Önceki yazımızda, Hristiyanların Hz. İsa (as)'ın çarmıha gerilerek öldürüldüğü yönündeki inançlarının, Hz. İsa (as)'a vahyolunan, orijinal İncil kaynaklı olamayacağını açıklamıştık. Hz. İsa (as)'ın ölümünün ardından yazılan, aynı olayları birbirinden farklı şekilde anlatan farklı İnciller olması ve bu kitaplarda aktarılan sözlerin kendi içinde çelişkiler barındırmaları başlı başına aktarılan bilgilere şüphe ile bakmak için yeterli bir delildir. Hristiyan kardeşlerimiz de farkındalar ki, İncil'de pek çok hak ve doğru açıklama olmasının yanında, ilahi vahiy olarak öne sürdükleri söz konusu pasajlar ortak bir açıklama vermemektedir; dolayısıyla bu durum verilen bilginin doğruluğuna ciddi bir şüphe düşürmektedir. Bu çelişkili pasajlar Hristiyan kardeşlerimizin, bu konuya daha objektif bakmalarını sağlamalıdır. Çünkü söz konusu çelişkiler, tevil edilebilecek veya reddedilebilecek ifadeler değildir. Mevcut İncil'in değiştirilmemiş kesin hükümler olduğuna dair muhafazakar inancın yanlışlığını ortaya koymaya yetecek bir delildir. Dolayısıyla Hristiyan kardeşlerimizin aşağıda sunulan delillere dikkat vermeleri oldukça önem taşımaktadır. Ayrıca Hz. İsa (as)'ın sözde ölümünü aktaran bir bilginin, Hz. İsa (as)'a indirilen hak bir vahiy gibi görülmesi de kabul edilebilir değildir:
Kuran'da, Hz. İsa (as)'ın öldürülmediği kesin olarak bildirilmektedir:
İncil'deki doğruluğu şüpheli ve çelişkili izahlarla anlatılmış olan Hz. İsa (as)'ın çarmıha gerilişi hakkında doğru bilgiler, Kuran ile verilmektedir. Allah, Kuran'da HZ. İSA (AS)'A YÖNELİK TUZAKLARIN BOZULDUĞU VE ONU KESİN OLARAK ÖLDÜRMEDİKLERİNİ açıkça bildirmiştir:
Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) OYSA ONU ÖLDÜRMEDİLER VE ONU ASMADILAR. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. ONU KESİN OLARAK ÖLDÜRMEDİLER. (Nisa Suresi, 157)
Kuran'da Hz. İsa (as)'ın öldürülmediği, aynı ayette iki kez özellikle vurgulanmakta ve Hz. İsa (as)'ın öldürüldüğü inancını savunanların "zanna uydukları" belirtilmektedir. Bu, son derece açık bir ifadedir.
Allah Kuran'da Hz. İsa (as)'la ilgili ölüm çeşitlerini sayıyor, bunların hiçbiriyle hiçbir şekilde ölmedi buyuruyor.
Adnan Oktar`ın 30 Eylül 2010 tarihli Samsun Aks Tv röportajından
Hz. İsa (as)'a benzeyen bir başkası çarmıha gerilmiştir:
Kuran'da aynı ayette Allah, "Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama ONLARA (ONUN) BENZERİ GÖSTERİLDİ." (Nisa Suresi, 157) diye haber vererek, çarmıha gerilen kişinin Hz. İsa (as)'ın benzeri olan bir başka kişi olduğunu bize bildirmektedir. Hz. İsa (as)'ın yerine çarmıha gerilen kişi, Hz. İsa (as)'a hainlik yapan Yahuda İskaryot (Judas Iskariot)'tur. Allah, çok büyük bir mucize yaratarak Yahuda İskaryot'u Hz. İsa (as)'a benzetmiştir. Hz. İsa (as)'ı çarmıha germek üzere almaya geldikleri sırada orada bulunan Yahuda İskaryot, Hz. İsa (as) zannedildiği için alınıp götürülmüş ve çarmıha gerilmiştir. Ayrıca Yahuda İskaryot'un yüzü kanla kaplandığı için, halk da çarmıha gerilen bu kişinin Hz. İsa (as) olmadığını anlamamıştır. Nisa Suresi 157. ayetin devamında Allah "Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur." diye bildirmektedir. Nitekim İncil'de Hz. İsa (as)'ın sön sözleri olarak aktarılan sözler (“Elohi, Elohi, lema şevaktani” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?) yine aynı yanılgının bir devamıdır ve söz konusu iman bozukluğu ifadeleri tuzakları bozulmuş ve Hz. İsa (as)'ın yerine çarmıha gerilmiş olan Yahuda İskaryot'a aittir. Zaten Allah'ı kalpten seven, Allah'a gönülen boyun eğmiş bir kul olan Hz. İsa (as)'ın bu sözleri asla söylemeyeceği açıktır. Böylesine isyankar ifadelerin bir münafıktan çıkmış olması beklenen bir durumdur.
İncil'e göre Yahuda İskaryot'un kayboluşu:
Kuran ayetlerinde anlatılanlara ve çeşitli kaynaklarca da desteklenen bu izahlara paralel olarak, Hz. İsa (as)'ın yerine, ona ihanet eden havarisi Yahuda İskaryot'un çarmıha gerildiğine delil oluşturabilecek İncil pasajları bulunmaktadır. Bu pasajlara göre, söz konusu çarmıha gerilme olayının hemen arkasından Yahuda İskaryot'un tamamen ortadan kaybolduğu dikkat çekmektedir. Çeşitli İncil yazarları bu duruma çeşitli şekillerde açıklama getirmeye çalışmışlar ve bu konuda da çelişkiye düşmüşlerdir. İncil'de Yahuda İskaryot'un kayboluşuna dair birbiriyle çelişen söz konusu açıklamalar şu şekilledir:
Sabah olunca bütün başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, İsa'yı ölüm cezasına çarptırmak konusunda anlaştılar. Onu bağladılar ve götürüp Vali Pilatus'a teslim ettiler. İsa'ya ihanet eden Yahuda, onun mahkûm edildiğini görünce yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ileri gelenlere geri götürdü. "Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim" dedi. Onlar ise, "Bundan bize ne? Onu sen düşün" dediler. Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı. (Matta 27:1-5)
O günlerde Petrus, yaklaşık yüz yirmi kardeşten oluşan bir topluluğun ortasında ayağa kalkıp şöyle konuştu: "Kardeşler... İsa'yı tutuklayanlara kılavuzluk eden Yahuda ile ilgili olarak Davut'un ağzıyla önceden bildirdiği Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi gerekiyordu. Yahuda bizden biri sayılmış ve bu hizmette yerini almıştı."Bu adam, yaptığı kötülüğün karşılığında aldığı ücretle bir tarla satın aldı. Sonra baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı döküldü. (Elçilerin İşleri 1:15-18)
İncil'deki kimi açıklamalar birbiri ile çelişse de bu konuda mutabık olunan, Yahuda İskaryot'un çarmıha geriliş hadisesinin hemen sonrasında kesin olarak kaybolmuş olmasıdır. Yahuda İskaryot kaybolmuştur, çünkü aslında çarmıha gerilen ve öldürülen kişininin kendisi Yahuda İskaryot'dur. Normal şartlarda zaten Hz. İsa (as)'a fiziksel olarak benzeyen Yahuda İskaryot, sinsi planını gerçekleştireceğini düşündüğü bir zamanda Allah'ın bir mucizesi olarak Hz. İsa (as)'a daha da benzemiş ve askerler yanılarak Hz. İsa (as) yerine onu çarmıha götürmüşlerdir. Bu olayın hemen öncesinde ise Hz. İsa (as), Allah'ın emri ile melekler tarafından göğe, Allah'ın Katına alınmıştır.
Kuran'da Allah, Hz. İsa (as)'a yönelik tuzağın "bozulduğunu" haber verir:
Münafıklık yapan Yahuda İskaryot'un öderliğinde inkarcılar Hz. İsa (as) aleyhine bir tuzak kurmuşlardır. Tuzağın amacı, Hz. İsa (as)'ın ölmesidir. Oysa Allah Kuran'da, HZ. İSA (AS)'A KURULAN TUZAĞIN BOZULACAĞINI BİLDİRMİŞTİR. Eğer Hz. İsa (as)'ın ölümü herhangi bir şekilde gerçekleşirse, bu, inkar edenlerin kurdukları tuzağın onların istediği gibi neticelenmesi anlamına gelir, ki bu mümkün değildir. O TUZAK BOZULMUŞTUR. HZ. İSA (AS), HİÇBİR ŞEKİLDE ÖLMEMİŞTİR VE ÖLDÜRÜLMEMİŞTİR. Allah, Kuran'da bu gerçeği şöyle haber verir:
Nitekim İsa, onlarda inkarı sezince, dedi ki: "Allah için bana yardım edecekler kimdir?" Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahid ol" dediler. "Rabbimiz, biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahidlerle beraber yaz." ONLAR (İNANMAYANLAR) BİR DÜZEN KURDULAR. ALLAH DA (BUNA KARŞILIK) BİR DÜZEN KURDU. ALLAH, DÜZEN KURUCULARIN EN HAYIRLISIDIR. (Al-i İmran Suresi, 52-54)
Eğer inkarcıların tuzakları gerçekleşmiş olsaydı, bu Kuran'da elbette ki bildirilirdi. Fakat Kuran'da bildirilen, Hz. İsa (as)'a yönelik tuzakların boşa çıktığı ve Hz. İsa (as)'ın Allah'ın Katına yükseltilmiş olduğudur.
Konuyla ilgili detaylı bilgiyi buradanokuyabilirsiniz.
Hazreti İsa ölmedi
Adnan Oktar'ın 18 Ocak 2009 tarihli Kanal 35 (İzmir) röportajından
Hz. İsa (as)'a yönelik sinsi bir tuzağın bozulmuş olması samimi iman edenler için büyük bir nimettir:
Çok açık delillere rağmen Hz. İsa (as)'ın öldürüldüğü iddiasında ısrarcı davrananlar akılcı düşünmeli ve Kuran'ı her türlü ön yargıdan arınmış, tam vicdan açıklığı ile tekrar okumalıdırlar. Hz. İsa (as) ölmemiştir, onurlu bir şekilde göğe alınmıştır. Samimi bir Hristiyan için Hz. İsa (as)'ın öldüğü iddiasında ısrarcı davranmanın bir anlamı yoktur. Bir Hristiyan için, Hz. İsa (as)'ın ölmediğini, Allah'ın rahmetiyle inkarcıların tuzaklarından kurtulduğunu ve Rabbimiz'in Katında olduğunu bilmek, buna inanmak bir nimettir. Böyle bir müjdeden ısrarla yüz çevirmek, gerçekler gösterildiği halde ısrarla Hz. İsa (as)'ın diri kalmasını istememek garip bir tutumdur.
Bazı Hristiyanlar Hz. İsa (as)'ın ölmediği inancına, Müslümanların, bir peygambere acı çekmeyi yakıştırmadıklarından itiraz ettiklerini iddia etmektedirler. Oysa Müslümanlar buna, Kuran'da belirtildiği için iman ederler. Burada belirtilmesi gereken önemli nokta ise şudur: Elbette Allah, peygamberleri çeşitli acı, zorluk ve imtihanlarla denemiştir. Kimi zaman Allah imtihanın gereği olarak inkarcılara geçici bir zafer de vermiştir. Fakat Allah, hiçbir zaman Peygamberleri de küfrün gözünde acz içinde gösterecek bir duruma müsade etmemiştir. Dolayısıyla böyle bir durumun Hz. İsa (as) için de geçerli olması söz konusu değildir. Hz. İsa (as)'ın ölmediğine inanmak Hristiyanlar için daha güzeldir. Zaten ahir zamanda Hz. İsa (as) tekrar yeryüzüne gönderildiğinde Hristiyanlar onun elinde ve ayaklarında hiçbir yara izi olmadığını göreceklerdir. İçinde bulunduğumuz ahir zamanda Hz. İsa (as), 2000 yıl önceki giysileri, üzerindeki beylik eşyaları ve 2000 yıl önceki parası ile yeryüzüne gelecektir. O zaman Hristiyanların kanaati daha fazla yerine gelmiş olacaktır inşaAllah.
Konuyla ilgili detaylı bilgileri buradan okuyabilirsiniz.
Hz. İsa (as) günahların kefareti olarak öldü iddiasındaki yanılgılar:
Hz. İsa (as)'ın öldürüldüğü iddiasının İncil'e sonradan dahil edilmesinin ve ısrarla ayakta tutulmaya çalışılmasının en büyük sebeplerinden biri, "tüm günahların kefaretinin Hz. İsa (as)'ın ölümü ile ödendiği" şeklindeki bir başka yanlış bakış açısının zeminini oluşturabilmektir. Daha sonraki yazılarımızda detayları anlatılacak olan bu konuyla ilgili olarak burada söylenebilecek en özet açıklama, Kuran'a göre bir insanın günahkar doğmasının imkansız olduğu, birinin asla başkasının günah yükünü yüklenemeyeceği ve herkesin bu dünyada yaptığı her şeyden, yaşadığı her andan kendisinin hesap verecek olmasıdır. Bu Allah'ın adaletine ve dünyanın yaratılış amacına uygun değildir. Dolayısıyla günahlardan muaf bir yaşamın ne Hristiyanlık dininde ne de başka bir dinde geçerliliğinin olması mümkün değildir. Bu iddia, muhtemelen, dinin günlük hayattaki geçerliliğini ve Allah'a iman etmenin getireceği sorumlulukları ortadan kaldırmak amacıyla, Hristiyanlık dinine çeşitli odaklar tarafından dahil edilmiştir. Bunu geçerli kılmak için de söz konusu çevreler tarafından Hz. İsa (as)'ın öldüğü fikrinin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Samimi Hristiyanların, bu inancın yanlışlığını görmeleri gerekmektedir.