Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik. (Maide Suresi, 46)
Hz. İsa Allah'ın kitap verdiği elçilerinden biridir. Hz. İsa babasız olarak dünyaya gelmiştir. Bu, onun yaşamındaki mucizelerden biridir. Doğumundan itibaren tüm yaşamı boyunca kendisine pek çok mucize verilen Hz. İsa'nın yaratılışı Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
Şüphesiz, Allah Katı'nda İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi. Gerçek, Rabbinden (gelen)dir. Öyleyse kuşkuya kapılanlardan olma. (Al-i İmran Suresi, 59-60)
Hz. İsa Daha Beşikteyken Allah'ın Kulu ve Elçisi
Olduğunu Bildirmiş ve İnsanlara Allah'ın
Hz. İsa daha beşikte iken Allah'ın takdiri ile büyük bir mucize göstermiş ve konuşmaya başlamıştır. Hz. İsa insanlara elçilik görevini şu şekilde tebliğ etmiştir:
(İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitabı verdi ve beni peygamber kıldı." "Nerede olursam (olayım) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti. Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı. Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de." İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri hak söz. (Meryem Suresi, 30-34)
Hz. İsa Geliş Amacını da Kavmine Haber Vermiştir
Allah'tan uzak yaşayan toplulukların önemli bir özellikleri de kendi içlerinde anlaşamamaları, ortak bir noktada birleşememeleri ve sürekli bir ihtilaf halinde olmalarıdır. Yaşadıkları ahlakın temeli Allah korkusuna dayalı olmadığı için bu çatışma hemen hemen her konu için geçerlidir. Allah elçilerini bu kavimlere aralarındaki ihtilafı çözmesi, onları alternatifsiz tek doğru olan hak dine iletmesi için göndermiştir. Hz. İsa da kavmine geliş amacının, aralarındaki ihtilafı kaldırmak olduğunu şöyle bildirmiştir:
İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki: "Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan sakının ve bana itaat edin." (Zuhruf Suresi, 63)
Hz. İsa Yanında Bulunan Havarilerine
Allah'tan Korkup Sakınmalarını Öğütlemişti
Hz. İsa'nın havarileri Allah'a iman ettiklerini söyleyen, elçilerinin yanında yer alan kişilerdi. Ancak daha sonra Hz. İsa'dan kendilerine bir mucize göstermesini istemişlerdi. Ve "Ey Meryemoğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" (Maide Suresi, 112) demişlerdi. Elbette bir insanın Allah'a iman etmesi için mucize görmesine gerek yoktur. Çünkü O'nun varlığı apaçık bir gerçektir. Bundan dolayı Hz. İsa Havarilerin bu isteğine şöyle cevap vermişti:
… O da: "Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup-sakının" demişti. (Maide Suresi, 112)
Ancak Havariler, Allah'tan gelecek bu belgeyi kalplerinin tatmin olması için istedikleri söyleyince Hz. İsa da Allah'a dua ederek kendilerine gökten bir sofra indirmesini istemiştir. Konu ile ilgili ayetler şu şekildedir:
(Bu sefer Havariler:) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım" demişlerdi. Meryemoğlu İsa: "Allah'ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Sen'den de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti. (Maide Suresi, 113-114)
Meryemoğlu İsa, Kendisinden Sonra
Gelecek Olan Elçiyi Kavmine Müjdelemiştir
Bilindiği gibi Hz. İsa'dan sonra gelen elçi Hz. Muhammed (sav)'dir. Hz. Muhammed (sav)'in diğer adı Ahmed'tir. Hz. İsa İsrailoğulları'na kendisinden sonra gelecek olan elçiyi söyle haber vermiştir:
Hani Meryemoğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti… (Saf Suresi, 6)
Hz. İsa Kavmini Allah'tan Korkup Sakınmaya ve
O'na Kulluk Etmeye Davet Etmiştir
Hz. İsa da Allah'ın tüm elçileri gibi kavmine Allah'ın varlığını, herşeyin Yaratıcısı olduğunu, her türlü kusurdan münezzeh ve en güzel sıfatların sahibi olduğunu, O'nun sonsuz kudret ve adalet sahibi olduğunu tebliğ etmiştir. Ve diğer elçiler gibi kavmini Allah'tan korkup sakınmaya, O'na ibadet etmeye davet etmiştir:
"Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah'tan korkup bana itaat edin." "Gerçekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na ibadet edin. Dosdoğru olan yol işte budur." (Ali-İmran Suresi, 50-51)
"Şüphesiz Allah, O, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; şu halde O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur." (Zuhruf Suresi, 64)