Kuşkusuz her iman sahibi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), diğer peygamberler ve Kuran'da bahsedilen salih müminler gibi güçlü bir Allah sevgisine sahip olmak ister. Bu sevginin kalpte sağlanmasının yolu öncelikle halis bir iman ve samimi bir duadır. Unutmayın ki coşkulu Allah sevgisi ve Allah aşkını, kalplere ilham edecek ve yerleşik kılacak olan yalnızca Yüce Rabbimiz'dir.
Sevgi duyulan her şey Allah'ı anmak için bir vesiledir
Alemleri yoktan var eden Yüce Allah, küçücük bir muhabbet kuşunda dahi insanın çok hoşuna gidecek birçok özellik yaratır. Adeta insan sesi çıkartarak konuşabilen, mavinin, sarının, yeşilin farklı tonlarıyla çok estetik bir görünüme sahip olan ve sevilmekten çok hoşlanan bu küçücük canlılar, Allah'ın sonsuz kainat içinde yarattığı sayısız güzellikten sadece bir tanesidir. Tüm insanlar bu sevimli canlıların görüntüsünden zevk alır. Ancak bu görüntünün ardında, Allah'ın sonsuz ilminin olduğunun şuurunda olan bir insanın tavrı ve düşüncesi diğer insanlara göre oldukça farklıdır. Bu bilinçle hareket eden bir kişi gördüğü bu güzellik karşısında Allah'ı tesbih eder. Allah'ın kendisine verdiği sevgi, şefkat ve merhamet duyguları için de şükreder. Benzer bir durum için Kuran'da şöyle bir örnek verilmektedir:
"Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi. Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu. O da demişti ki: "Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbim'i zikretmekten dolayı tercih ettim." Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar. "Onları bana geri getirin" (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı." (Sad Suresi, 30-33)
Ayetlerden de anlaşılacağı üzere tüm sevgilerin kaynağında, Allah sevgisi ve Allah'ı zikretme amacı bulunmalıdır. Nitekim, kalbinde derin bir Allah sevgisi olan bir insanın Allah'ı zikretme konusundaki isteği, kararlılığı ve devamlılığı için karşılaştığı her durum bir vesile olmaktadır. Tüm iman edenler için güzel bir yol gösterici olan bu örnek, bizlere şahit olduğumuz tüm güzelliklere karşı nasıl bir tavır içerisinde olmamız gerektiğini de göstermektedir.
Allah Aşkı, Her An, Her Dakika Yaşanan Bir Sevgidir
Vicdanını kullanarak etrafındaki mükemmel düzeni idrak edebilen insanlar için tüm kainat, Allah'a olan sevgilerini artıracak vesilelerle doludur. Bir ayette şöyle buyurulmaktadır:
"Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır." (Casiye Suresi, 13)
Ayette bildirildiği gibi 'göklerde ve yerde olanların tümü'nün Allah'ın birer nimeti olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Yağmur getiren bulutlar, yaşamaya elverişli tek gezegen olan Dünya, kesintisiz olarak bize fayda sağlayan Güneş, yüzlerce mineral yerleştirilerek ürün almaya elverişli hale getirilen topraklar ve içinde milyarlarca canlının yaşadığı denizler gibi saymakla bitirilemeyecek pek çok nimet ilk bakışta insan hayatı açısından son derece önem taşıyan ve çıplak gözle de görülebilen nimetlerdir. Bunların yanında bizi bir yerden başka bir yere götüren arabalar, kullandığımız cep telefonları, bilgisayarlar, internet, oturduğumuz evler, musluğu açtığımızda akan sıcak su, soluduğumuz oksijen...
Hepsi, Yüce Allah'ın bizim için boyun eğdirdiği ve faydamıza sunduğu güzellikler ve nimetlerdir. Allah, bir ayette insanların, "O'nun nimetlerini bir genelleme yaparak dahi saymaya güç yetiremeyeceğini" bildirmiştir. (Nahl Suresi, 18) Derin düşünen iman sahipleri bu nimetleri ve nimetlerdeki detayları eksiksiz görmeye gayret ederler. Her an, her dakika Allah'ı hatırlamak, zikretmek, şükretmek ve böylelikle daha çok sevmek iman edenlerin kalplerinin aşk ile Allah'a bağlanmasına vesile olacaktır.
Allah'ı aşkla seven bir kimse hiçbir zaman Allah'ın nimetlerini unutmaz. Güneş'in her sabah yeniden doğuşuna bir nimet olarak bakar, her yağmur yağışında, her yaprak düştüğünde, her yediği lokmada, her nefes alışında Allah'ı anar. Her şey ona Allah'ı hatırlatır ve hiçbir şey ona Allah'ı unutturamaz.
Allah'ı Üstün Sıfatlarıyla Tanımak Rabbimiz'e Olan Sevgimizi Artırır
Allah Kuran ayetleriyle insanlara Kendisi'ni üstün sıfatlarıyla tanıtmıştır. Rabbimiz'in üstün ahlakının ve benzersiz isimlerinin her birinin öğrenilmesi, insanın Rabbimiz'i tanıyıp Şanını gereği gibi takdir edebilmesi ve O'na derin bir sevgiyle bağlanması için önemli bir yoldur. Allah kullarını seven, onlar için güzellik dileyen, onları bağışlayan, onlara yardım eden, rahmeti çok geniş olan ve karşılıksız olarak lütufta bulunandır. Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Rabbimiz, iyiliğe kat kat fazlasıyla karşılık veren, koruyan, kollayan, doğru yola ulaştıran, tüm dualara cevap veren, müminlerin gerçek dostu, velisi ve yardımcısı olan ve samimi kulları için sonsuz cennet nimetlerini yaratandır. İnsanın Yüce Allah'ın bu üstün ahlakını düşünüp tefekkür etmesi, yaşamının her anında Allah'ın sonsuz sevgisini, şefkatini ve rahmetini görebilmesi, O'na şükrünün ve sevgisinin sürekli olarak artmasını sağlar.
Allah Sevgisinin Önemi
Bediüzzaman Said Nursi'nin hikmetli sözlerinden biri "Dost istersen Allah yeter. Evet O dost ise, her şey dosttur" şeklindedir. Gerçekten de Allah'ı gereği gibi tanıyan ve takdir eden bir insan için yalnızca Allah'ın kendisine dost olması yeterlidir. Yüce Rabbimiz, sonsuz kainatın, tüm varlıkların tek hakimidir. Her şey O'nun iradesindedir. Tüm kalpler Allah'ın elindedir.
Allah'ı gerçek anlamda dost edinmek, O'nu razı etmek bir müminin yaşamındaki en önemli ve öncelikli hedef olmalıdır. Diğer her şey ertelenebilir, ama bu ertelenmeyecek, bekletilmeyecek, gevşeklik gösterilmeyecek hayati bir konudur. İnsanın kalbinin her an tatmin olması, huzur ve rahat bulabilmesi buna bağlıdır. Bu nedenle insanın Allah'a teslimiyet konusunda son derece titiz olması, Allah'ın hoşnut olacağı bir ahlak sergilemesi ve aksi yöndeki tavırlardan şiddetle kaçınması gerekir. Allah Kuran'da kullarına hoşnut olacağı ahlakı bildirmiş, aynı şekilde razı olmayacağı her şeyi de haber vermiştir. Bu durumda insanın yapması gereken; vicdanının sesini dinlemek, tam bir teslimiyet içinde, halis bir kalple Rabbimiz'e yönelmektir.
Allah'ı seven ve Allah'tan korkan bir insan, O'nun sınırlarını büyük bir şevk ve istekle korur; Allah'ın her emrini kusursuzca yerine getirmek için titizlik gösterir, Allah'ın hoşnutluğunu, sevgisini, rahmetini ve cennetini kazanmak için hayatı boyunca bütün gücüyle çalışır.