Dünyada yaşanan hayat, insanlardan hangilerinin iyi, hangilerinin kötü davranışlarda bulunduklarının belirlenmesi için Yüce Allah (cc)'ın yarattığı bir deneme süresidir. Bu süre boyunca insanlar pek çok hata yapabilir, kusurlu davranışlarda bulunabilirler. İman eden insanların amacı bu hatalarından, kusurlarından, eksikliklerinden bir an önce arınarak Allah (cc)'ın rızasını kazanmak ve cennete yakışır bir ahlaka ulaşmaktır.
Samimi ve vicdanlı insanlar her türlü kötülükten ve eksiklikten kurtulmayı içten arzu ettikleri için kendilerini Allah (cc)'a yaklaştıracak her öğüdü canı gönülden dinlerler. Allah (cc)'tan korktukları, ahirete kesin bilgiyle iman ettikleri için sonsuz ahiret hayatlarını tehlikeye sokabilecek her türlü tavır ve sözden şiddetle sakınır, ahiret gününde kendilerine fayda sağlayacak tüm öğüt ve hatırlatmalara hemen uyarlar. Müslümanların bu özelliği Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır. " (Furkan Suresi, 73)
Yapılan hatırlatmalara ve verilen öğütlere karşı gurur yapmak, büyüklenmek, karşı çıkmak inkarcılara has bir tavırdır. Müminler ise yukarıdaki ayette de bildirildiği gibi, Allah (cc)'ın ayetleri doğrultusunda yapılan bir hatırlatmayı işittiklerinde dikkatle dinler ve hemen itaat ederler. İman eden bir insan kendisine ulaşan her hatırlatmanın, kendisini sonsuz cehennem azabından korumak için yapıldığını düşünerek tam bir teslimiyetle karşılık verir. Müminlerin bu teslimiyetlerini ifade eden sözleri, Kuran'da şöyle haber verilmiştir:
"Rabbimiz, biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür." (Al-i İmran Suresi, 193)
Asla gurur yapmadan kendilerine yapılan her Kurani hatırlatmaya uyanlar, samimi ve vicdanlı müminlerdir. Allah (cc), "Sen öğüt verip-hatırlat; çünkü gerçekten öğütle-hatırlatma, müminlere yarar sağlar." (Zariyat Suresi, 55) ayetiyle bu gerçeği haber vermiştir. Öğüt ve hatırlatmanın kimlere fayda sağlayıp, kimlerin inkarını artıracağı başka ayetlerde de şu şekilde bildirilir:
"Şu halde, eğer 'öğüt ve hatırlatma' bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat.' Allah'tan 'İçi titreyerek korkan' öğüt alır-düşünür. 'Mutsuz-bedbaht' olan ondan kaçınır. Ki o, en büyük ateşe yollanacaktır. Sonra onun içinde o, ne ölür, ne yaşar. Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur; Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılan. " (A'la Suresi, 9-15)
Naziat Suresi'nde ise ancak hesap gününden korkan kişilerin uyarıları dinleyeceği, "Sen, yalnızca ondan 'içi titreyerek korkanlar' için bir uyarıcısın." (Naziat Suresi, 45) ayetiyle bildirilmiştir. Müminler ahireti yaşamlarının her anında düşünür, orada ortaya çıkacak bir hatanın insanı Allah (cc)'ın huzurunda utandıracağını ve telafisi olmayan bir pişmanlığa sürükleyeceğini unutmazlar. Kuran ayetlerinden cehennem azabının şiddetini öğrendikleri için Allah (cc)'ın rızasına uygun olmayacak, Rabbimiz'in azabıyla sonuçlanabilecek her tavırdan şiddetle kaçınır, hata ve eksikliklerinden hızla kurtulmak isterler. Yüce Allah (cc) bir ayetinde, kendilerine verilen her öğüt üzerinde düşünen ve hayra yönelik çağrılara hemen uyan müminlerin ahlakını şöyle haber vermiştir:
"Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir." (Zümer Suresi, 18)
Vicdanlı bir insan kendisine yapılan Kurani bir hatırlatma karşısında hiçbir mazeret öne sürmez ya da nefsini temize çıkarmaya çalışmaz. Çünkü, "… Nefis -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir." (Yusuf Suresi, 53) ayetiyle bildirilen gerçeğin farkındadır. Nefsinden gelen bahanelerin hiçbirine kulak vermez. Daima vicdanına başvurarak doğruyu görür ve bu doğruya uyar. İman eden bir insan, ahirette nefsin öne sürdüğü mazeretlerin hiçbir geçerliliği olmayacağını; her zaman nefsi bir kenara bırakarak verilen öğüde uymanın kazanç sağlayacağını çok iyi bilir. Çünkü hesap günü Kuran'da bildirildiği gibi, "Zalimlere kendi mazeretlerinin hiçbir yarar sağlamayacağı gün"dür. (Mümin Suresi, 52)
Müminler, bu ahlakları neticesinde her konuda hızla birbirlerinin eksiklerini tamamlar, mükemmel bir ahlak ve tavır bütünlüğüne doğru yol alırlar. Bir müminin fark etmediğini diğeri görür ve tamamlar. En önemlisi ise hiçbir müminin kendisine hatırlatılan konularda en ufak bir direnç göstermemesidir. Kuran'da bildirildiği gibi müminler, "... yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir." (Al-i İmran Suresi, 135)