Nature dergisinin 31 Ağustos 2016 tarihli sayısında Grönland’da 3,7 Milyar yıl öncesine ait bakteri fosillerinin bulunduğu haber veriliyordu. Bu haber ülkemiz medyasında da yer aldı. Sözü edilen yeni buluntular bazı bilimsel yayınlarda, evrim delili gibi gösterilmeye çalışılsa da gerçekte daha önceki fosillerin devamı olup, yeryüzünde yaşamın hayali evrimsel süreçler olmaksızın bir anda başladığını ortaya koyan kanıtlardandır.
YAŞAMIN ANİDEN ORTAYA ÇIKIŞI
Canlılık yeryüzünde bir anda, en kompleks haliyle ortaya çıkar. Bilinen ilk hücreler ise fotosentez yapabilen siyanobakterilerdir. Nature dergisinde yer alan ‘’3,7 Milyar yıl yaşındaki mikrobik yapıların keşfi ile kanıtlanan Yaşamın Aniden Ortaya Çıkışı’’ başlıklı makalede, tek hücreli kompleks alg hücrelerinin herhangi bir evrimsel geçmişleri olmadan ortaya çıktıkları anlatılmaktadır.
Bu bulguların Darwinizmin iddialarına tamamen ters olduğu açıktır. Bununla beraber, bu fosiller hiç de öyle basit veya ilkel denebilecek canlılara ait değildir. Söz konusu fosiller siyanobakterilerin biyofilmlerinin tortu tanelerinin donması ile oluşmuş katmanlardır. Bu hücreler ise fotosentez gibi bazı aşamaları hala çözülememiş, muhteşem bir işlemi yapabilme kabiliyetleri ile bilinen oldukça kompleks mikro-organizmalardır.
Siyanobakteriler 3.7 milyar yıl önce de ileri kalitede fotosentez yapabilen, nitrojen fiksasyonu (gaz haliyle kullanılamayan azotun kullanılabilir bileşikler haline gelmesi) gerçekleştiren, bakteri kamçısına (flagella) sahip olmadan süzülmeler şeklinde hareket edebilen, bu hareketi gerçekleştirmek için bir dizi protein kullanan kısacası tam teşeküllü harika canlılardır.
İlk olarak 2009 yılında Avustralya’nın batı Chert bölgesinde 3,7 milyar yıl yaşında olduğu saptanan siyanobakteri fosilleri bulunmuş, yine Grönland’da 3,5 milyar yaşındaki benzer fosiller saptanmıştır. Canlılık tarihinde mavi-yeşil algler adı verilen bu mikroorganizmalar tam ve kusursuz çalışan yapılarıyla bir anda ortaya çıkmışlar ve Dünya atmosferinin ihtiyacı olan oksijeni sağlamışlardır. (The Cyanobacteria. Molecular Biology, Genetics and Evolution. Edited by Antonia Herrero & Enrique Flores. p. 217) Bu konudaki daha geniş içerikli yazımız için bkz: http://www.harunyahya.org/tr/works/115863/-Dunyanin-En-Kompleks-Bakteri-Grubu--Siyanobakteriler-
Günümüzde de sanılanın aksine, atmosferimizdeki oksijen sadece ormanlarda değil denizlerdeki mavi-yeşil algler tarafından da üretilir. Algler güneş ışığı, su ve karbondioksiti kullanarak fotosentez gibi muazzam komplekslikte, tek bir aşaması eksik olsa gerçekleşmeyecek bir işlemi yapar ve Dünya’daki oksijenin oldukça önemli bir bölümünü üretirler.
Harika mikro canlı siyanobakterinin, evrim teorisinin canlıların tesadüfler sonucu meydana geldikleri iddiasını çökerten özelliklerinden bazılarını şöyle özetleyebiliriz:
Harika mikro canlı siyanobakterinin devasa faaliyetleri:
• Siyanobakteriler dünyanın yıllık oksijen miktarının %30'unu tek başlarına üretirler; bu sayı dünyadaki tüm yeşil bitkilerin ürettikleri miktara eşdeğerdir.
• Bu bakterilerin boyutları çok küçüktür, ama miktarları oldukça fazladır. Bir litre suda sayıları 100'den fazladır ve okyanusun verimliliğinin %10-20 kadarını oluştururlar. Görünmemelerine rağmen, yeryüzünün çok geniş bir bölümüne hakimdirler.
• Bu bakteri türü fotosentez, azot fiksasyonu (azotun canlılar tarafından kullanılır hale gelmesi için gereken işlem) ve solunum gibi birbirinden farklı işlemleri tek bir hücre içerisinde yapabilmektedir. Bu ise yukarıda anlattığımız eşsiz bir hücre zarı sistemi gerektirir. Örneğin bakterinin azotu sabitlemek için oksijensiz, diğer tüm işlemler için oksijenli ortama ihtiyacı vardır, bunların her biri farklı zar sistemleri gerektirir. Bu yapısı siyanobakterileri, bakteriler aleminin en kompleks üyelerinden biri yapmaktadır.
İLKEL CANLILIK HİÇ YAŞANMADI
Nature dergisinde haber verilen son fosil buluntuları ilkelden gelişmişe doğru evrimsel bir sürecin olmadığını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Dahası, o devirde böylesine yaygın olduğu saptanmış olan kompleks canlı hayatının, aslında çok daha önce başlamış olması gerektiği aynı makalede şöyle kabul edilmektedir:
¨Bu bulgular yaşamın 3,7 milyar yıl öncesinde zaten belli bir geçmişe sahip olduğunu gösterir ve canlı yaşamın Hadean çağında (4 milyar yıl öncesi) başlamış olduğuna dair mevcut bulguları destekler.¨ (Rapid emergence of life shown by discovery of 3,700-million-year-old microbial structures, Nutman et al, Nature, 31 August 2016)
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Abigail C. Allwood, aynı dergide yer alan makalesinde şu yorumu yapmıştır:
‘’Yaşam yeryüzünde ilk olarak ne zaman başladı? Grönland’daki bakteriyel kaynak olarak yorumlanan yapıları içeren eski kayalar Dünya’nın canlı yaşamına düşünüldüğünden çok daha önce ev sahipliği yaptığını göstermektedir.’’ (Abigail C. Allwood, Geology: Evidence of life in Earth's oldest rocks, Nature, 31 August 2016)
SONUÇ
Gözle görülmeyen bu canlıların mikro bedenlerinde milyonlarca yıldır aynı muhteşemlikte gerçekleştirdikleri işlemler günümüz teknolojisinin yanına bile yaklaşamayacağı mükemmellikte bir yapı sergiler. Darwinistlerin sözde "ilkel ilk canlılar" olduğunu iddia ettikleri siyanobakteriler güneş ışığı kullanarak fotosentez yaparlar ve suyu, oksijen molekülleri ile proton ve elektrona dönüştürürler. Fotosentez için kullandıkları tilakoid adındaki yapılar hücre zarı içindeki kıvrımlarda yer alır. Tilakoidlerin zarında, fikobilizom denilen, fotosistemler için ışık toplama görevi yapan özel antenler mevcuttur. Böyle bir yapının "ilkel" olmadığı açıktır.
Gerek yapısı gerekse gerçekleştirdiği işlemlere bakıldığında, varlığı 3.9 milyar yıl öncesine uzanan bu canlıların ilk yaratıldıkları andan itibaren son derece kompleks oldukları, ilkel canlılar olmadıkları görülmektedir.
Görüldüğü gibi saptanabilen ilk mikroorganizmalar bugün aynı halleriyle varlıklarını devam ettiren alglerdir. Evrim gibi bir süreç ise canlılık tarihinde asla yaşanmamıştır. Kompleks canlılığın bir anda ortaya çıkmış olması Allah’ın ‘Ol’ demesiyle canlıları bir anda yarattığını ispatlar.