış tabakasından alabilecekleri bir şey bulamayacaklardır. Ayrıca keratinli ölü dış hücreler, sürekli olarak cilt yüzeyinden dökülürler. Bu yolla kaybedilen hücreler, alttan yeni gelenlerle doldurulduğunda, o bölgelerde gerçekten içine nüfuz edilmesi güç bir bariyer kurulmuş olur.
İnsan vücudundaki organların mucizevi çalışmasını anlamak bile akıl gerektirirken, bu sistemin kör tesadüflerle oluştuğunu iddia etmek elbette akıl ve bilim dışı bir yaklaşım olur. Böylesine kusursuz bir sistem şuursuz tesadüflerle var olamaz. İnsanın içinde böyle bir elektronik devrenin kurulu olması, onun Allah tarafından yaratılmış olduğunun apaçık bir delilidir.
Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz? Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir. (Vakıa Suresi, 57-60)
Organlarımız Kendilerini Ne Kadar Zamanda Yenilerler
Kalp 20 Yıl
Saçlar 3-6 Yıl
Mide Duvarı 3-5 Gün
Bağırsak 2-5 Gün
Kemik 10 Yıl
Dil 10 Gün
Karaciğer 6 Ay
Akciğer 1 Yıl
Vücudumuzdaki onarım ve yenilenme faaliyetleri ileride muhtemelen felç gibi sinir dokusunun kaybından oluşan veya günümüzde henüz tedavisi mümkün olmayan hastalıklara da ışık tutacaktır. Bilimdeki bu ilerlemeler, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ahir zamanda insan ömürlerinin uzayacağına dair buyurduğu hadislerinin de doğruluğuna da işaret eder.
Adnan Oktar'ın Arab News'de yayınlanan makalesi: