Her medeniyet belli yönleriyle tarihe geçmiş, her biri ardında farklı izler bırakmıştır. Endülüs İslam medeniyeti ise tarih sahnesine çıkmış tüm medeniyetler arasında çok sayıdaki özelliğiyle müstesna bir öneme sahiptir.
Batılı tarihçilerin karanlık bir çağ olarak nitelendirdiği Ortaçağ’ın parlayan yıldızı Endülüs, Avrupa kültürünün oluşmasında öncü bir rol üstlenmişti. Şehir; yenilik, kültür ve medeniyet kavramlarının zirveye ulaştığı başlıca merkez konumundaydı. Avrupa güneşin batışı ile karanlığa bürünürken, Endülüs'e bağlı Kordoba sokakları 24 saat lambalarla aydınlanırdı. Avrupa kir ve çamur içindeyken, Kordoba'nın dört bir yanı kaldırım kaplıydı ve binden fazla hamamı vardı. Dönemin Paris ve Londra halkları nehir kıyılarındaki kulübelerde yaşarken, Kordoba modern şehir konforuna yakın özelliklere sahipti. Hastane, kütüphane ve okulları ile şehir tam anlamıyla bir ilim ve kültür merkeziydi. Kordoba kütüphanesi 600 bin cilt el yazması kitabıyla günümüzün önemli kütüphaneleri ile yarışır büyüklükteydi. Avrupa soyluları kendi isimlerini bile yazamazken, Kordoba’da çocuklar okula gitmekteydi.
Malezya’da yayınlanan New Straits Times gazetesinin 18 Temmuz 2016 tarihli sayısında Harun Yahya’nın “Medeniyetin Beşiği Endülüs'ten Günümüze Dersler” isimli makalesi yayınlandı.
http://www.nst.com.my/news/2016/07/159048/lessons-al-andalus
http://digital.nstp.com.my/nst/books/160718nstnews/index.html#/17/