Müslümanların güzel ahlaklarının en çok tecelli ettiği ortamlardan biri de bir arada bulundukları sohbet ortamlarıdır. Daima Allah'ın adının anıldığı, Rabbimiz'in isminin yüceltildiği, Allah rızası için faydalı ve hayırlı işlerin konuşulduğu bu ortamlar, ferahlığı, temizliği, iç açıcılığının yanı sıra Müslümanların güzel tavırlarıyla da dikkat çekicidir.
Müslümanların sohbetleri içten ve samimidir. Yapmacıklık, riya müminlerin sakındıkları kötü davranışlardır. Müminler istişareyle hareket ettiklerinden herkesin sözü ve fikri değerlidir. Müslümanların sohbet ortamları kesinlikle tartışmacı değildir. Çünkü İslam ahlakı, iman edenlerin kendi görüşlerinde ısrarcı olmamalarını, vicdana, adalete ve hayra en uygun olan fikre uymalarını gerektirir. Müminler "benim düşüncem en doğrusu" gibi kibire ve inatçılığa dayalı ısrarcılıktan uzak dururlar. "... Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır." (Yusuf Suresi, 76) ayetiyle de buyurulduğu gibi, bir Müslüman, her zaman için kendisinden daha iyi bilen biri olabileceğini, en isabetli düşünceye kendisinin sahip olduğunu iddia etmenin büyük bir yanlış olduğunu bilir. Kendisi bir konuda bilgi sahibi olsa dahi, karşısındakinin de bir başka konuda derin bilgi sahibi olabileceğini düşünür. Bu nedenle diğer mümin kardeşlerini ilgi ve nezaketle dinler. Öncelikle onların sözlerinden, tecrübesinden bir şeyler öğrenmeye çalışır. Müslümanların bu güzel ahlakı, Kuran ayetlerine uymanın bir sonucu ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in ahlakının müminlerdeki bir yansımasıdır. İmam Gazali, güvenilir hadis kaynaklarına dayanarak Peygamberimiz (sav)'in sohbet ortamlarını şöyle tarif etmiştir:
... Huzurunda oturan herkese mübarek yüzünden nasibini verir, iltifat buyururdu. Bu yüzden huzurundaki herkes onun nezdinde kendisinden daha değerlisi olmadığı düşüncesine kapılırdı. Evet onun oturuşu, dinleyişi, sözleri, güzel latifeleri ve teveccühü hep nezdinde oturanlar içindi. Bununla birlikte onun meclisi haya, tevazu ve emniyet meclisiydi... Kendilerine ikram ve gönüllerini hoş tutmak için sahabelerini künyeleri ile çağırır, künyesi olmayanlara künye bularak onunla hitap ederdi. (Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayın Evi, 1998, s.798)
Hz. Ali ise bu mübarek sohbet ortamlarını şöyle anlatmaktadır:
(Birlikte) oturduğu kimselerin her biriyle ilgilenir, farklı muamele ettiği izlenimi vermezdi. İhtiyacını gidermesi için onunla oturan veya onu ayakta tutan kimseye karşı sabırlı olur, o kişi ayrılmadıkça kendisi onu terk edip ayrılmazdı. (İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid, cilt 5, iz Yayıncılık, s. 33)
Müslümanlar, tıpkı Peygamberimiz (sav)'de olduğu gibi, sevgileriyle, tevazularıyla, nezaketleriyle, temizlikleriyle, iyi huylarıyla, güleryüzleriyle, anlayışlı tavırlarıyla, güzel sözleriyle insanlara örnek olmalı, tavırlarıyla Kuran ahlakını ve sünneti en güzel şekilde yansıtmaya özen göstermelidirler. Bu güzel ahlakı gösterenler, Allah'ın izniyle, pek çok insanın İslam ahlakına ısınmasına sözleriyle ve anlattıklarıyla olduğu kadar davranışlarıyla da vesile olabilirler.