3 cm`nin milyonda biri kadarlık bir kısımda oluşan, bir katı maddenin toz haline gelmiş en küçük zerreciklerinde bile varlığını sürdüren, muhteşem düzene sahip kristaller, yaşantımızın her yerindedir. Yeryüzünün bütün katı kabuğu, kusursuz düzendeki atomların oluşturduğu bir kristal yüzeydir. Dolayısıyla bir insanın ayak bastığı hemen her yerde, düzgün geometrik şekillerle birbirine bağlanan ve kesintisiz olarak ilerleyen üstün bir simetri ve estetik hakimdir. Bazı insanları yanıltan ise, bu üstün sanatı çıplak gözle göremiyor olmalarıdır.
Kar taneleri, bir başka kristal mucizedir. Birbirleriyle gevşek bir şekilde bağlanarak bir kar tanesini meydana getiren kristaller, birbirlerinden öyle farklı geometrik şekillerde oluşurlar ki, birbirine benzeyen bir çift kar tanesinin meydana gelme ihtimali oldukça zordur. Her yıl karşılaştığımız kar miktarını düşündüğümüzde veya karın hiç eksilmediği kutup bölgelerini dikkate aldığımızda, Allah (cc)`ın sergilediği üstün sanatı çok daha iyi anlayabiliriz.
Kar tanelerindeki farklı kristal yapının sebebi su molekülünün kendine has moleküler özelliğidir. Tüm su moleküllerinin yapısı temelde aynı olmasına rağmen bu moleküller bazen birbirinden farklılaşabilirler. Oluşan her 5000 su molekülünden birinde hidrojen atomu yerine bir doteryum atomu bulunabilir. Ve her 500 molekülün birinde 16 kütle numaralı oksijen yerine 18 kütle numaralı oksijen bulunabilmektedir. Bu farklılık, bir araya gelerek kristalleşen buzlar arasında bir kombinasyonun meydana gelmesine neden olur. Çünkü tek bir kar tanesinde 1018 su molekülü bulunmaktadır. Su moleküllerinin yukarıda anlattığımız farklılaşmaları nedeni ile tek bir kar tanesini meydana getiren moleküllerin 1015 tanesi diğerlerinden farklı olacaktır. Bu hesaba göre, iki kar tanesinin tamamen aynı düzenlemeye ve şekle sahip olması 1024'de bir ihtimaldir. Ve böyle bir ihtimalin, evrenin başlangıcından bu yana gerçekleşmiş olma olasılığı sıfırdır.
Kristal harikasının bir başka örneği de yeryüzünün herhangi bir yerinde bir canlı bedenine ulaşıp canlanabilmek için yüzlerce yıl bekleyen virüslerdir. Bu varlıklar, bir canlı hücresinin sıcaklığını ve nemini hissetmeden en ufak bir canlılık belirtisi göstermezler. Onların tek hücreli canlılar gibi organelleri yoktur. Sahip oldukları tek şey korunmalarına yardımcı olacak bir hücre zarı ve bir DNA`dır (bazı zamanlarda da bir RNA). Canlanıp faaliyet gösterebilmek için bir canlı hücresini kullanır ve onun imkanlarından faydalanırlar.
Virüsler, bir hücre bulup içine yerleşene kadar ise, yeryüzünün herhangi bir yerinde, soğukta veya sıcakta, gökyüzünde veya toprak altında varlıklarını sürdürürler. Yok olup parçalanmamalarının, hayatta kalabilmelerinin tek nedeni ise sahip oldukları kristal yapıdır. Bu kristal yapı, bu canlıyı korur ve canlı tutarken, aynı zamanda mükemmel bir geometrik şekil ile onu sarar.
Virüsler dışında diğer mikroorganizmalar da kristalleşirler. Kristalleşme yöntemi, mikro canlıların kendilerini korumak için kullandıkları mükemmel bir yöntemdir. Bakteri, alg gibi bazı mikroorganizmalar, şartların kendileri için zorlaştığı zamanlarda, nesillerini devam ettirebilmek için kristalleşerek bir çeşit kış uykusuna yatarlar ve kendileri için daha uygun şartlara sahip başka bölgelere gidene kadar bu şekilde kalırlar. Kristal yapı onların, bulundukları ortamda ve daha sonra yükselerek kış uykusuna yattıkları bulutların arasında karşılaşacakları zor koşullara karşı önemli bir korumadır.
Atomların çeşitli şekillerde bir araya gelmeleri, elektronları çeşitli şekillerde paylaşmaları sonucunda oluşan kimyasal bağlar ve bunların meydana getirdiği kristal mükemmellik, oldukça önemli bir iman hakikatidir. Gözle görülmeyen moleküler seviyedeki bu mükemmellik, %99.9999`u boşluktan oluşan atomların Allah (cc)`ın dilemesiyle, tüm evreni kapsayan hiçbir kusur barındırmayan bir mükemmellik sergileyebileceklerini göstermektedir. Milyonlarca kilometrelik Dünya yüzeyi boyunca var olan her noktada, hatta tek bir noktanın binde birinde bile bu hatasızlık, bu üstün sanat devam etmektedir. Elimize aldığımızda eriyip giden, sahip olduğu moleküler yapının çoğu zaman farkında bile olmadığımız bir kar tanesi, eşsiz bir güzellik ve simetri sergileyen bir sanat eseridir. Bu gerçekler, iman edenlerin imanlarının artmasına vesile olan, inkar edenlerin şaşkınlık duymalarına ve inkarlarında şüphe oluşmasına sebep olan Allah (cc)`ın Yüce sanatı, üstün yaratma gücünün tecellisidir.
İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka İlah yoktur. Her şeyin Yaratıcısı'dır, öyleyse O'na kulluk edin. O, her şeyin üstünde bir vekildir. Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 102-103)