... Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle HAZRET-İ İSA'NIN SEMAVİ NÜZULÜ (gökyüzünden inişi) KAT'İ (kesin) OLMAKLA BERABER ; mana-yi işarisiyle (işaret ettiği manayla) başka hakikatleri (gerçekleri) ifade ettiği gibi bu hakikata da mucizane (mucizevi bir şekilde) işaret ediyor. (Kastamonu Lahikası, Mektup 51, s. 50)
... Evet her vakit semavattan melaikeleri (gökyüzünden melekleri) yere gönderen ve bazı vakitte insan suretine vaz'eden (şekline sokan) (Hazret-i Cibril'in "Dıhye" suretine girmesi gibi) ve ruhanîleri (cisim olmayıp gözle görülmeyen varlıkları; cin ve melekleri) âlem-i ervahtan (ruhlar aleminden) gönderip beşer suretine (insan şekline) temessül ettiren (sokan, cisimleyen), hattâ ölmüş evliyaların çoklarının ervahlarını (ruhlarını) cesed-i misaliyle (varlığı maddi olmayan fakat cinsinin cesedine benzeyen beden) dünyaya gönderen bir Hakîm-i Zülcelal (herşeye muktedir olan Yüce Allah), HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM’I, İSA DİNİNE AİT EN MÜHİM BİR HÜSN-Ü HATİMESİ (güzel neticesi) İÇİN, değil SEMA-İ DÜNYADA (gökler aleminde) CESEDİYLE (insani bedeniyle) BULUNAN VE HAYATTA OLAN HAZRET-İ İSA belki ALEM-İ AHİRETİN (ahiret aleminin) EN UZAK KÖŞESİNE GİTSEYDİ VE HAKİKATEN ÖLSEYDİ, YİNE ŞÖYLE BİR NETİCE-İ AZÎME (büyük bir sonuç) İÇİN ONA YENİDEN CESED GİYDİRİP DÜNYAYA GÖNDERMEK, O HAKÎM'İN HİKMETİNDEN UZAK DEĞİL... belki O’nun hikmeti öyle iktiza ettiği için (gerektiği için) VA'DETMİŞ VE VA'DETTİĞİ İÇİN ELBETTE GÖNDERECEK... (Mektubat, On Beşinci Mektup, s. 56-57)
... Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevilik ve İslamiyet; ittihad (birleşmeleri) neticesinde, dinsizlik cereyanına (akımına) galebe edip (galip gelip) dağıtacak istidadında (kabiliyette) iken ALEM-İ SEMAVATTA (gökler aleminde) CİSM-İ BEŞERİSİYLE (insani cismiyle, bedeniyle) BULUNAN ŞAHS-I İSA ALEYHİSSELAM O DİN-İ HAK CEREYANININ (hak dinin) BAŞINA GEÇECEĞİNİ bir Muhbir-i Sadık (doğru haber aktaran -Peygamberimiz (sav)'in sıfatlarından biri-), bir Kadir-i Külli Şey’in (herşeye muktedir olan Yüce Allah’ın) vaadine istinad ederek (dayanarak) haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem KADİR-İ KÜLLİ ŞEY (herşeye muktedir olan Yüce Allah) VA’DETMİŞ ELBETTE YAPACAKTIR... (Mektubat, On Beşinci Mektup, s. 53-54)
... Hattâ, "HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM GELİR, HZ. MEHDİ’YE NAMAZDA İKTİDA EDER (uyar), TABİ OLUR." diye rivayeti BU İTTİFAKA (birleşmeye VE HAKİKAT-I KUR’ANİYE’NİN METBUİYETİNE VE HAKİMİYETİNE (Kuran hakikatlerine uyulmasına ve tabi olunmasına) İŞARET EDER.
(Şualar, Beşinci Şua, On Üçüncü Mesele, s. 587)
Kuran ayetlerinde Hz. İsa (a.s.)'ın öldürülmediği, Allah Katına alındığı ve ikinci kez yeryüzüne ineceği bildirilmiştir.*
* (Detaylı bilgi için aşağıdaki linklere bakınız.)
http://us1.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/4931/
http://us1.harunyahya.com/Detail/T/EDCRFV/productId/2558/HAZRETI_ISA_(AS)_OLMEDI
Bediüzzaman’ın da eserlerinde geniş yer verdiği bu gerçek, Peygamberimiz (sav)'in pek çok sahih hadisinde yer almaktadır. Bediüzzaman'ın ve hadislerin ifadeleri, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın Ahir Zaman'da aynı dönemde yaşayacaklarını, biraraya geleceklerini; karşılıklı diyalog ve işbirliği içerisinde olacaklarını göstermektedir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirdiği, Hz. İsa (a.s.)’ın geldiğini insanlara gösterecek olan ’dünya çapında gerçekleşecek olan alametlere’ Bediüzzaman da eserlerinde geniş yer ayırmıştır. Hz. İsa (a.s.)'ın geldiği, -ilerleyen bölümlerde detaylandırılacağı gibi-, ‘Hz. Mehdi (a.s.) ile birlikte namaz kılmasıyla, tüm dünya Hıristiyanlarının başına geçmesi ve onları hak din olan İslam'a yöneltmesiyle, Kuran’da Allah'ın vadettiği şekilde, ölümünden önce ona inanmayacak tek bir fert daha kalmamasıyla ve Ahir Zaman’ın Deccal’ini fikren etkisiz hale getirmesiyle’, tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşecek gelişmelerle delillenecektir.
Dolayısıyla çok açık bir gerçektir ki, tüm dünyanın şahit olacağı, Hz. İsa (a.s.)'ın ikinci kez yeryüzüne gelişi gibi büyük bir olay Bediüzzaman hayattayken gerçekleşmemiştir. Müslüman ve Hıristiyan alemi halen bu müjdeli gelişmeyi heyecanla beklemektedir.
Bu açık delillerin Bediüzzaman hayattayken henüz oluşmamış olması, Bediüzzaman'ın ‘Mehdi' olamayacağını Kuran'a ve hadislere dayalı delillerle insanların gözleri önüne sermektedir.
'Bediüzzaman kendisinin 'Ahir zamanın büyük Mehdisi' olmadığını delilleriyle birlikte açıklamıştır' makalesine geri dönmek için tıklayın <<<<<<