New Scientist dergisinin 27 Eylül 2003 tarihli sayısında "Relic Hints at Primal Force - Yadigar, Eski Kuvvete İşaret Ediyor" başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazı, yaşamın doğa olayları ve tesadüflerle başladığı hayaline yeni bir spekülasyon ekliyordu.
New Scientist’deki haberde günümüz bakterilerinde var olan ve pyrophosphate isimli molekülden enerji çıkaran bir enzimin varlığı anlatılıyor, bu enzimin yaşamın sözde rastlantısal başlangıcında gerekli enerji ihtiyacını karşılamış olabileceği iddia ediliyordu. Ancak bu iddianın, yaşamın rastlantısal olarak başladığı tezine bir destek sağlamadığı ortadadır. Dikkat edilirse bu senaryoda bir enzimin varlığından söz edilmektedir. Ne var ki New Scientist’in, bu enzimin rastlantısal olarak nasıl ortaya çıkmış olabileceği konusuna hiç dokunmadığı görülmektedir. Bunun sebebi açıktır: Böyle bir ihtimal bulunmamaktadır. Evrimci jeolog William Stokes, bir proteinin (veya enzimin de) rastlantısal oluşumunun imkansızlığını şöyle itiraf eder:
"Eğer milyarlarca yıl boyunca, milyarlarca gezegenin yüzeyi gerekli amino asitleri içeren sulu bir konsantre tabakayla dolu olsaydı bile yine (protein) oluşamazdı." 1
Görüldüğü gibi New Scientist tamamen hayalgücüne dayalı senaryolarına birtakım imkansızlıkları hasır altı ederek başlamaktadır. Üstelik söz konusu enzimin kökeni, yaşamın rastlantısal olarak başladığı dogmasına körükörüne bağlı olan New Scientist’in aşması gereken tek sorun değildir. Yaşamın kökeniyle ilgili materyalist/naturalist tezleri kuşatan başka birçok açmaz vardır. New Scientist’e yaşamın kökeniyle ilgili hurafeleri savunmaktan vazgeçmesini ve bu konunun ancak bilinçli tasarımla açıklanabileceğini, canlıları Allah"ın yarattığı gerçeğini kabul etmesini tavsiye ediyoruz.
Yaşamın rastlantısal başlangıcı senaryolarının açmazları hakkında daha detaylı bilgi için bkz. http://www.darwinizminsonu.com/m_biyoloji.html
1- W. R. Bird, The Origin of Species Revisited, Nashville, Thomas Nelson Co., 1991, s. 305