Liderlik deyince insanların aklına genelde, arkadaşlarını ateşleyerek kişisel becerileriyle kaybedilmekte olan bir maçı kazandıran futbolcular geliyor. Veya iyi bir ekip ruhunu harekete geçirerek şirketlerine yüksek karlar yaptıran yöneticiler için iyi bir lider deniyor.
Liderlik çok eskilerden beri bilinse de özellikle son 10 yılda en çok konuşulan, hatta üniversitelerde ders olarak okutulan bir konu.
Liderler birçok özellikleri ile yöneticilerden ayrılıyor. Yöneticiler önlerine konmuş olan prensipleri ve kuralları uygularken lider ise kuralların uygulanacağı geniş bir bakış açısı yaratırlar. Liderler iletişime, fikirlere ve değişime açıktır, yaptıkları onlar için bir iş ya da hobi değil, adeta bir dava konusudur. Davasını gerçekleştirmek için çalışma arkadaşları, ekibi vardır. Yanındakileri şevklendirerek yılmadan amaçları için çabalamalarına öncülük ederler. Liderler çevresine karşı güler yüzlü, saygılı, ciddî ve alabildiğine vakurdur. Bir lider son derece yüksel bir ahlaka sahiptir, faziletlidir. Hem adaletli hem de merhametlidir. Karizmatik kişiliği ile çevresini etkileme gücüne sahiptir, ancak buna rağmen yakınları ile fikir alışverişi yapmaktan çekinmezler. Sağlam karakterli ve kararlıdır. Mücadele ruhuna sahiptir, engeller onu yıldırmaz. Olumlu düşünce yapısına sahiptirler. Devamlı surette değişimi ve gelişimi teşvik ederler. Engellere takılıp kalmaz, çözümler üretir. Uzak görüşlüdürler, olayları çevrelerinden farklı görüp, herkesten farklı, ama isabetli teşhislerde bulunurlar.
Futbol takımlarının, şirketlerin nasıl bir lidere ihtiyacı varsa, milletler de liderlere muhtaçtır. Ne var ki nerdeyse son 100 yıldır Arap ve İslam âleminde yetişmiş bir lider mevcut değil. İslam âleminde devlet yöneticisi olarak çıkanların pek çoğu liderlik bir yana sadece merasim önderliği yapıyor. Biraz daha iyi olanları siyaset oluşturuyor, bürokrasiyi yönetiyor, krizlerle mücadele etmeye çalışıyor. Ancak bunlarda da bile başarılı bir Arap yönetici olduğunu söylemek nerede ise imkânsız.
İslam âlemi iç savaşlarla, yoksullukla, geri kalmışlık mücadele ediyor. Müslüman ülkelerde sanatçılar ve bilim adamları yetişmiyor. Ülkelerin ekonomileri iyi yönetilmiyor. Yolsuzluklar, rüşvetler, suistimaller her yeri sarmış durumda. Devletler huzur ve refah için değil, çatışma ve savaş için aracı olmuş adeta. Kardeş kavgaları, ayrılıklar, düşmanlıklar çok fazla. Müslümanlar bir araya gelmelerinin gerekliliğini bile getiremiyorlar.
Benzer bir durum 1400 yıl öncesinde tüm Arap Yarım Adası’na hâkimdi. Lider vasıflarının tümünü üzerinde toplayan yüksek ahlaklı bir şahsiyet yalnız Arap Yarım Adası’ndakilerin değil, çok daha geniş bir coğrafyadaki insanların kurtuluşuna vesile oldu. O kişi sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) idi. Tıpkı diğer peygamberler gibi Allah’ın dilemesi ve yardımı ile tam bir liderlik örneği göstererek zamanın tüm sosyal sorunlarını Kurani bir bakış açısı ile çözmüştü.
Günümüzdeki Müslümanlar Peygamber Efendimizin (sav) ahlakını, onun hangi koşullarda nasıl bir tavır gösterdiğini öğrenmeli. Ona benzemeye çalışmalı, takvada, tavırda, ihlasta, tevazuda, temizlikte, iman şevkinde onu örnek almalı. Günümüzde insanların pek çoğu kendilerine birçok insanı örnek almakta, onların tavırlarına özenmekte, onlar gibi konuşup, onlar gibi davranmaya çalışmakta. Oysa özenilmesi, benzemeye çalışılması gereken kişiler peygamberlerdir.
Allah, ayetlerinde Allah'a ve Resul'üne iman etmenin, peygamberi savunup desteklemenin ve onu izlemenin önemine dikkat çekmekte ve bu kişilerin kurtuluşa ereceklerini müjdelemektedir. Ki Allah'a ve Resûlü'ne iman etmeniz, O'nu savunup-desteklemeniz, O'nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için. (Fetih Suresi, 9) …Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)
Asr-ı Saadet döneminden bu yana, iman edenler, Müslümanların yaşadıkları sıkıntılara, yeryüzünde hüküm süren inkâra dayalı düşünce sistemlerinin, haksız ve adaletsiz uygulamaların, dünyada süregelen savaş ve çatışmaların son bulacağını umarak, Allah’a samimiyetle dua etmişlerdir. Şüphesiz Allah dua edenleri duasını kabul edendir. Yine Müslümanların duasını kabul edecek ve onların içlerinde bulunduğu zor durumdan kurtaracak ve peygamberimizin müjdelemiş olduğu ahirzamanın liderini gönderecektir inşaAllah.
Adnan Oktar'ın National Yemen ve News Rescue'da yayınlanan makalesi:
http://newsrescue.com/problem-leadership-islamic-world/#axzz37VLs4Cyt