Tek bir döllenmiş yumurta hücresinin bölünmesinin, nasıl olup da birbirinden her yönüyle öylesine farklılaşmış sayısız hücrenin doğuşuna yol açtığı, bilim adamlarının akıl erdiremediği olayların başında gelmektedir. Bugün olup biteni az çok yorumlayabilecek kuramsal çatılar kurulmuş olsa da, olay bütünüyle yanıtı olmayan bir sorular yumağı oluşturmaktadır.
(Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 2, Alan Yayıncılık, Kasım 1996, İstanbul, Çev: Veysel Atayman, s.126)
Doğa çukur gözü bulduğunda, aynı açmazlarla karşı karşıya kalmıştı. Çok başka nedenlerle yol alan gelişmenin sonucunda ışığa duyarlı hücrelerin vücudun ön tarafında üst üste yığılmalarıyla hiç beklenmedik bir adım olarak ortaya çıkan bu göz, daha ilk adımda işe yaramaz bir mekanizma olma özelliği ile tasfiye edilme tehlikesiyle karşı karşıya mı kalmıştı? Çünkü gözün birbirini dışlayan iki zıt talebi, ya aydınlık ya netlik talebini kendi bünyesinde karşılaması bu haliyle olanaksızdı. Bu haliyle ama. Gözün bu açmazdan mercek kullanarak çıktığını biliyoruz. Çünkü delik istediği kadar büyük, odacığa dolan ışık istediği kadar bol olsun, mercek "net ayarı" yaparak yine de net, hiçbir bulanıklığı olmayan görüntüler sağlar. İyi de evrim fizikçi mi? Çünkü merceğin bu sorunu çözeceğini fizikçiler bilmektedirler yalnız, bir de onları okuyan bizler.
(Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 3, Alan Yayıncılık, Kasım 1996, İstanbul, Çev: Veysel Atayman, s.165)