İslam Ahlakının Müminlere Kazandırdığı Kalite Anlayışı
ucgen

İslam Ahlakının Müminlere Kazandırdığı Kalite Anlayışı

19831

Allah Kuran'da insanların ihtiyaç duyabilecekleri her konuyu açıklamıştır. Günlük hayatta karşılaşılan bir detaydan çok hayati bir konuya kadar, insanın her konuda nasıl bir tavır içerisinde olması gerektiği Kuran'da çeşitli örneklerle bildirilmiştir. Kuran'ın bu özelliği ayetlerde şöyle bildirilir:

... Biz Kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89)

Kuran ile kendisine bildirilen tüm bu bilgilere sahip olan bir mümin, hayatının her anında üstün bir ahlak sergileyebilecek bir anlayış kazanır. İmanından kaynaklanan Allah korkusuyla, "Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir." (Enfal Suresi, 29) ayetiyle bildirildiği gibi, "doğru ve yanlışı ayırt edebilecek bir akla" sahip olur. Yüce Allah'ın bir rahmeti olarak, hayatının her anında kendisine iyi ve kötü olan herşeyi ilham eden vicdanı sayesinde de iyinin daha iyisini, güzelin daha güzelini de kolaylıkla görebilir.

Tüm yaşamını bu şekilde Allah'tan korkup sakınarak, Allah'ın rızasına uygun davranışlarda bulunarak ve vicdanını kullanarak geçirir. Kuran'ın "Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır." (Al-i İmran Suresi, 114) ayetiyle bildirildiği gibi, her an "hayırlarda yarışarak" ve "salih davranışlarda bulunarak" Allah'ın rızasını ve cennetini kazanmaya çalışır. Tüm bu güzel davranışlarında süreklilik gösterir. Bu kararlılık ve süreklilik de onu, dünya şartlarında bir insanın ulaşabileceği en üstün ahlak seviyesine ve tavır mükemmelliğine ulaştırır.

Kalitesizlik, İslam Düşmanı Gizli Bir Güçtür

İslam ahlakını yaşamakta gösterilen titizlik, kişileri her türlü olumsuz tavırdan uzaklaştırıp güzel davranışlara yöneltmesinin yanında, müminlere üstün bir kalite anlayışı da kazandırır. Dolayısıyla Kuran ahlakı tam olarak yaşandığı takdirde, kişilerin yetiştikleri koşullar, içerisinde bulundukları şartlar, eğitim seviyeleri, kültür düzeyleri, bilgi ve görgü anlayışları her ne olursa olsun, bu kalite kişilerin tüm tavırlarına yansır. Davranış şekillerinden konuşma üsluplarına, oturmalarına kalkmalarına, giyim tarzlarına ve temizliklerine; estetik ve sanat anlayışlarından sofra adabına, yemek yeme şekilllerine, yürüyüşlerine, espri anlayışlarına, gülmelerine kadar akla gelen her konuda bu özellikleri dikkati çeker.
Sabah uyandıkları andan gece uykuya daldıkları ana kadar yaptıkları her işte Kuran ahlakına göre düşünmeye, konuşmaya ve hareket etmeye büyük bir özen gösterirler. Tüm tavırları, konuşmaları, estetik zevkleri, sanat anlayışları ve görgüleriyle diğer insanlara örnek davranışlar sergilerler. Bu özellikleriyle birarada olunmaktan hoşlanılan, insanlara fayda sağlayan, her zaman güzelliklere vesile olan ve kendi tavırlarıyla da çevrelerine sürekli olarak güzellik sunan bir anlayış içerisindedirler.

Müminler, Kuran ahlakının kazandırdığı böyle üstün bir kalite anlayışının, İslam'ın tüm dünyaya tebliğ edilmesinde ne kadar önemli bir yer tuttuğunun da farkındadırlar. Herşeyden önce iman eden bir kimse, sözleriyle olduğu kadar tavırlarıyla da çevresindeki insanlara Kuran ahlakını tebliğ etmektedir. Bu nedenle bir mümin, Kuran ayetlerinde bildirilen tüm güzel ahlak özelliklerini ve tavır inceliklerini en başta kendisinin en mükemmel şekilde yaşaması ve örnek olması gerektiğinin de bilincindedir. Pek çok insan, kendilerine güzel ahlakı tebliğ eden insanların tavırlarındaki eksiklikler nedeniyle olumsuz yönde etkilenebilir.

Unutulmamalıdır ki her mümin, tek başına İslam'ı ve tüm Müslümanları temsil eden önemli bir görev üstlenmiş durumdadır. Hayatının her anında her nerede, hangi şartlar altında ve nasıl insanlarla birlikte olursa olsun, Kuran'a uygun yaşantısından taviz vermemelidir. Bulunduğu ortama, muhatap olduğu insanların ahlaklarına, konumlarına ya da maddi güçlerine, yaptığı işe, içerisinde bulunduğu sohbetin konusuna göre değişkenlik göstermemelidir. Çünkü böyle bir tavır Kuran ahlakına uygun değildir. Allah Kuran ayetlerinde "sürekli olan salih davranışların makbul olduğunu" bildirmektedir. Mümin, Allah'ın en çok razı olacağı umulan tavırlarda hayatının sonuna kadar kararlılık gösterir. Allah'ın rızasına uygun olmayacağını bile bile, Kuran ahlakıyla bağdaşmayacak tavırlar içerisine girmez. Allah'ın Kuran'da bildirdiği ve övdüğü takva ahlakına uygun olan budur. Bu nedenle tüm müminlerin bu gerçek üzerinde düşünmeleri, böyle bir eksikliğin İslam adına nasıl bir etki oluşturacağının bilincinde olmaları gerekmektedir. Ayrıca İslam ahlakını ve Kuran'a göre olması gereken gerçek mümin tavrını insanlara yanlış tanıtmanın kişiye ahirette önemli bir sorumluluk yükleyebileceği de unutulmamalıdır. Böyle bir kalitesizlikten kurtulmanın yolu ise son derece kolaydır; çözüm Allah'tan samimi olarak korkmak ve Kuran ahlakını eksiksiz olarak yaşamaktır. Allah'tan gereği gibi korkup sakınmak, her an her yerde vicdanı kullanmak, kişiyi kalitesiz tavır, konuşma ve düşünce şeklinden tamamıyla sakındırır. Kuran'da insanın, ancak nefsini Kuran'a uygun olmayan tavırlardan sakındırmasıyla kurtuluşa ulaşabileceği şöyle bildirilmektedir:

Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. (Şems Suresi, 9-10)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo