"Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici-süsüdür; sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46)
Müslümanlar Allah (cc)'ın emirlerini yerine getirmekte, O'nun beğendiği ahlakı yaşamakta ve Rabbimiz'i razı etmekte ömürlerinin sonuna kadar kararlılık gösterirler. Böylesine kararlı ve istikrarlı olmaları, Allah (cc) korkularının ve imanlarının bir gereğidir. Çünkü kişinin din ahlakını yaşamaktaki samimiyetinin önemli bir alameti, Allah (cc)'ın rızasını kazanma konusunda harcadığı çaba ve bu çabanın da sürekli olmasıdır. Allah (cc)'a ve ahirete iman eden bir kimse, Allah (cc)'ın rızasını en fazlasıyla kazanabilmeyi ve Allah (cc)'a en yakın olan insanlardan biri haline gelebilmeyi hedefler. Allah (cc)'ın kendisinden hoşnut olmasını, kendisine rahmet etmesini ve cennetine kabul etmesini ister. Bu nedenle de elinden gelen en fazla çabayı harcar. Aklını, vicdanını, sahip olduğu tüm güç ve imkanlarını olabilecek en iyi şekilde kullanarak Kuran ahlakını en iyi şekilde yaşamaya çalışır. Güzel ahlakı ulaşabildiği tüm insanlara anlatma sorumluluğunu, tek başınaymış gibi üstlenir. Aynı şevk ve istekle Müslümanlara destek olur, onları sahiplenme ve koruma duygusu ile hareket eder. Allah (cc)'ın Kuran'da güzel ahlaklarıyla örnek verdiği peygamberler de, hayatlarını Allah (cc)'ın rızasını kazanma konusunda büyük bir istikrar ve kararlılık içinde geçirmişlerdir. Kendilerine peygamber ahlakını örnek alan müminler de aynı şekilde onların Allah (cc)'ın rızasını kazanma konusunda gösterdikleri bu yolu izlerler. Allah (cc)`ın Kuran`da bildirdiği, "bizi takva sahiplerine önder kıl" (Furkan Suresi, 74) şeklindeki duaları da, onların bu konulardaki samimiyelerini açıkça göstermektedir.
Müslümanlar bu kararlılıkla Allah (cc)'ın, "Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et." (İnşirah Suresi, 7) ayetinde bildirdiği gibi sürekli hayır için çalışırlar. Bir an bile boş bir vakit geçirmemeye özen gösterirler. Çünkü dünya hayatlarında gösterdikleri ciddi çabanın, "Kim de ahireti ister ve bir mümin olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır." (İsra Suresi, 19) ayetinde de bildirildiği gibi, en güzel şekilde karşılık bulacağını bilirler. Allah (cc) Kuran`da, dünya hayatında Kendi rızasını kazanmak için durmaksızın çalışan, sorumluluk üstlenen, fedakarlık yapan ve çalışıp yorulmaya kendileri talip olan Müslümanlara, "Orda onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler." (Hicr Suresi, 48) ayetiyle ahirette hiçbir yorgunluk dokunmayacağını müjdelemiştir. Aynı gerçeği bir başka ayette Allah (cc), "Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz." (Fatır Suresi, 35) buyurarak bildirmiştir.