Adnan Oktar'ın 6 Şubat 2011 Kanal Avrupa ve Çay Tv'deki canlı sohbetinden
ADNAN OKTAR: Müminun suresi, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Müminler gerçekten felah bulmuştur. Onlar namazlarında huşu içinde olanlardır.” Ne yapacağımızı Allah bize bildiriyor. Namazlarında huşu içinde, namazını kılacak ve huşu içinde olacak. Beş vakit farz namazlarını, sünnetleri kılacak. “Onlar tümüyle boş şeylerden yüz çevirenlerdir.” Meleyani şeylerden vazgeçenlerdir. “Onlar zekata ilişkin söz ve görevlerinde mutlaka yerine getirendir.” Zekat; yani fazla malı, parası olduğunda onu etrafa dağıtıyor. “Ve onlar ırzlarını, iffetlerini koruyanlardır.” Yani gayri meşru ilişkiye girmiyor, helali ile ilişkiye giriyor. “Ancak eşleri yada sağ ellerinin sahip olduklarına karşı,” ya eşi, helali veyahut cariyesi, yani kendini hibe etmiş bir kadın ve yahut cariyesi. Sağ elinin dediği, yani ona ait olan kadın. Başkasıyla ilişkiye girmeyen, ona ait olduğunu açıkça ifade eden, kendini ona bağlamış, hibe etmiş. Bir şekilde hibe etmiş kadın. “Tutumları hariç. Bu konuda kınanmış değillerdir. Fakat kim bunların ötesini ararsa artık onlar sınırı çiğneyenlerdir.” İşte bak Allah, sınırın nerede çiğneneceğini söylüyor. “Onlar emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir.” Emanet, bize mesela bir emanet verildi, değil mi? İnsanlar bize emanettir. Din bize bir emanettir. Allah’ın kitabını korumakla biz mükellefiz, vatanı korumakla mükellefiz, değil mi? Emanetler çok, inşaAllah. “Onlar namazlarını titizlikle koruyanlardır.” 5 vakit sünneti seniyeye ittiba ila namazlarını koruyanlar. Sahibi tertip, muntazam namazlarını kılanlar. “İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır.” Böyle olursanız diyor Allah, hem yeryüzünde nimet veririm, ahirette de cennete giderseniz, Allah’ın rızasını kazanırsınız. Yalnız şu çok önemli; Allah’a ibadet ederken cennet için değil, Allah’ın rızası için ibadet etmek lazım. Allah onu makbul görüyor, Allah’ın rızasını hedeflemek lazım. Lütfuyla cennet verirse tabii ki iftihar ederiz, çok hoşnut oluruz. Ama bizim asıl amacımız Allah’ın rızası olacak, inşaAllah. Asil olan, güzel olan budur. Bak şeytan itlik yaptı, değil mi? Ne kadar güzel, biz Allah’ı görmeden iman ediyoruz ve canımızı vermeyi kabul ediyoruz. Ne kadar güzel bir sevgi, Allah bunu beğeniyor işte. Mesela gençliğimizi veriyoruz, hayatımızı veriyoruz, malımızı veriyoruz, Allah bunu çok beğeniyor. Ama öbür türlü, mesela melek kabul ediyor Allah’ı. Zaten mecbur melek Allah’a ibadet etmeye, başka ikinci bir yol yok melek için. Ama insan için iki yolu da görecek durumu var, küfre de gidebilir, İslam’a da girebilir. Allah için hareket ediyor ve Allah’ı o kadar çok seviyor ki, görmediği halde Allah için canını verebiliyor. Allah bunu çok beğeniyor işte, biz de çok beğeniyoruz. Dünyadaki en güzel görüntü bu, en hoşa giden görüntü bu, en asil görüntü budur. Dünyanın en güzel süsü de budur. Aşk; en güzel duygu aşktır. Aşkın en güzel ifade şekli de budur, canını vermektir. Allah için, sevdiği için canını vermek veyahut hayatını, gençliğini, malını mülkünü, her şeyini vermek Allah’a. Çok asil bir hareket, sevginin en güzel ifade şeklidir. Birçok sevgi karşılıklı olur ama burada karşılık yok, sadece Allah’ın rızasını istiyoruz. Çok asil, bayağı güzel ve dünyanın en güzel süsüdür bu işte. Yoksa dünya sandalyeler, bağlar, bahçeler olur, hiçbir şey ifade etmez. Allah’ı sevmedikten sonra bir insan, Allah’tan korkmadıktan sonra hiçbir anlamı yok, inşaAllah