Kendilerine ulaşan her türlü nimetin Allah (cc)'tan olduğunu bu dünyada iken fark edip Rabbimiz'i razı etmeye yönelenler, ahirette büyük bir pişmanlık yaşamaktan da kurtulmuş olurlar. Dünya hayatında kendilerine verilen süreyi Allah (cc)`ın dilediği şekilde yaşayıp O`nun emirlerini uygulamak için kullanırlar. Dünyaya değer vermenin anlamsızlığını; rahatlık, huzur ve mutluluk getirecek olanın, dünya hırslarına kapılmadan, yalnızca Allah (cc) için yaşamak olduğunu anlarlar. Bu, büyük bir nimet ve büyük bir kolaylıktır. İnsanı yıpratan yalancı hırslar, yalancı beklentiler, var olduğunu sanarak ilah edindikleri sahte putlar (Allah'ı tenzih ederiz) tamamen ortadan kalkar. Herşeyi ve her yeri sarıp kuşatanın bir ve tek olan Rabbimiz olduğunu kavrarlar. Allah (cc)'a teslim olarak, en büyük güveni ve rahatlığı kazanmış olurlar. Bir ayette, dünyaya dair sahte ilahlar edinen insanlar ile yalnızca Allah (cc)'ı İlah edinen kişi arasındaki fark şöyle haber verilmiştir:
"Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar. (Zümer Suresi, 29)
Allah (cc)'a inanan bir insan için, dünya hayatının aslına dair gerçeği bilmek ve bunu derinlemesine düşünmek çok önemlidir. Çünkü çevresindeki herşeyin geçici, tek mutlak varlığın ise, kudreti ve ilmi her şeyi ve her yeri kaplayan Rabbimiz olduğunu bilen bir insan, hayatının her anında Allah (cc)'a karşı samimi davranır. Her an ölümle karşılaşabileceğini, bu dünyanın sona ereceğini ve gerçek ahiret hayatı ile karşılaşacağını aklından çıkarmaz. Bunu bilmek ve buna göre davranmak, insana sonsuz güzellikleri ve nimetleri getirecek olan büyük bir kazançtır.
Böyle bir kişi dünyada olduğu gibi, ahirette de Allah (cc)'ın rızası, rahmeti ve nimetiyle karşılık bulur. Kuran'da bu müjde müminlere şöyle verilmektedir:
"Orada diledikleri herşey onlarındır; Katımız'da daha fazlası da var." (Kaf Suresi, 35)
Peygamberimiz (sav) ise bir hadisinde, Allah (cc)'ın salih kulları için ahirette "hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen birtakım nimetler" olacağını bildimiştir. [Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 306/497] Resulullah Efendimiz (sav) diğer hadislerinde ise müminlere, kendilerini bekleyen cennet nimetleri hakkında şu ayeti hatırlatmıştır:
"Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez." (Secde Suresi, 17) [Tezkireti'l Kurtubi, s. 306/498]
"Cennete koşan yok mu? Çünkü cennette akla hayale gelmeyen nimet vardır." [Tezkireti'l Kurtubi, s. 306-307/499]