Gökleri, yeri, bu ikisi arasında olan her şeyi, kainatta işleyen tüm kanunları, her an meydana gelen tüm olayları yaratan Rabbimiz, 'Habir' sıfatıyla herşeyin iç yüzünden ve gizli taraflarından da haberdardır. Üstelik Allah'ın 'bilmesi' sınırsızdır. Kuran'da haber verilen ve insanın unutmaması gereken önemli sır ise, Rabbimiz'in insanın içini, aklından geçenleri, gizli veya açık işlediği tüm fiilleri de bildiğidir.
Ne var ki bazı insanlar, içinde yaşadıkları duyguların, düşüncelerin, sıkıntıların yalnızca kendi bilgileri dahilinde olduğunu zannederler; ama bu büyük bir yanılgıdır. Kainatın her noktasına tam olarak hakim olan Allah, insanın içine de, dışına da hakimdir. Allah insanların içlerinden geçirdikleri, niyet edip uyguladıkları veya uygulamadıkları ya da gizlice tasarladıkları herşeyden haberdardır.
Yeryüzünde Allah'tan habersiz hiçbir şey olamayacağı gibi hiç kimse de, Allah'ın bilgisi dışında içinden birşey geçiremez. Allah herkesin içinden geçeni mutlaka bilir. Kuran'da bu gerçek, şöyle haber verilmiştir:
``Allah'ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.`` (Mücadele Suresi, 7)
Dolayısıyla insanın kalbindekileri Allah'tan gizlemesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Allah, kişinin yaptığı tüm fiilleri, kalbinden geçen düşünceleri, hatta onun dahi tam olarak bilmediği bilinçaltını bilir. Bu durumda insan Allah'a karşı son derece samimi ve boyun eğici olmalı, zaaflarını, eksiklerini, kusurlarını, imani zayıflıklarını Allah'a samimi bir biçimde açmalı, kendisini imani olarak güçlendirmesi için dua etmeli ve O'ndan yardım istemelidir.
Allah'ın, ``Gizlinin Gizlisini Bildiğini`` Bilmenin, Mümine Kazandırdığı Güzel Özellikler
Allah Korkusu
Mümin, Allah'ın her an kendisiyle olduğunu, yaptığı, söylediği, ertelediği, kafasında planladığı her şeye her an şahit olduğunu, yazıcı meleklerin de tüm bunları kaydetmekte olduklarını bilir. Bunu bilmek, hem imanın çok keskin bir göstergesidir, hem de ebedi hayatı belirleyecek çok önemli bir özellik olan Allah korkusunu artırır. Bu yüzden, Allah'ın rızasına uygun olmayacak bir şey üzerinde düşünmekten ve Kuran ahlakına uygun olmayan davranışlar sergilemekten titizlikle kaçınır. Bu da onu her an Allah'ın istediği gibi davranmaya, O'nu hoşnut etmeye çalışmaya, şeytanın ve nefsinin isteklerinden sakınmaya, onların hile ve oyunlarına karşı uyanık ve tedbirli olmaya sevk eder.
Allah Sevgisi
Yeryüzündeki herşeyin tek hakimi ve her insanın, her varlığın, maddi manevi herşeyin tek sahibi olan Allah'ın, insanın her isteğini duyması, aklından geçen herşeyi bilmesi ve dualarına icabet etmesi, insan için çok büyük bir nimet ve rahmettir. İnsanın Allah'tan birşey istemesi için yalnızca samimi olarak aklından geçirmesi, içinden yalvararak O'na dua etmesi yeterlidir.
Örneğin birçok düşüncemizi paylaştığımız en yakınlarımızı düşünelim: Eşimiz, çocuğumuz, annemiz, babamız, kardeşlerimiz, en samimi arkadaşlarımız... İşte Allah, insana kendisine en yakın saydığı herkesten daha yakındır. Kuran'da ``... Biz ona şahdamarından daha yakınız." (Kaf Suresi, 16) ayetiyle, Allah'ın insana ne denli yakın olduğu bildirilir. Allah'ın her an yanında olduğunu, kendisini gördüğünü, işittiğini, her düşüncesinden haberdar olduğunu bilmek, samimi olduğu sürece Allah'ın her işinde kendisine yardım edeceğini, her isteğini kabul edeceğini ümit etmek, bir müminin Allah'a olan sevgisini, teslimiyetini ve gönülden bağlılığını artırır.
Allah'ın Sınırlarını Korumada Titizlik
İçinden geçirdiği her düşünceyi Allah'ın bildiğini bilen mümin, insanların arasında bulunduğu zaman da, kimsenin görmediği ortamlarda da Kuran ahlakına uymayan herhangi bir davranış göstermekten aynı titizlikle sakınır. Çünkü bir kötülüğü, ister herkesin içinde isterse yalnız başına yapsın, ister açığa vursun isterse saklasın, Allah'ın bunu bileceğini ve kendisini her davranışından sorguya çekeceğini bilir. Allah'ın onun bu konudaki samimiyetini deneyeceğini ve imtihan kastıyla kendisine çeşitli uygun ortamlar yaratacağını da bilir. Bu nedenle müminler, Allah'ın sınırlarını korumada son derece titiz davranırlar.
Dürüstlük
Allah Kuran'da, insanlara yalandan sakınıp doğru söz söylemelerini bildirmiştir:
"Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve sözü doğru söyleyin. Ki O (Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın..." (Ahzab Suresi, 70-71)
"... yalan söz söylemekten de kaçının." (Hac Suresi, 30)
İnsan çevresindekilerin haberi olmayacağını düşünerek yalan söyleyebilir. Ancak Allah'ın bundan haberdar olacağını ve bunun O'nun hoşnut olmayacağı ve yasakladığı bir tavır olduğunu bilen mümin, yalan söylemekten şiddetle kaçınır. Her zaman güvenilir ve dürüst bir karaktere sahip olur.
İhlas
İhlas, kişinin hiçbir çıkar ya da menfaat gözetmeksizin sadece Allah'ın rızasını ve hoşnutluğunu hedeflemesidir. Bu üstün ahlak özelliği, vicdanlı düşünerek ve Allah'ın her an kendisini izlediğinin bilincinde hareket ederek ortaya çıkar. İnsanın hareketlerini başkalarının düşünce ve isteklerine göre ayarlaması ise, onu ihlastan uzaklaştırır. İnsanların haklarında ne düşündüklerine önem veren, onların rızasının peşine düşen kişiler hatalarını örtmek uğruna yalanlar söyleyerek daha fazla hataya sürüklenirler. Oysa Allah'ın her an kendisini izlediğini ve içinden geçirdiği herşeyi bildiğini bilen mümin, tavırlarını yalnızca O'nun rızasına göre belirler, insanları değil yalnızca Allah'ı memnun etmeye gayret eder. Bu da ona ihlaslı bir karakter kazandırır.
``Rabbiniz sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şüphesiz O da, (Kendisi'ne) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır.`` (İsra Suresi, 25)